İktidar şaşkın.
İktidar telaşlı ve perişan…
Şaşaalı, görkemli, debdebeli, güçlü dönemi bitti çünkü…
Uzun yıllar sattılar, savdılar, yediler, içtiler…
Keselerini doldurdular.
Mal – mülk sahibi oldular…
Uzun zaman gariban, yoksul halkı, öteki dünyayla, cennetle oyaladılar.
Evine ekmek götüremeyen, çocuğuna tahsil yaptıramayan, yavrusuna iş bulamayan analara, babalara sabretmelerini öğütlediler…
“Sabreden derviş muradına ermiş…” örneğini verdiler.
Din alışverişi yaptılar.
Din sömürüsü yaptılar.
Bayramlarda, ramazanlarda geniş halk yığınlarına sadakalar verdiler. Giydirdiler, yedirdiler, içirdiler onları…
İnsanların iktidarlarına olan sevgisini, saygısını, sempatisini artırdılar.
Üretim ekonomisi yerine “Sadaka ekonomisi” kurdular…
Çünkü dünyada en karlı ticaret, din tüccarlığı idi… Sermayesi yalan, müşterisi cahil halk kesimiydi.
Onun içi Prof. Dr. Bülent Arı:
“Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine (sezgisine) güveniyorum. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış, yani cahil halkın ben ferasetine güveniyorum…”
Durmadan imam hatip okulları açtılar.
Tarikatlar, tekkeler, cemaatler, imamlar, şeyhler, mollalar sardı dört bir yanımızı…
Arada bir AKP Başkanı çıkıp şunları söylüyordu:
“Biz ABD’nin BOP projesinin eş başkanlarından birisiyiz. Bu konuda bize verilmiş görevler var ve bu görevi yapıyoruz.” “Demokrasi bizim için amaç değil araçtır, bir tramvaydır, bineriz ve istediğimiz durağa geldiğimizde ineriz…”
İstediği durağa geldiğinde indi. Tek adamlığını ilan etti…
Tüm kurumları kendisine bağladı.
Çıkardığı kararnamelerle ülkeyi dilediği gibi yönetti.
Sanayiye ve tarıma yatırım yapılmadı. Para, devlet garantili köprülere, yollara, hastanelere, büyük özel binalara, turistik otellere ve kuruluşlara harcandı.
Hazine boşaltıldı. Açık verdi. Tamtakır oldu.
Üretim durdu. İş alanları daraldı. İşsizlik arttı. Yoksulluk arttı. Feryat, figanlar göklere çıktı.
Tencereler dolmadı. Homurtular, şikâyetler, itirazlar, yakınmalar başladı…
Mutfak politikaya, din sömürüsüne başkaldırdı.
AKP değer yitirdi, oy yitirdi. Ekrem İmamoğlu’nun ilkeli, ağırbaşlı, dürüst politik çizgisi ile halk iktidardan uzaklaştı. Gerçekleri görmeye başladı…
Bir de bunların üstüne üstlük, AKP içinde bölünmeler, ayrılmalar, kopmalar, yeni parti kurma girişimleri başlayınca, ortalık “Kel Ali’nin bağına döndü…”
AKP ileri gelenlerini telaş sardı … Korku sardı… İktidarı kaybetme korkusu sardı.
Zaten baskıcı, sömürücü, yalancı, faşist iktidarların ilelebet yaşamlarını sürdürdüğü tarihte asla görülmemiştir. Bilinçlenen yığınlar karşısında önünde sonunda yıkılıp gitmişlerdir.
Şimdi AKP iktidarı da aynı korku hastalığını yaşamaktadır.
Bu nedenle karşısında güçlenen muhalefeti parçalamayı, bölmeyi, küçük grupçuklara ayırmayı hedeflemektedir.
Bir CHP yerine iki CHP, bir İYİ Parti yerine iki İYİ parti, bir önder yerine iki önder, iki ayrı politik grup kurmayı planlamaktadır…
Bunu becerebilirse bir süre daha iktidarını devam ettireceğini sanmaktadır. Girişimler, tertipler, planlar, programlar bu nedenle ortaya konmaktadır.
Muharrem İnce’nin isyanı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun birtakım dedikodulara karıştırılması böyle bir girişimin sonuçlarıdır… Bu işte Talat Atilla’nın parmağı da vardır ve haber kaynağını açıklamamaktadır…
Şu anda AKP iktidarı, CHP içindeki bölünme, parçalanma, kavgalar karşısında mutlulukla elini ovuşturmakta, sevinç çığlıkları atmaktadır.
Bu oyuna asla gelinmemelidir. Birlik, bütünlük sağlanmalıdır. Yapılan hatalar, yanlış politikalar dallandırılıp, budaklandırılmadan, parti bünyesinde çözülmelidir…
“Millet İttifakı”nın parçalanmasına asla izin verilmemelidir. Ayrıca CHP ve Başkanının yıpranmasına izin verilmemelidir ve AKP’li yandaş medyanın Muharremi desteklemesi, pohpohlaması oyununa asla gelinmemelidir.
Bir kez daha tekrarlıyorum: İktidar partisinin hedefi, Muhalefet partisini içten karışıklığa sokup, parçalara ayırmaktır. Çünkü onun tek kurtuluş çaresi budur ve bu oyuna asla gelinmemelidir…
AKP bu yöntemle, yani partileri ve muhalefeti parçalara ayırarak, 17 yıl iktidarda kalmıştır, şimdi de aynı planı kurgulamaktadır…
Bir yanıt yazın