Necdet Buluz
Amerika, Başkan Trump’un talimatı ile Irak’ın Başkenti Bağdat’ta düzenlediği hava saldırısıyla İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Irak Haşdi Şabi Komutan Yardımcısı Mehdi El Mühendis ile beraberindekileri öldürmüştü.
Kafalarda oluşan sorular var:
İran, Amerika’ya karşılık verecek mi? Verecekse bunu hangi yolla nasıl gerçekleştirebilir? 3.dünya savaşı çıkar mı? Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ne olur?
Bazı uzmanların açıklamaları var. Bunlardan bir derleme yaptık. Böylece kafaların içindeki sorulara da yanıt aradık.
Türkiye’nin eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen’Iın görüşü:
“‘Aslında yarın ne olacağını kestirmek mümkün değil. Yarın ne olacağını biliyorum diyen yalan söyler. Ama kimilerinin dediği gibi ‘Bu Franz Ferdinand’ın öldürülmesi gibi bir olaydır 3. Dünya Savaşı çıkacak, ortalık birbirine girecek’ değil yok o kadar değil. İran nasıl bir misilleme yapabilir. Evet, Latin Amerika’dan ABD’nin kalbine kadar birçok hedef var. Ama Irak çok daha kırılgan. Eğer daha kırılganlaşması İran’ın işine gelecekse, Irak’ı ABD’ye teslime etmektense orayı hedef seçebilir. Onun içinde Irak Kürdistan Bölgesi’nin daha kırılgan bölge olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık başta ABD Büyükelçiliği olmak üzere Bağdat’taki misyonların ve uluslararası şirketlerin orada görev yapması güç. Bunların Erbil’e doğru çekilmesi muhtemel. Gerek Erbil’de gerek Süleymaniye’de ve petrol sahalarında eminim şu anda güvenlik önlemleri istihbarata karşı koyma faaliyetler had safhada arttırılmıştır.’’
Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden Deniz Tansi’nin değerlendirmesi de şöyle:
“Bu saldırıyı İran’a yönelik askeri kampanyanın işareti olarak görüyorum. Kimileri bunu, ‘3. Dünya savaş’ diye egzajere ediyor ama İran kendi kamuoyunu sakinleştirmek için yanıt vermek zorunda hissedeceği muhakkak. Ancak İran ne kadar sert yanıt verirse o kadar şiddet sarmalının içine girecek. Tabii ki Amerika açısından riskler olabilir ama İran için daha büyük riskler var. Kendi kamuoyunu tatmin etmek zorunda. Rejimin temeli, batı karşıtlığı Amerika karşıtlığı. Ancak ne kadar radikalleşirse şiddet sarmalına o kadar girecektir diye düşünüyorum. ABD ise baskıyı arttıracaktır. İran’ı işgal etmekten bahsetmiyorum. İran ne kadar zayıflarsa İran’ın vekil güçleri de o kadar zayıflayacaktır. Bu sayede Amerika’nın da eli rahatlayacaktır. Unutmayın, İran kendi içinde ekonomik sosyal sorunlar yaşayan bir ülke. Batının yaptırımları İran’ı ciddi etkiliyor. Yaptırımlar abluka, şiddet sarmalının artması daha da köşeye sıkıştıracak. Kendi periferisinde kabuğuna çekilmek zorunda kalacaktır.’’
Dışişleri Bakanlığı eski mensubu olan Aydın Selcen de konu hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Türkiye’de resmi makamlarda epey süre, sessizlik hakimdi. İktidar mahiyet medyasında ki yandaş medya da denilebilir, iktidarın her yaptığını destekleyen yazar ve yorumcular arasında ise bir mutluluk sevinç dalgası yayıldı. Epey sessizlikten sonra Dışişleri Bakanlığı dengeli bir açıklama yaptı. Ancak Türkiye’nin dışarıdan müdahale olmaması gerekir demesi ilginç. Türkiye, Suriye’ye de Irak’a da müdahil durumda. Daha dün Kasım Süleymani öldürülürken PKK’nin istihbarat sorumlusu olduğu söylenen Metin Arslan isimli bir şahıs da Şengal’de Arapçası ile Sincar’da yine böyle bir SİHA saldırısı ile öldürüldü. Bölge, daha çok karışırsa ucu bize dokunur mu? Astana Süreci’nde Türkiye İran’ın ortağı ama açıktan açığa taraf tutması gibi bir yaklaşım istenirse Libya’da olduğu gibi işin ucu, Türkiye’ye de dokunur. Ama İran İslam Devleti kurulduğunda bu yana iki ülke arasında yazılı olmayan ‘Biz laik bir cumhuriyetiyiz siz de İslam cumhuriyetisiniz birbirimizin iç işlerine karışmayalım’ diye özetlenebilecek bir durum var.’’
Doçent Deniz Tansi’nin görüşleri ile yazımızı noktalıyoruz:
“Türkiye açısından şöyle bir sıkıntı var. Türkiye, her şeye rağmen NATO üyesi ve ABD müttefiki. Ama İran ile de komşuluk ilişkisi var. Dolayısıyla Türkiye’nin bir kampanyanın öncüsü olması zaten beklenemez. Ama Amerika’ya karşı da olamaz. Amerika’nın diğer operasyonlarında çok daha sert dil kullanmıştır. Gerçi yine kınadı. Hani bu tür operasyonlara bu suikastlara karşı olduğunu söyledi ama daha ihtiyatlı dil kullanıyor. Bunun nedenleri var. İran ile Türkiye düşman değil ama rakip. Ta Osmanlı dönemine gitmiyorum, bugün de öyle. Irak’ta Suriye’de Lübnan’da hep farklı politikaların takipçisi. Dolayısıyla her ne kadar bu suikastı benimsemiyor olsa da o soğukluğu hissettiriyor. Ama bunun iyi olduğu ve bunun benimsenmesi şeklindeki bir kampanyanın öncüsü olamaz’’
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın