Ortaklar aynı günaha eğilimli olduklarından kendilerinin ihanete düşmesinden hep endişeli, hep şüphelidirler.
Bu yüzden ihanet cazip hale gelir…
*
İhanet eder ve kendisi için daha iyi bir “anlaşma” elde edebileceğini bekler…
Bu “Dişe Diş” ya da “Düşman Tarafından Tırmandırmayı Caydırma Stratejisiyle Misilleme Stratejisinin Birleştirilmesi” kuramıdır.
*
Buna göre, savunan taraf kendisine gelen tehditleri değerlendirdikten sonra misilleme stratejisini tercih edebilir.
Kendisine karşı yapılan eyleme aynı şekilde karşılık verir.
Savunan taraf misillemeyi kullandıktan sonra düşmanın talep ve şikâyetlerini görüşmek isteyebilir.
*
İşte ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Türkiye’ye Barış Pınarı Harekatı ve S-400 alımı nedeniyle yaptırım uygulanmasını öngören tasarıyı onaylamıştır.
Tasarıda Türk yetkililere ABD vizesı kısıtlamasının yanı sıra, Erdoğan’ın mal varlığının tespiti de yer alıyor.
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri’ne herhangi bir satış veya destek yapan yabancı unsurlara da yaptırım konulması öngörülüyor.
*
Vee hiç vakit geçirmeden Dışişleri Bakanı M.Çavuşoğlu, ABD’nin Türkiye aleyhine yaptırım iddialarına ilişkin açıklamada bulunuyor…
“Türkiye aleyhine yaptırım kararı durumunda, İncirlik ve Kürecik de gündeme gelebilir” diyor!
*
Türkiye’nin kendi hava radarları balistik füzeleri tespit edemiyor.
Ama Kürecik radarı ve konumu İran’ı, Kafkasya’yı ve Rusya’yı görüyor.
Radar ve sistemin diğer bileşenlerinin komuta ve kontrolü NATO tarafından Almanya’daki Ramstein Üssü’nden yürütülüyor.
Radar birkaç bin kilometre mesafeden, Rusya veya İran’dan atılacak balistik füzeleri tespit ve takip ederek,
Elde ettiği bilgileri, füzeleri imha edecek Polonya ve Romanya konuşlu füze savunma sistemlerine ve bölge hava savunma gemilerine iletiyor.
Böylece, balistik füzelerin mümkün olduğu kadar uzaktan, atmosfer girmeden vurulması öngörülüyor…
*
İncirlik Üssü ise ABD ile Türkiye’nin müttefiklik ilişkilerinin en önemli unsurlarından biridir.
Her iki ülkenin birbirine karşı diplomatik pazarlıklarda kullandığı en önemli kozları arasında yer alıyor.
Coğrafi konumu ve yerleşimiyle ABD’ye Orta Doğu bölgesindeki operasyonları için maliyet ve zaman açısından önemli avantajlar sunuyor.
*
ABD ve NATO, Türkiye ve İtalya’da bulunan tesisleriyle Akdeniz’de,
Arktik bölgesindeki tesisleriyle de Baltık ve Arktik de,
Konuşlandırılan orta menzilli nükleer balistik füzelerle caydırıcı nükleer düzeneğe sahiptir.
*
Ancak Rusya da bu bölgelerden korunmak üzere önlemler almıştır.
Murmansk, Arkhangelsk ve Nenets bölgelerini korumak için Kuzey Filosu ve 6. Hava Filosuyla işbirliğinde olan 14. Arktik Kolordusu tugaylarını güçlendirmiştir.
Kaliningrad’ta Dunayevka ve St.Petersburg Lekthusi’de, Letonya Skrunda menzili 6000 km.olan radarlar kurmuştur.
Volga’da ve Belarus Hantsaviçi’de 2000 km.menzilli anti-balistik radarları modernize etmiştir.
Bir başka Rus anti-balistik radarı olan Voronezh VP de Fillandiya sınırında Kola Yarımadası’nda Olenegorsk’ta faaliyettedir.
Daryal tipi yeni nesil bir başka radar, Arktik kutup dairesindeki Peşora’da bir diğeri Yeni-Zemble Adası’nda faaldir.
*
Bütün bu radarlar Moskova’nın 250 km. doğusunda Nijni Novgorod’ta yeralan bir uyarı şebekesi dahilinde çalışıyor.
Sistemin algılama menzili 3000 km. olsa da son nesil işlem gücü olan mikro işlemciler ve uydu iletişim donanımlarına sahiptir.
Bu anti-balistik radarlar çok uzun mesafelerden algılamaları için elektromanyetik dalgaların iyonosferik akislerinden yararlanıyor.
*
NATO’nun en kötü kabusunun tepeden tırnağa silahlı Kaliningrad olduğu biliniyor…
Kaliningrad bölgesine yerleştirilen füzeler ve filo, ABD ve NATO ordularının hareket alanını önemli ölçüde daraltıyor.
ABD ve NATO ordularına en büyük tehdit; Polonya ve Baltık ülkelerindeki askeri hedeflere noktasal vuruş yapabilecek İskander-M füze sistemleridir.
NATO ittifakı, bu alandan Rus ordusuna karşı koymak için yeterli imkanlara sahip bulunmuyor.
Ayrıca Rusya İskander-M dışında seyir füzelerine sahip Hava Uzay Kuvvetleri’ni de devrededir.
*
Böylesi bir askeri durum söz konusu iken;
Erdoğan ve Savunma Bakanı Kurmay H.Akar,
Rusya’dan satın alınan S-400 hava savunma sistemi ile Türkiye’yi potansiyel bir ABD saldırısından korumayı amaçlıyor!
*
Bu satın alım ne askeri bir gereklilik arz ediyor ne de ittifak ahlakına uyuyor.
Herşey Erdoğan’ın “İslamcı ve yeniOsmanlıcı ” vizyonu, Batı düşmanlığı ve NATO ittifakının yadsınması olarak gelişiyor.
Ve Erdoğan biraz sıkıştırıldığında riyaya başvuruluyor ve riya bazlı misillemeye girişiliyor…
*
Rusya’nın Batı cephesi ya da Avrupa ile olan sınırı ya da Akdeniz;
Moskova’nın başarısız olduğu dış politikasını tersine çevirmeyi öngördüğü,
Avrupa Birliği ile NATO’nun genişlemesine karşı jeopolitik bir engel oluşturmayı umduğu bir alandır.
İşte yukarıda okudunuz, Rusya Arktik ve Baltık’ta mütemadiyen güçleniyor…
Ya Akdeniz?
*
Bu noktada S-400 sistemi ilk olarak 2007’de Moskova’nın savunulmasında kullanılmak üzere devreye alındı.
Daha sonra Rusya’nın uyguladığı dış politikaya paralel olarak, bazı kritik noktalarda da konuşlandırıldı.
2015’te hem kendi hem de Suriye hükümetine ait donanma ve hava unsurlarını korumak amacıyla,
Akdeniz kıyısında Tartus kentine S-400 füze savunma sistemi yerleştirildi.
2016’da Baltık Denizi kıyısında Kaliningrad’a da konuşlandırıldı.
Ukrayna’dan ilhak edilen Kırım’da da S-400 füze savunma sistemi bulunuyor…
*
ABD ve NATO bunları “Avrupa’yı istikrarsızlaştırmaya dönük bir adım” olarak değerlendiriyor.
Şimdi bu kervana Türkiye’de katılmış bulunuyor.
*
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alımı,
Türkiye ile ABD arasındaki stratejik ortaklık çerçevesindeki iş birliği;
İki ülkenin, bölgenin ve tüm dünyanın istikrar ve güvenliği için önemi çerçevesinde yoğun olarak tartışılıyor.
Şu anda dünyada kullanımda olan en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak gösterilen S-400,
Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde geliştirmeye başladığı füze savunma sisteminin dördüncü neslini temsil ediyor.
*
Şimdi lütfen elinize bir pergel alınız.
Pergelinizi önünüzdeki haritada tek tek yukarıdaki Arktik, Baltık ve Akdeniz’deki kentlere sabitleyiniz.
Takriben 6000 km. uzunluğa çizdiğiniz yay parçası Rusya’nın savunma alanını gösteriyor!
Bu yay tüm Arktiği, Baltık bölgesini ve Akdeniz’i kapsıyor…
*
Bu yüzden ABD ve NATO, sözde Müttefiki Erdoğan ve yönettiği Türkiye’yi uyarıyor ve yaptırımlarla tehdit ediyor!
Diğer taraftan Türkiye’nin ulaşamayacağı “uzayı operasyonel bir alan” olarak ilan etmiş bulunuyor.
*
Ah Erdoğan, Ah Akar !
Misilleme ile gelen karşılıklar tırmandırmaya neden olmayacak şekilde ölçülü olmalıdır.
Çünkü savunan taraf tırmandırmadan kaçındığı için bu stratejiye başvurmuştur.
Bu yüzden ya misilleme tırmanmaya dönüşür ya da karşı taraf bu şekilde algılarsa başarısız olur.
Misilleme başarılı olmuyorsa savunan taraf düşmanı cezalandıracak şekilde daha ağır karşılık vermeye başlar…
*
Hadi İmam Hatip bu eğitimi vermiyor, ya Kurmay Akademisi?
13.12. 2019
Bir yanıt yazın