Nasıl Mahkûm Edildik Biz Bu Çarpık Düzene?

Gülmeyi unuttuk. - ali 5

Gülmeyi unuttuk.

Sevmeyi, sevilmeyi unuttuk.

Saygıyı, sevgiyi, muhabbeti, mavilikleri, yeşillikleri, denizleri, gökyüzünü, ormanları, ormanların içindeki kaplumbağaları, karıncaları, kurdu – kuşu unuttuk.

Paylaşmayı, dayanışmayı, bölüşmeyi, dertleşmeyi, komşuyu, komşuluğu unuttuk…

Türk’ü, Türklüğü, Cumhuriyeti, Atatürk’ü, laikliği unuttuk…

Araplaştık… 7 milyon Suriyeliyi ülkemize doldurdular. Araplaştırıldık.

İnsanlarımızı ayrıştırdılar. Böldüler. Parçaladılar. Birbirlerine düşman hale getirdiler. Şimdi de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaretler koyuyorlarmış…

Ne yapacaklarsa…

“Gelen gideni aratır” derler.

Geçmiş iktidarlar döneminde “Düzen bozuk, tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye için mücadele edelim” diyorduk, o günlerdeki saflığı, dürüstlüğü arar olduk şimdi. Bütün bunların üstüne üstlük iktidar, bir de ülkemizde şeriat düzenini yapılandırıldı…

Şeriatın gereği çocukla evlenenlere af çıkacak artık… Önce bacak kadar kıza tecavüz et, sonra da nikahına al, affa uğra… Ne güzel dünya…

Ve bu yeni düzeni yaratanlar saraylarda, yalılarda, konaklarda, sırça köşklerde ışıklı, renkli bir yaşam sürüyorlar.

Perişan olan halk onların umurunda bile değil. “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir…” diyorlar.

Nereye baksak, taciz, tecavüz, saldırı… Sapıklarla yatıyor, canilerle kalkıyoruz… Çevremiz psikopatlarla doldu.

Hapishanelerden kaçıyorlar. Ömrünün baharındaki genç kızlarımızı, bebelerimizi, yavrularımızı acımasızca, hunharca, vahşice, sapık duygular içinde katlediyorlar. Yetkililer sadece seyrediyor.

Nereye baksak Ölüm…

Her gün şehit geliyor. Her gün şehitler geliyor. Tabutlar omuzlarda. Anaların, babaların, yavukluların, eşlerin, sevgililerin gözleri yaşlı… Gözyaşı hiç dinmiyor.

Haberleri korka korka dinliyoruz. Gazeteleri korka korka okuyoruz…

Tek tek intiharlar, toplu intiharlar, çoluklu çocuklu intiharlar giderek artıyor…

Açlık, yoksulluk, işsizlik sarmış her yanı…

Türbanlara,  kara çarşaflara bürünmüş kadınlarımız, kızlarımız, bebelerimiz… Ülkemiz Arabistan’a döndü…

Bütün bu girişimler AKP tarafından yapılırken, başlangıçta,  tüm muhalefeti, aydınları, düşünen beyinleri, devrimcileri, Atatürkçüleri uyardık. “Bu işin sonu kötü olur, önlem alalım” dedik.

“Sonra ne laiklik kalır, ne demokrasi… Ne Atatürk kalır, ne Cumhuriyet… Vakit varken, yobazlığa, gericiliğe, Ortaçağa, din ticaretine karşı çıkalım, geçit vermeyelim” dedik.

“Toplum özgürleşiyor, isteyen istediğini giysin, telaşa lüzum yok” dediler.

Sesimizi, feryadımızı duyan olmadı. Biz söyledik, biz dinledik.

Bu girişimlerin ardından bir de “Ergenekon tertibi” düzenlendi. Ne ordu kaldı, ne komutan, tümünü zindanlara doldurdular. Yine uyardık. Bu kez de “Adalet gereğini yapar” dediler.

Namuslu, dürüst, onurlu subayların içinde intihar edenler, kahrından ölenler oldu…

Sonra da ülkeyi yönetenler, masum bir yüzle çıkıp, “Pardon, yanılmışız, bizi yanılttılar” dediler.

Bu olaylardan önce ve olaylardan sonra muhalefeti hep uyardık. “Bu gidişat hiç hoş değil, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı çıkın, direnin. Direnelim. Bunlar yakında tüm basını, medyayı, yargıyı, resmi kurumları teslim alırlar, diledikleri gibi at koştururlar. Tüm yayın organları, SAHİBİNİN SESİ OLUR…” dedik.

Duyan olmadı bizi. İşte şimdi yıllar önce sözünü ettiğimiz o günlere gelip, dayandık.

Artık kapalı kapılar arkasında ne dolaplar çevriliyor, neler olup bitiyor, ne planlar, tertipler düzenleniyor, hiç haberimiz yok.

Şimdi sıra anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesine geldi.

Bu konuda konuşmaların, söylentilerin olduğu, hazırlıkların yapıldığı haberleri geliyor kulağımıza…

Bakın, Anayasanın ilk dört maddesinde neler yazıyor?

Anayasanın ilk üç maddesi, Anayasa’mızın dördüncü maddesi ile koruma altına alınmıştır.

Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

ATATÜRK’TEN BİRŞEY KALMADI. BARİ ANAYASAMIZIN İLK DÖRT MADDESİNE SAHİP ÇIKALIM ARTIK.

(alieralp37@gmail.com)

Gülmeyi unuttuk. - ali 5 2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir