1 Aralık 2019 gecesi Alman devlet televizyonu ARD’de “belgesel” kategorisi altında yayınlanan “Das vergessene Massaker – Unutulan Katliam“ adlı programı büyük bir üzüntü, şaşkınlık ve öfke ile izledik. Tarihi gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan, kulaktan dolma bilgilerle 80 milyonluk Alman toplumu 6 dakika 4 saniye boyunca meşgul edilmiş ve Anadolu’da bir devrim gerçekleştirip, insanı merkeze koyup, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran 20. yüzyılın en büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün adı böyle bir program ile karalanmak istenmiştir.
Bir aydınlanma devrimi olarak başlayan ve basta müslüman toplumlar olmak üzere, bütün mazlum halklara kılavuz olan bu felsefe, aradan 100 yıl geçmesine rağmen bütün dünyanın takdirini kazanmakta ve dikkatini çekmektedir.
Bölge coğrafyasını, Anadolu’yu, Musul’u, Kerkük’ü, bölgenin toplum yapısını, feodal düzeni, aşiretleri bilmeden daha da önemlisi emperyal güçlerin rollerini analiz etmeden böylesine bir program yapmak tarihe saygısızlıktır.
Programda özellikle üstüne basılarak dile getirilen Aleviler, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel unsurlarıdır. Dünyanın birçok yerinde mezhepsel çatışmalar sonucu yaşanan trajedilerin arasında, Aleviler, laik demokratik sosyal ve hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulusunda önemli görevler almış ve kurulduğu günden bugüne de büyük bir sadakatle bu değerlere bağlı kalmışlardır. Ülkemizin 100 yıl boyunca büyük emeklerle elde edilen kazanımlarını korumak için halen büyük bir özveri ile çalışmaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşı dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Bu kanun Almanya Anayasası’nın ilgili maddesi ile de birebir örtüşmektedir.
Mezhep çatışmalarının arttığı, basta Avrupa olmak üzere aşırı sağ grupların meclise girdiği bu dönemde, mezhepleşme, aşırı milliyetçilik, kökten dincilik karsında bir panzehir olarak ortaya çıkıp 100 sene önce Anadolu’da bir devrim gerçekleştiren büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ü, arkadaşlarını ve felsefemizi bu şekilde lanse eden ARD Televizyonunu kınıyoruz.
Bağımsız ve özgür basının demokrasinin temeli olduğunun altını bir daha çizmek istiyoruz. Gerek Türkiye’de gerekse Almanya’da bunun için mücadele etmeye ve demokratik tepkilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Talebimiz, 1990’lardan beri milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, evini yurdunu terk ettiği Ortadoğu’ya çözüm aranırken, Anadolu’ya 100 sene önce ilaç olan Cumhuriyet Devrimlerinin Alman Toplumuna şeffaf, doğru ve detaylı bir şekilde anlatılması ve bu programın yanlış içeriği nedeniyle Türk Toplumundan özür dilenmesidir.
(Alıntı: Sefa Asilöz-Frankfurt)
Bir yanıt yazın