Tarımın Geleceği İçin Stratejik Planlama Şart

Dünyanın en büyük örtüaltı (seracılık) tarım sektörü fuarı, Growtech 19. Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı kapsamında bu yıl üçüncü kez “Türk Tarımının Potansiyeli ve Gelecekteki Fırsatlar” başlığı ;ile ‘Tarım Sohbetleri’ düzenlendi.

Dünyanın en büyük örtüaltı (seracılık) tarım sektörü fuarı, Growtech 19. Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı kapsamında bu yıl üçüncü kez “Türk Tarımının Potansiyeli ve Gelecekteki Fırsatlar” başlığı ;ile ‘Tarım Sohbetleri’ düzenlendi. - growtech tarim konferansi

“Türk Tarımının Potansiyeli ve Gelecekteki Fırsatlar” başlığı ile düzenlenen Tarım Sohbetleri’ne Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Başkanı Hakkı Bahar ile Sera Konstrüksiyon, Donanım, Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER) Başkanı Halil Kozan konuşmacı olarak katıldı. Sektörün avantaj ve dezavantajları ile çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı buluşmada ivedilikle; Türk tarımının stratejik bir sektör olarak görülmesi gerektiği ve uzun vadeli planlamalarla sektörün yönetilmesinin önemi vurgulandı.

“Antalya Pilot Olmalı ve Veri Toplama Merkezi Kurulmalı”

Growtech Fuarı’nın Türk Tarımı için son derece önemli olduğuna vurgu yaparak konuşmasına başlayan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, son yıllarda özellikle örtüaltı tarımın gereğinden fazla suçlu ilan edildiğine dikkat çekti. Çetin, “Fiyatlar yükselince örtüaltı tarım günah keçisi ilan ediliyor, enflasyonun artışından sorumlu tutuluyor. Yeni hal yasası veya tanzim satış noktalarıyla bu konu giderilmeye çalışıldı ama, bir sonuç alınamadı. Çünkü daha yapıcı ve uzun süreli planlamalara ihtiyaç var. Tarım Türkiye’nin en önemli unsurlarından, Antalya’nın da en önemli sektörlerinden birisi. Ama maalesef tarımdan nüfus kaçıyor, bunun en büyük nedeni maliyetlerdeki artış. 2014 yılında da domates aynı fiyattı, günümüzde de aynı ama, aradan geçen süre içinde girdi maliyetleri ciddi oranda arttı. Üretici zarar ediyor, bunun önüne geçilmeli. Bunun yerelde planlamalarının yapılması lazım. Üretimimiz artıyor ancak ihracatımız artmıyor, bu yüzden ihracatla ilgili çalışmalar yapmamız lazım. E-Ticareti ve planlamayı konuşmalı, oturup bir çözüm yolu bulmalıyız. Bunun için konunun tüm paydaşları bir araya gelmeli ve ortak yol haritasında buluşup geleceği planlamalıyız. Tarım sektörü Türkiye’de en büyük desteği alan sektör, buna rağmen destekler yanlış veriliyor.Şu anda Türkiye’de çok ciddi anlamda veri var ancak, veriler her yere dağılmış durumda. Biz genelde tarımı konuşuyoruz ama uygulamıyoruz. 5 yıldır ‘tarımda planlama’ deniliyor ancak, kim yapacak belli değil. Bu yüzden verilerin toplanıp işlenmesi lazım, fiyatların önceden belli olması lazım. İklim değişikliği de çok önemli. Önümüzdeki dönemde iklim değişikliğini analiz etmemiz lazım. Bunların hepsinin önceden çalışılması önemli. Planlamayı yapmadığımız sürece hem üretici hem de tüketici zarar etmeye mahkum. Modern dünya artık dijitalleşmeye de döndü, bizim de bu konuya ağırlık vermemiz gerekiyor. İşte bu yüzden ATSO olarak biz Antalya’nın ‘Pilot il’ olmasını ve iyi bir veri merkezinin kurulmasını istiyoruz. Böylece Antalya başta olmak üzere ülke tarımının da geleceğini daha iyi planlayabiliriz.” dedi.

“Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Korunması İçin Yasal Tedbir Gelmeli”

Türkiye’nin dünyanın sayılı tıbbi ve aromatik bitkileri bir arada bulunduran bir coğrafyada yer aldığını ancak ülkemizin bu değerleri koruyamadığını ve ekonomik faydalarından yeterince yararlanamadığını belirten BAİB Başkanı Hakkı Bahar ise, “Maalesef millet olarak planlamayı bilen bir ülke değiliz. Bu durumdan maalesef her sektörümüz kötü etkileniyor. Çünkü elimizdeki değerlerin, potansiyelin farkında değiliz. Kendi coğrafyamızda yetişen bitkileri kültürel üretime döndürebilmemiz lazım. Hatta sadece bitki yetiştirmek değil bunu enzim ve kimya sektörüyle de entegre etmemiz gerekiyor. Böylece bu sektörden ciddi anlamda gelir elde edebiliriz. Ama biz maalesef kendi dağlarımızda yetişen bu zenginliği göremiyoruz. Yabancılar yılın belli dönemlerde ülkemizin dağlarından bu özel türleri topluyorlar ve gidiyorlar. Bu konuda karar vericilerin acil olarak yasal tedbir alması gerekiyor, hatta ciddi cezalar çıkarılması gerekiyor. Çünkü bu bitkiler bu ülkenin tıpkı madenleri gibi gerçek öz kaynakları, değerleri. Bu değerlere sahip çıkmak, geliştirmek ve pazarlamasını yapmamız gerekiyor” diye konuştu.

“Seracılık Sektörünün Önü Açık”

Dünyanın en büyük örtüaltı (seracılık) fuarı olan Growtech’in tarım sektörü için son derece önemli bir yere sahip olduğunu belirterek sözlerine başlayan Sera Konstrüksiyon, Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER)Başkanı Halil Kozan, seracılığın sadece Türkiye’de değil dünyada da giderek yaygınlaştığına dikkat çekerek konuşmasına başladı. Tarla üretimine göre sera üretiminin 5 kat daha verimli olduğuna vurgu yapan Kozan, tüm bu gelişmelere rağmen maalesef seracılığın halen ‘2 direk 1 naylon’ olarak görülmesini de üzüntüyle karşıladığını belirtti.

Türkiye’de seracılığın gelişimini, fırsatları ve sektörün sorunlarını Halil Kozan konuşmasında şu sözlerle aktardı: “Seracılık sektörü her geçen gün büyüyor ama büyüme ve rekabetin yaşandığı yer modern seralardan geçiyor. Bizim üyelerimizin büyük çoğunluğu bugün Avrupa ülkelerine benzer kalitede seralar kurabiliyor. Zaten pek çoğu da yurt dışında anahtar teslim sera kurabiliyor. Bu gücümüzü maalesef iç pazarda yeteri kadar kullanamıyoruz. Maalesef bu konuda da kendi değerimizin ve gücümüzün farkında değiliz. Ama ben bu konuda umutsuz değilim. Özelikle finansman ve teminat konusuna dair sıkıntılar giderilip doğru, stratejik teşvik ve desteklerle modern seraların daha da yaygınlaştırılması mümkün. Teşvikler ve destekler planlı yapılır, seralar coğrafi şartlar, enerji kaynaklarına yakınlık gibi kriterlere göre kurulursa sektörün önü açık.”

“Bir An Önce Tarım Envanteri Çıkarılmalı”

Tarım sektörünün içinde bulunduğu durumdan artık toplumun tüm kesiminin mutsuz hatta şikayetçi olduğuna dikkat çekerek sözlerine başlayan ATB Başkanı Ali Çandır, tarımın stratejik bir sektör olarak değerlendirilmesi ve buna uygun bir projeksiyon çizilmesi gerektiğini belirtti. Tarımla uğraşan insan sayısının azalması kadar, tarım topraklarımızın da her geçen yıl azaldığını belirten Çandır, tarım sektörüne dair tüm verilerin, bilgilerin tek elden toplanması gerektiğine dikkat çekerek, “Elinizdeki gücü, potansiyeli bilmezseniz, neye göre planlama yapacağınızı da kestiremezsiniz. Bu yüzden bir an önce tarım envanteri çıkarılması gerekiyor. Tarım sektörüne dair neyimiz var neyimiz yok, tam olarak bilmiyoruz. Eğer bu envanter çıkarsa, ona göre bir strateji oluşturabiliriz, teşvik ve destekleri bu envantere göre daha sağlıklı kullanabiliriz. Türk tarımının geleceği için üreticilerimizin birlikte hareket etmesi gerekiyor, bu noktada ziraat odaları başta olmak üzere meslek guruplarını daha etkin çalışması için zorlaması gerekiyor. Çünkü birliktelik sağlanmazsa sorunlar da aşılamıyor, birlikte hareket edilip sektörde örgütlenme sağlanırsa başta maliyetler olmak üzere pek çok konuda daha somut geri dönüşler olacaktır.” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir