LİBYA MUHTIRASI İLE 9 ADA DAHA GİTTİ !…

05 Aralık 2019’da TBMM’den jet hızıyla geçirilen Türkiye-Libya Mutabakat Muhtırası ile Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesindeki haklarımızın büyük çoğunluğunu kaybettik. Muhtıra, tescil edilmek üzere Birleşmiş Milletler’e gönderildi. Konu ile ilgili olarak Sn. Ahmet Takan tarafından Korkusuz Gazetesi’ndeki köşesinde, 30 Kasım 2019’da “Lozan Bir Kez Daha mı Çiğnendi?”, 02 Aralık 2019’da “Otobana girmeden son uyarı!”ve04 Aralık 2019’da “Yeni haritalar…Yeni kayıplar…” başlıklı yazılar ile hem iktidar hem de muhalefet partilerinin milletvekilleri önceden uyarıldı. Ayrıca anılan milletvekilleri, adreslerine gönderilen e-postalar ile bilgilendirildi. Bütün bu uyarı ve bilgilendirmelere rağmen CHP ve İYİ Parti’nin muhtırayı desteklemesi tam bir hayal kırıklığı yarattı.Bir kez daha hatırlatalım; 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Girit Adası, Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’a verilmiş, Girit’in etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştı. - libya turkiye deniz siniri anlasmasi
Türkiye-Libya kıta sahanlığı

05 Aralık 2019’da TBMM’den jet hızıyla geçirilen Türkiye-Libya Mutabakat Muhtırası ile Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesindeki haklarımızın büyük çoğunluğunu kaybettik. Muhtıra, tescil edilmek üzere Birleşmiş Milletler’e gönderildi. Konu ile ilgili olarak Sn. Ahmet Takan tarafından Korkusuz Gazetesi’ndeki köşesinde, 30 Kasım 2019’da “Lozan Bir Kez Daha mı Çiğnendi?”, 02 Aralık 2019’da “Otobana girmeden son uyarı!”ve04 Aralık 2019’da “Yeni haritalar…Yeni kayıplar…” başlıklı yazılar ile hem iktidar hem de muhalefet partilerinin milletvekilleri önceden uyarıldı. Ayrıca anılan milletvekilleri, adreslerine gönderilen e-postalar ile bilgilendirildi. Bütün bu uyarı ve bilgilendirmelere rağmen CHP ve İYİ Parti’nin muhtırayı desteklemesi tam bir hayal kırıklığı yarattı.
Bir kez daha hatırlatalım; 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Girit Adası, Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’a verilmiş, Girit’in etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştı.

İstiklal Savaşı’ndan sonra imzalanan 1923 Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesi ile Yunanistan’a Girit Adası’nın sadece dörtte biri verilmiş, adanın etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıklar Türkiye’nin egemenliğinde kalmıştı. Lozan’dan sonraki süreçte Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ Girit Adası üzerindeki dörtte üçlük egemenlik hakkından fiilen feragat etti ve anılan pay aslına rücu ederek Türk toprağı oldu.

Türk Deniz Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki haritalarda Girit Adası’nın etrafında bulunan adaların EGAYDAAK ( Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş, Ada, Adacık ve Kayalıklar) Statüsünde yani Türk egemenliğinde olduğu açıkça gösterilmiştir. Ayrıca Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun Raportörlüğünde Ali Kurumahmut ve Prof. Dr. Sertaç Hami Başeren tarafından yazılan ve Türk Tarih Kurumu tarafından 2004 yılında yayınlanan EGE’DE GRİ BÖLGELER Unutul(may)an Türk Adaları adlı kitaptaki haritada, Girit Adası’nın etrafında bulunan adaların Türk egemenliğinde olduğu gösterilmiştir.


1913 Londra Antlaşması, 1923 Lozan Antlaşması ve Uluslararası Hukuk kurallarına göre Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Kıta Sahanlığı Sınırları, Gavdos Adası’nın batısından geçmekte, bölgede bulunan Çoban, Kerpe, Rodos ve Meis olmak üzere 4 Yunan adasına sadece karasuları hakkı tanınırken Girit batısında bulunan 4 Türk adasına da sadece karasuları hakkı tanınmaktadır.

LİBYA MUHTIRASI İLE TÜRKİYE NE KAZANDI NE KAYBETTİ ?…
18 Mart 2019’da BM’ye gönderilen Türk Kıta Sahanlığı sınırları, 27 Kasım 2019 Libya Muhtırası ile 1,5 boylam batıya çekilmiş ve Türkiye yaklaşık olarak 12.000 Km2 kıta sahanlığı kazanmıştır.Ancak, sınırlı bir kazanca karşılık olarak Türkiye’nin çok büyük kayıpları vardır.
Libya Muhtırası’nın kendi içinde çelişkiler var. Türkiye-Libya Kıta Sahanlığı ve MEB Sınırlandırılması için esas alınan karşılıklı kıyılar ile Türkiye-Libya Orta Hattı/Sınırı arasında çok büyük farklılık olduğu ve sınırın çok kısa tutulduğu açık bir şeklide görülmektedir.

Tayyip Erdoğan, “Libya Muhtırası ile Sevr tersyüz edildi” dedi ama tam aksine Türkiye sürekli olarak Sevr’e yaklaşıyor. Libya Muhtırası ile Türk Kıta Sahanlığı’nın72.000 Km2lik kısmı Yunanistan’a, 8.000 Km2lik kısmı daLibya’ya terk edildi. Muhtıra ile Girit güneyi Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol aramak için Yunanistan ile 2018 yılında anlaşma imzalayan Exxon Mobil, QatarPetroleum, Total ve HellenicPetroleum şirketlerinin de önü açıldı.

Türkiye, Girit Adası’nın dörtte üçü ile Girit’in etrafında bulunan 14 ada ve 80.000 Km2lik Kıta Sahanlığını kaybetmiştir. Girit’in etrafında bulunan 5 ada daha önce 2004 yılında Yunanistan tarafından işgal edilmişti. Libya Muhtırası ile Osmanlı Devleti’nden miras kalan 9 ada daha gitti.Yunanistan’ın egemenliği altına koyulan ada sayısı 18’den 27’ye çıktı.

EastMed Boru Hattı Projesi kapsamında planlanan İsrail Radarı’nın Girit’e yerleştirilmesinin önünde hiçbir engel kalmadı.
Türkiye, Erdoğan ve AKP Hükümeti eliyle Adalar (Ege) Denizi’ne hapsedildi. Küçük Çuha Adası’nın da Yunanistan’a verilmesiyle Kitira Geçidi ve Adalar (Ege) Denizi’nden çıkış tamamen Yunanistan’ın kontrolüne geçti.
Toprak ve kıta sahanlığı kaybeden Türkiye batıdan bölündü, Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesi ile Anayasa’nın 3. Maddesi ihlal edildi.
Türkiye’nin kayıplarından, başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ve Hudut Genel Müdür Vekili Büyükelçi Çağatay Erciyes olmak üzere muhtırada imzası olan herkes hukuken ve kanunen sorumludur.
Bütün bu kayıplara rağmen başta Cem Gürdeniz ve Mustafa Özbey olmak üzere emekli amirallerin ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney ve Yrd. Doç.Dr. EmeteGözügüzelli’nin Libya Muhtırasına destek vermeleri akıl ve mantıkla bağdaşmamaktadır.
“ADALARIN KITA SAHANLIĞI YOKTUR” SÖYLEMİ KUYRUKLU BİR YALANDIR !…
Başta Cem Gürdeniz olmak üzere bazı emekli amiraller tarafından “Adaların kıta sahanlığı yoktur” söylemi ile toplumun kafası karıştırılmaktadır. Üçüncü Deniz Hukuku Konferansına katılan Türk Heyeti, 1974 yılında, Ege Denizi’nin coğrafi konumu nedeniyle adalara kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge verilmemesini teklif etmiş ancak teklif kabul edilmemiştir.
1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi Madde 1 ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi Madde 121’e göre adaların kıta sahanlığı vardır. Her iki sözleşme Türkiye tarafından imzalanmamış ancak sözleşme kurallarına uygun hareket edilmiştir. Türk Deniz Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Ecevit- Erbakan Hükümeti tarafından Ege Denizi’ndeki Türk Adalarının kıta sahanlığı esas alınarak TPAO’ya ruhsat verilmiş ve kıta sahanlığı sınırı 24 derece boylamından geçirilmiştir.

Türkiye, 2011 yılında KKTC ile Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması imzalamış ve 02 Aralık 2019’da Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan harita ile hem KKTC’nin hem de GKRY’nin kıta sahanlığını kabul ve deklare etmiştir. Yani adaların kıta sahanlığı olduğu resmi olarak kabul edilmiştir.


Kıta Sahanlığı sınırlarının belirlenmesinde hem ana kıta hem de adaların kıta sahanlığı esas alınmalıdır.Libya Muhtırası ile kıta sahanlığını ana kıta’ya göre belirleyen Türkiye, Girit Adası’nın dörtte üçü ile Girit’in etrafında bulunan 14 ada ve 80.000 Km2lik kıta sahanlığını kaybetmiştir.

Adalar (Ege) Denizi’nde de Kıta Sahanlığı sınırlarının belirlenmesinde hem ana kıta hem de adaların kıta sahanlığı esas alınmalıdır.Aksi halde Türkiye 1 ada ve 20.000 Km2lik kıta sahanlığını kaybeder.


Adaların kıta sahanlığının olmadığını iddia eden emekli amiraller ve akademisyenlerin söylemlerine itibar edilmemelidir.
Ümit YALIM
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir