Black Friday! Cuma bizim için mübarek bir gün olmasına karşın buna aldırış etmeyip ona KARA demişler. Utanmazlar! Peki ama neden? İndirimli alış veriş yapılan bir gün bayram gibi değil midir? İnsanlar sokaklara dökülür, yeni giysiler ayakkabılar alır, eskiyen ne varsa yeniler, eşe dosta hediye alır. Yeni cicilerini giyip gezmelere gider. Neden içimizi karartmaya çalışıyorsunuz ki? Işıl ışıl gülümsüyor, neşe doluyor insan. Herkes mutlu değil mi?
Bu çılgın alış veriş günlerini “Black Friday” olarak tanımlamak ilk olarak 1961 yılında akla gelmiş. Gazetelerde “Black Friday” olarak manşet olmuş, çünkü Philadelpia’da yarattığı izdiham ve insanların şuursuzca yarışı utanç vericiymiş. Yani… Okuduğum kaynaklarda böyle yazmıyor, ama bence utanç verici.
İç Ses: Yine başladı!
Bu yıl Kara Cuma Bayramını Türkiye’de 25-29 Kasım tarihleri arasında kutlamaya karar vermişler. Çok şükür bugün son gündü! Çünkü:
1. Kandırılıyorsunuz. Ürünlerin çoğu indirimli falan değildi. Geçmiş olsun!
2. İndirimde diye bütçenizi çok zorlayıp, gereğinden fazla alım yaptınız. İyi günlerde kullanın! Ki, değsin en azından! Fazla olanları da dolapta fazla bekletmeden gerçek ihtiyaç sahiplerine dağıtın.
3. Devam edeyim mi?
En büyük ve samimi “Geçmiş olsun!” dileğim mağazalarda çalışan insanlara. Siz ne cefakar insanlarsınız! Biliyorum, bir süre daha kara bulutlar devam edecek çünkü sayımlar, iadeler, onlar bunlar ile uğraşacaksınız. Yine de en zor kısmı bitti. Yarın bu kadar kalabalık olmayacak mağazanız en azından. Emeğinize sağlık!
Henüz “Geçmiş olsun!” diyemeyeceğimiz, bu kara bayramın etkilerini epeyce yaşayacaklar vardır mutlaka. Benim bu yazıyı yazmama neden olan grup kargo çalışanları. İnternetten sipariş edilen ürünler dağ olmuş, düzen bozulmuş, kaos içinde olanlar.
2 hafta önce online mağazalardan birinde indirim günleri vardı. Karşıma çıktı reklam öyle aniden pop, pardon pat diye. İlgimi çekti hatta. Ve hayatımda ilk defa not aldım böyle bir şeyi. Neyse ki ertesi gün aklım başıma gelmişti ve o siteye girmedim. İçimden bir ses: Yapma, bu bir tuzak! dedi.
İç ses: Çok duygulandım şu an ağlamak istiyorum. Demek beni dikkate alıyorsun. Şu an hiç bitmesin istiyorum.
Kargo ile beklediğimiz önemli bir paket vardı. O paket bize gelemedi. Yoğunlarmış şubede. Tamam, dedik. Biz gidelim o zaman pakete. Acil sonuçta ve önemli olan işimiz görülsün. Ben yeni ameliyat olduğum için kendim gidemedim.
Şubeye E & O gittiler ve bir süre sonra telefon aldım. “O paketin bir fotoğrafı var mı? Neye benziyor acilen öğrenmemiz lazım? Yani o an ne düşüneceğimi şaşırdım çünkü bana gönderilen bir paketi ben paketlemediğim için neye benzediği hakkında bir fikrim yoktu. Üstelik neden soruyorlardı ki? Gönderen ve alıcı ismi var, kargo takip numarası var ve şubeye ulaştığını teyit ettik gitmeden önce. Hem takip siteminde hem de telefonla arayarak. Rengini sordular. Olumsuz. Boyutunu sordular. Kem-küm. Ağırlığını sordular. Hay….… !
İç ses: Pssst…Acı biber!
Tek bir mağazanın indirim günlerinden bu hale gelen bir şube ve onun çalışanları, acaba 25-29 Kasım Kara Cuma bayramından sonra nasıl bir hasarla devam edecekler hayatlarına….
Bazı insanların kargosu gelmediği için çalışanları azarladığını, hatta hakaret ettiğini biliyorum. Yapmayın! Siz önce sizi kandıran, KARA bir günü size bayram diye yutturanlara kızın. Yok efsane, yok sürpriz yok bilmem be diye size kara günü yutturdular. Fiyatları önce 4-5 misli yapıp indirimli diye kakaladılar. Resmen aptal yerine koyup sömürdüler.
Siz kıza kıza kargoculara kızıyorsunuz, öyle mi?
Allah akıl fikir versin. Amin!
Yazıları posta kutunda oku