İKİ ARADA BİR DEREDE

Başkan Trump, ABD dış politikasını;
Belli bir coğrafyada birbirleriyle ortak noktalar ve bütünleyici unsurlar ile ilişiklendirilmiş ülkeleri kümeleştirmek:
Onları küresel sistemin santrifüj kuvvetleriyle sarsmak:
Sarsılan ülke üzerinde ABD’nin istisnaî gücünü hissettirmek:
Eşzamanlı olarak küresel gücün yeniden oluşturulması adımları üzerine kurdu.

*
Bu doğrultuda ABD askerini Orta Doğu bataklığından geri çekme ve sonsuz savaşları durdurma kararlılığı sorgulandı.

*
28 Aralık’ta İran İslam Devrimi Muhafızları- Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani’nin talimatıyla,
Kerkük yakınlarında ABD’nin K-1 üssü 30 adet 107 mm Katyuşa roketi ile vuruldu.
29 Aralık’ta,  ABD Hava Kuvvetleri Suriye-Irak sınırının iki tarafında Irak’ta üç ve Suriye’de iki lokasyonda,
İran destekli Irak Kata’ib Hizbullah Şii milisleri ve Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün silah depolama tesisleri  komuta merkezlerini vurdu.
ABD- İran hattında gerilim yükseldi.

*
31 Aralık’ta  İran  Cumhurbaşkanı H. Rouhani, Tahran yakınlarında bir demiryolu projesi başlatırken,
Washington’un, İran’ın 2015 nükleer anlaşmasını terk ettikten sonra yeni yaptırımlar uygulamasına işaretle,
“İran bir ekonomik savaşta olmasaydı 200 milyar dolar fazla gelir elde ederdi” dedi.

*
2018’de ABD anlaşmayı terk ettiğinden beri İran, önemli gelir kaynağı petrol ihracatının yüzde 90’ını kaybetti.
Para birimi düştü, enflasyon yüzde 40’ı geçti.
Rouhani kendisini eleştiren ve yaptırımların İran’ı etkilemediğini söyleyen katı muhafazakârların iddialarını da sorguladı.
“Ne yapmalıyız? Yiyecek ve su olmadığında, ne kadar güçlü olursanız olun tehlikede olursunuz” dedi.

*
Rohani’nin yorumları, milyonlarca İranlı’nın Kasım’da akaryakıt fiyat artışını takiben;
Ekonomik zorluklar, eşitsizlik, finansal yolsuzluk ve ayrımcılığa karşı protestolarının sadece bir kaç hafta sonrasında geldi…

*
Yine de 2 Ocak’ta K.Süleymani, İran’a yönelik öfkeyi ABD’ye çevirecek askeri yanıtı kışkırtma amacıyla,
Lübnan’dan normal bir uçuşla Bağdat’a geldi.
Havaalanında  Irak Başbakanı’na bağlı resmi bir güvenlik kuvveti olan El-Şehd el-Şabi komutan yardımcısı Ebu Mehdi el-Muhandes tarafından alındı.
Bir süre sonra seyahat ettikleri iki otomobil bir ABD saldırısında yok edildi…

*
ABD yönetimi, Süleymani’yi  mümkün olduğunca halka açık bir mahalde öldürdü.
Trump bir Amerikan bayrağını tweetledi.
Böylece İran’a kamusal ağır elini hatırlattı.
“ABD dünyanın en büyük gücüdür ve İran, tüm vekilleri ve püf noktaları ile bile hafiftir” demeye getirdi…

*
Yemen’de Husi, Lübnan’da Hizbullah, Filistin’de İslami Cihad, Suriye, Irak ve diğer yerlerdeki paramiliter güçlerin lideri,
Güçlü Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin suikastına izin vererek,
Kendisini sorgulayanlara  ABD’nin son yirmi yılda sahip olduğu diğer tüm başkanlardan farklı, pervasız bir savaşçı olduğunu gösterdi.

*
Şimdi Başkan Trump’ın, 2011’de “Barack Obama seçilmek için İran’a savaş başlatacak” ifadesi kullandığı tweet, ne kadar da ironik görünüyor?
Yoksa Trump bütün sorgulamaların ortasında henüz duyurduğu seçim kampanyasına aynı prensiple mi hazırlanıyor?
Amerikan medyası ondan nefret ediyor ancak Amerikalılar da  Orta Doğu’daki ülkeleri bombalayan devlet başkanlarını yere göğe koymuyor!

*
Trump’ın amacı ne olursa olsun, büyük bir stratejik kumar oynamıştır.
Çünkü Süleymani,  İran’da dini lider Ayetullah Hamaney’in muhatabı olan en güçlü ikinci kişiydi.
On yıldan uzun bir süredir İran’ın bölgesel askeri stratejisinin mimarı oldu.
Irak ve Suriye’nin İŞİD’i  yenmesine yardım etti.
İranlılar için eşi benzeri olmayan bir kahramandı.

*
Pentagon’a göre Trump, Süleymani suikastini gelecekte ki İran saldırılarını caydırmak için  hem de golf oynarken yönetti.
Suikast Irak’ta İran destekli milis savaşçıları Kataib Hizbullah’ın hafta başında Bağdat büyükelçiliğinin ihlali sonrasında geldi.
Doğrusu ABD saldırısı Pentagon’un Süleymani’yi şahsen sorumlu tuttuğu Irak askeri üssüne roket saldırısına bir misillemeydi…

*
Şimdi İran’ın İslami devrimci rejimi intikam almak isteyebilir.
Fakat Süleymani’nin intikamı rejimin varlığını riske atmaya değer mi?
Onu öldürmek bir savaş eylemiyse, bu İran’ın savaşmaya ve kazanmaya hazır olduğu bir savaş mıdır?

*
Ama İran 1980’lerde Saddam Hüseyin’in Irak’ıyla yaptığı savaşı kazanamamıştır.
İran o zamandan bu yana geçen 30 yıl içinde Nazi Almanya’sına benzer bir askeri süper güç haline gelmemiştir.
Öyleyse İran neden intihar etme noktasına gelsin?

*
Üstelik ulus-devletler 18. yüzyıl şövalyeleri gibi düellolarla savaşmıyor.
Rejimler hayatta kalmak için  her şeyden endişe duymaktadır.
Bu, İran için de geçerlidir, tıpkı ABD’ye saldırmak üzere olmayan bir başka ülke Kuzey Kore için olduğu gibi…

*
Orta Doğu’daki ABD kuvvetleri, Hizbullah veya diğer İran vekillerinin hedefi olma tehlikesi altında mıdır?
Bu soruda da bahisler açıktır.
Başkan Trump, Aralık’ta Irak’ta bir ABD askeri üssüne roket saldırısı yapılmasını,
Ardından İran destekli göstericiler ve milislerin Irak’ta ABD büyükelçiliğini taciz ettikleri  için Süleymani’ye suikast yapılmasının talimatını verdi.
Sonra Süleymani’yi savaş ve isyanı körükleyen bir adam olarak itham etti…

*
Bu noktada ABD ve İran’daki ideolojik savaş baronlarının bir fırsat yakalamaya çalışması tehlikesi bulunuyor.
Rejimler intihar etmeyebilir, ancak hırslı liderler kendi ilerlemeleri yönünde hangi riskleri almaya değer olduğu kendi hesaplamaları ile bilirler.
Bu noktada ABD’ye zarar vermek yerine sinir bozucu provokasyonlar bile başka bir rejim değişikliği savaşı çağrısına neden olacaktır.

*
Halbuki İran, ABD için askeri bir tehdit değildir.
Ancak Irak’ın dört katı büyüklüğünde büyük bir ülke için dahi  işgal kolay bir iş olmayacaktır.
Çünkü dünyanın stratejik ortamı ABD maceracılığı için Irak’ta 2003’teki işgalden çok daha az elverişlidir.
Bir işgal daha da zorluklar doğuracak;
Rusya, Çin ve Türkiye  Amerika’nın dikkatinin dağılmasından maksimum fayda sağlayacaktır…

*
Ayrıca Başkan D.Trump, Washington’un Orta Doğu’nun emperyal siyasetinden ziyade Amerikalıların refahı için seçilmiştir.
İran’la savaş ya da bölgenin uzun süre işgal edilmesine yol açacak bir savaş; Başkan Trump’ın seçilmesindeki amaca ihanet olur.

*
Bu nedenle Süleymani’nin ölümü, ABD’nin bölgede şiddeti durdurma rolünü zorlaştıran kötü adamlardan birine son vermesi,
Başkan Trump’ın barış için darbe vurması anlamına geliyor…
Trump, Tahran’daki mollalara  “ABD ordusuyla cilveleşme” mesajı göndermiş bulunuyor.

*
Ya İran?
Tahran büyük baskı altındadır.
Ya ABD ile doğrudan çatışmaya sürüklenmemek için dramatik bir yükseliş riski taşıyan hiçbir şey yapmamak,
Böylece kırmızı çizgilerin kendiliğinden çizilmesini sağlamak,
Ya da III. Dünya Savaşını başlatan olmak seçimi arasında iki arada bir derededir.

4. 1. 2020

4. 1. 2020 - ahmet kilicaslan aytar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir