GAZETECİ YAZAR MEHTİ SARAC İstanbulda Trafik Polisleri tarafından darp edildi.
1…”” Burası İstanbul, burası Konya değil, foyanız sökmez””bunu diyen bir trafik POLİSİ.
İLGİNÇ!!
2…””Üniformama saygı göstereceksin, enseni patlatırım””Bunu diyen yine aynı kişi ve bir polis memuru.
İLGİNÇ!!
3…””Bak 2 kelime daha konuşursan ehliyetine el koyarım””
Trafik Polisi demekki kusurlu olmasanız bile ehliyetinize canı istediğinde EL KOYABİLİYORMUŞ.
Yani yetkisi varmış ” KEYFİM BİLİR” Misali.
İLGİNÇ!!
4…Hem gazeteci yazarın koluna vuruyor ve hemde””Kim olursan ol akıllı ol, bana saygı göstereceksin seni burada öyle bir döverim ki elimden kimse alamaz””diyor
İLGİNÇ!!
Ve 34 A 5574 NOLU resmi plakalı araçta oturan komiser beyefendiler ise 22.11.2019 saat 19.00 sıralarında karınca gibi akan trafikte (Basın Ekspres yolu) Üzerine gazeteci yazarın basın kartını yola fırlatıyor. İLGİNÇ!!
Hepsi ilginç.
RESMEN TRAFİK CANAVARI OLMUŞ TRAFİK POLİSİMİZ.
Çok İLGİNÇ!!
Gazeteci yazar Mehti Saraç olayı şu şekilde özetliyor.
“Saat 17.00 civarıydı. Başakşehir istikametinden Atatürk Havalimanı istikametine gidiyordum. aracımın lastiği papaz köprüsüne 1 km yakınında, Basın Ekspres yolunda patladı, parçalandı, gümledi. Yürüme şansım kalmamıştı ve Emniyet şeridine geçtim.
Gerekli önlemleri kendim aldım.
Dörtlüleri yaktım ve yola bir küçük duba koydum. Ama akan yoğun trafik nedeniyle dubaya çarpan yolun içine, trafiğin en göbeğine fırlatıyordu.
Bir kaç kez aldım ve baktım olmuyor kaldırdım yoldan.
Çünkü daha tehlikeli oluyordu.
Bende havanın soğuk olması nedeniyle arabama geçtim oturdum ve bir lastikçi bulmaya çalışıyordum.
İki memur geldi ve duba neden yok diye önce yüksek ses tonu ile bir fırçaladı, durumu anlattım dinlemedi. “Ben bilmem, ben anlamam” diyip işin içinden çıkıyordu.
Hadi bir haklılık payı var diyerek es geçtim onu ve birşey diyemedim. Kendileri hiç yardımcı olamadılar ve durmadılar bile “soğuk” diye.
Birde benden”araçlara yol göster, bekçilik yap”diye talimat verip gittiler.
Kendilerinin bana hiç bir katkısı olmadı, ben sıkıntılı iken ve o anda stres içinde iken benden üstüne üstlük yolda bekçilik yapmam isteniyor.
Derken aradan 1 saat geçti.
Büyük bir öfke ile 2 nci kez aynı trafik polisi memurlar yine geldiler ama bu sefer farklı ve öfkeli geldiler. Önce bana sert bir şekilde bağırıyor ve sonra dozu arttırarak büyük bir çığırtkanlık içinde beni azarlamaya çalışıyordu.
Saldırmaya, itelemeye ve “döverim ederim” tehditleri savuruyordu.
Buna kayıtsız kalamazdım ve “ben bir gazeteciyim sen ne biçim konuşuyorsun, biz vatandaşız, sen bizim sayemizde buradasın” diyince polis bey iyice alevlendi.
BU esnada orada tesadüfen bulunan bir TIR şoförü polislerin bu tavrı karşısında olaya müdahale etmek istedi ve kendisi birebir bu yaşananlara şahittir şahit olmuştur.
İsmail Çetin adında bir TIR şoförü olaya müdahale etmeye çalıştı ama polis kardeşlerimiz sakinleşemedi.
Öfke tepeyi aşmış gözü kimseyi görmüyordu her iki üniformalı arkadaşımızın”” dedi ve sözlerini bitirdi.
📎Şimdi ben şunları sormak istiyorum.
–Sizler, Trafik polisi arkadaşlar, sizin yardımcı olmanız gerekirken, o önlemleri sizin almanız gerekirken, elinizi kolunuzu sallayarak gelip, tehdit etmeniz ne haddinize!!
Dubalarınızı alacaksınız, geleceksiniz, başında bekleyecek, yerine koyacak ve yardımcı olacaksınız.
Acelenizmi vardı, çay, kahve, sohbet faslınızmı bölündü!!
–Bir gazetecinin Basın kartını fırlatmak neyin nesi!
Bu hakkı size kim veriyor?
–“Burası İstanbul”derken!
İstanbul, Bağdat’mı, Halep’mi, Şam’mı, telabyat’mı yoksa elkaide bölgesimi!
BU NE DEMEKTİR?? Açıklama bekliyoruz.
–SİZ ne zamandan beri bir gazetecinin veya bir vatandaşın ensesini patlatmaya başladınız? Bizim bir haberimiz yok. Yoksa yeni bir yasamı çıktı!!
–SİZ vatandaşa saygı göstermeyeceksiniz ve vatandaş sizin önünüzde eğilecekmiymiş!! İlginç.
Üniformanız üzerinizde diye Millete ve vatandaşa saldırma hakkını kim size veriyor?
Siz o Üniformaya layık oldunuz mu?
O üniforma Devleti temsil eder, kahve kabadayıları onu giyemez bunu hatırlatırım size.
–SİZ yolda kalan, lastiği patlayan, arabası arızalanan herkese böyle şiddetmi uyguluyorsunuz?
Keyfi ehliyeti alma veya alıkoyma yetkisi sizin tekelinizdemi?
Yani “CANIM İSTERSE CEZAYI BASARIM, PUANINI DOLDURTUR ALIRIM” demek istediniz galiba!
Yukarıda belirtilen resmi plakalı aracı kullanan ve o saatte GÖREVLİ olan o iki polis memurunun derhal açığa alınması kaçınılmaz bir durumdur.
Elimizde bir görüntü yok ama bir açık şahit var.
Tır şoförü herşeyi itiraf etti, net konuştu ve İsmi de yukarıda belirtilmiştir.
Gereği yapılmazsa ne olur?
Bu ülkede artık polise de güven kalmayacağı gibi, resmen bitecektir.
Gereği……… Arz edilir.
Saygılarımla.
Bir yanıt yazın