Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile arasındaki ekonomik alanda;
-Karasuları ve kıta sahanlığı ile ilgili sınırlandırmaları kapsayan deniz yetki alanlarının belirlenmesi:
-Belli coğrafi formasyonların hukuki statüsü:
-Ege’deki statükoyu belirleyen anlaşma hükümleri çerçevesinde bu formasyonlar üzerindeki egemenlik aidiyetinin belirlenmesi,
-Kıbrıs’ta Türklerin siyasi eşitliği ve Lozan Anlaşması çerçevesinde Türk-Yunan dengesi sorunlarıyla karşı karşıyadır…
*
25 Kasım’da Kıbrıs adasının siyasi statüsünün belirlenmesi için müzakerelerin canlandırılması adımı atıldı.
Almanya/Berlin’de, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde,
“Siyasi eşitliğe sahip, iki bölgeli ve iki toplumlu federasyon” hedefine ulaşmak üzere BM Genel Sekreteri A. Guterres, Türk ve Rum liderlerle bir araya geldi.
*
Kıbrıslı tarafların yanı sıra garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılımıyla,
Aşamalı, anlamlı ve sonuç odaklı mümkün olan kısa zamanda başlayacak müzakerelerle,
Kıbrıs’ın federasyon olarak yeniden birleşmesi yönünde yeni bir Kıbrıs konferansının planlandığı belirtildi.
Beşli görüşmenin tarihi açıklanmadı.
*
İki hafta önce, Avrupa Birliği dışişleri bakanları, Kıbrıs açıklarında münhasır ekonomik bölgeyi ihlal ettiği savunulan sondaj faaliyetlerinden dolayı,
Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırımlar üzerinde anlaşmaya varmıştı.
Ankara’nın Doğu Akdeniz’in yarısına kadar uzanan egemenliğini öngören “Mavi Vatan” fikrini savunan mektup doğrultusunda,
Çarşamba günü Erdoğan, Libya’nın uluslararası alanda tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez el Sarraj’la,
Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ile güvenlik ve askeri işbirliğinin genişletilmesine yönelik anlaşmalar imzaladı.
–
Doğu Akdeniz ülkeleri yükseldi!
Bir yanda Doğu Akdeniz’de Yunan adalarının etkisi tartışmaya açılırken,
Diğer yanda Kıbrıs’ın siyasi statüsünün belirlenmesi müzakereleri beklemeye mi kalacak sorusu sorulmaya başlandı!
*
Türkiye daha önce 2004 ve 2013′ te Akdeniz’deki kıta sahanlığı sınırlarını BM’ye bildirmişti.
Bu defa kıta sahanlığını, “32 derece,16 dakika, 18 saniye Doğu Meridyeni ile 28 derece Batı Meridyeni arasında kalan bölgede Türkiye’nin çıkarları vardır.
Mısır ile Türkiye deniz yetki alanının ortay hattı Türkiye’nin kıta sahanlığı hudutlarıdır.
28 derece boylamının batısı da müteakip sınırlamalara esastır” ifadesiyle belirledi.
Hududun “28 derece doğu boylamının batısını dikkate alıyor olması” dikkat çekti.
*
Bölgede sondaj faaliyetlerinde bulunan Türk araştırma ve destek gemilerinin,
Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde araştırmalarını yürütmekte oldukları vurgulandı.
*
Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Mısır, İsrail ve AB’nin “Akdeniz İttifakı” arasında enerji kaynakları gerilimi iyice yükseldi.
Çünkü Batı’nın “Enerji Güvenliği” politikası, enerji kaynaklarının çeşitlendirilerek Avrupa pazarlarına ulaşımını öngörüyor.
Avrupa ülkelerin enerji alımlarının büyük kısmının Rusya’ya bağlı olmamasını sağlamak istemeleri,
Aynı zamanda ABD’ nin gelecek stratejisine işaret ediyor…
*
Diğer taraftan Doğu Akdeniz zengin doğalgaz kaynaklarının jeostratejik, diplomatik ve ekonomik etkisi;
Hem ABD’nin gelecek stratejisine hem de Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır, İsrail’ e fırsatlar yaratıyor.
*
Üstelik Doğu Akdeniz ve Ege devletleri de sosyo-politik beklentileriyle ilgili bir belirsizlik döneminden geçiyor.
Bölgedeki gündemde Türkiye’nin deniz yetki alanları konusundaki hakları tartışılıyor.
Doğu Akdeniz’deki olaylar, Hobbes jeostratejik koşullarında;
Etkili hukuk çözümlemesi için uluslararası hukukun uygulanmasının olanaksızlığını kanıtlıyor…
*
Bölge, büyük oyuncular arasında böylesi derin bir rekabet dönemine tanık olmamıştır.
Şimdi Türkiye’nin kıta sahanlığını yeniden belirlemesiyle ilerideki zorluklar ve artan tehlikeler ön plana çıktı.
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile denizcilik ve münhasır ekonomik bölge anlaşmaları yapan Doğu Akdeniz ülkeleriyle bir kez daha karşı karşıya geldi.
Nitekim Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaptığı anlaşmalara Libya’nın doğusundaki hükümetin yanı sıra Yunanistan ve Mısır da tepki verdi.
*
Türkiye çizdiği kıta sahanlığı sınırları içindeki faaliyetlerine gösterilen tepkilerin kabul edilemez olduğu bildirdi.
Kaynakların hakça paylaşılması için Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle diplomatik görüşmelere her zaman hazır olduğunu ifade etti.
*
Yunanistan ise Ankara’nın güneydoğu Ege ve Girit’teki Oniki ada zincirini görmezden geldiğini,
28. meridyenin batısında yani Rodos’un güneyinde bir kıta sahanlığı hakkı savunmasını doğru bulmuyor.
*
Buna göre Ankara’nın Rodos’u, Kastellorizo’yu ve Ro ve Strongili ada kompleksi de dahil olmak üzere 28. ila 32. meridyenlere uzanan alanı görmezden geldiğini,
Bu bölgeyi kendi kıta sahanlığının bir parçası olarak görmesini reddediyor.
Türkiye’nin deniz bölgelerini Libya ile sınırlandırmak istediğini ve aralarında yatan Oniki ada ve Girit’i görmezden geldiğiniifade ediyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Ankara’nın Rodos’un batısından Girit’e uzanan kıta sahanlığının durumunu tartışmak istediğini,
Ancak bunun Yunanistan’ın üçüncü ülkelerle sınır anlaşmaları imzalama hakkına müdahale olduğunu öne sürüyor.
*
Ama sorun bu kadarla bitmiyor!
Çünkü artık Doğu Akdeniz bölgesi ve Suriye’nin jeopolitiği birlikte anılıyor.
ABD’nin Suriye’de bulunmasının terörle mücadele, Suudi Arabistan ve BAE gibi Sünni Arap bloğu ile yakınlaşmak gibi bir çok nedeni yanında;
Fransa ve İngiltere ile birlikte Kuzey Suriye’ye oluşturulan koridorda hidrokarbonları uluslararası firmalar üzerinden,
Suriye’de merkez hükümete bağlı Kürt tabanı üzerinde çokuluslu ve uluslararası hukuk garantisinde bir şirketler devleti oluşturarak Avrupa’ya aktarmak,
Doğu Akdeniz hidrokarbonları bölgesine nezaret görevini de üstlendiğini düşünmek gerekiyor
*
Erdoğan düşman olarak etiketlediği, Kürt ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri (SDF), ABD’nin bu görevlerinde vekil güçtür.
Kürtler bu görevi; resmettikleri ve adım adım yükselmeyi hedefledikleri;
Suriye Kürdistanı’nda kendi içindeki çeşitli gruplar yönünden kendisinden başka egemen gücü,
Kendi üstünde de başka egemenliği kabul etmeyen ve aşama aşama yürünecek bir ulus devlet için yapıyor.
*
Doğu Akdeniz gerilimi ısınıyor…
Bu bölgede tehlikeli tırmanış potansiyelinin kangren haline dönüşmesine izin verilip verilmeyeceği endişeyle izleniyor…
29.11. 2019
Bir yanıt yazın