YÖK’ün internet sitesinden yapılan açıklamada, Türkiye genelinde 129 devlet, 74 vakıf ve 5 vakıf MYO olmak üzere toplamda 207 yükseköğretim kurumunun bulunduğu ifade edildi. Son yıllarda sayısı artmış olan vakıf üniversitelerine ilişkin yasaların belli sorunlara yönelik çözümlerde yetersiz kaldığına işaret edilerek, İstanbul Şehir Üniversitesi’ne uygulanan haciz işlemini, bu işlemin sonuçlarını ve YÖK’ün konuya ilişkin pozisyonunu da bu çerçevede değerlendirmenin yerinde olacağı kaydedildi.
‘KREDİ KULLANIMI YÖK’ÜN ONAYINA BAĞLI DEĞİL’
31 Mayıs 2008 tarihinde kurulan İstanbul Şehir Üniversitesi’nin 7 fakültesi ve 1 meslek yüksekokulunda 7 bini aşkın öğrencisiyle yükseköğretime devam ettiği kaydedilirken, vakıf üniversitelerinin idari ve mali mekanizmalarının devlet üniversitelerinden farklı olduğu vurgulandı. Açıklamada şöyle denildi:
“İstanbul Şehir Üniversitesinin kamuoyuna yansıyan sorununun anlaşılabilmesi için şu hususların bilinmesinde yarar görülmektedir. Vakıf üniversitelerinin idari ve mali mekanizmaları bakımından devlet üniversitelerinden birtakım farklılıkları bulunmaktadır. Söz konusu vakıf üniversiteleri, mali işlemleri ile ilgili olarak kanunen YÖK’ün idaresi ya da yönlendirmesi dışında ve özerk bir statüye sahip olup YÖK’ün yetkisi ancak kaynak aktarımı hallerinde söz konusudur. Dolayısıyla vakıf üniversitelerinin bankalardan kredi kullanması üniversiteler ve bankalar arasındaki özel hukuk ilişkisidir; mer’î mevzuat gereği YÖK’ün onayına veya herhangi bir surette dahline bağlı değildir. Kredi kullanma kararı YÖK’ten bütünüyle bağımsız olarak şekillenmekte ve taraflarca karara bağlanmaktadır.”
‘YÖK’E HERHANGİ BİR TELKİN YAPILMADI’
Şehir Üniversitesi’ne gelen haczin, banka tarafından kullandırılan kredinin teminatsız kalması nedeni ile uyguladığı hatırlatılarak, “Danıştay tarafından kredi tahsisinde teminat olarak gösterilen taşınmazın üniversiteye devrine ilişkin idari işlemin iptaline yönelik yargı kararı da bankanın bu işlemine esas teşkil etmiştir. YÖK, üniversitenin yetkilileriyle bir gecikmeye yol açmadan iletişime geçmiş, yaşadığı sorunlara çözüm olabilecek bütün imkânları ve yolları kullanması beklentisini kendilerine iletmiştir. Diğer taraftan, bir vakıf üniversitesinin kendi yetkileri dâhilinde ve özerk yapıları gereği mali konularda almış olduğu kararların sonucunda karşılaştığı yasal süreçlerden YÖK’ün mesul tutulamayacağı açıktır. Bir üniversitenin talebi üzerine bir bankanın kredi kullandırması ile ilgili durumun sonuçları ile ilişkili olarak YÖK’e herhangi bir makam veya merciden şu veya bu istikamette herhangi bir telkin de vaki değildir. Bu husustaki yorum ve iddialar gerçeği yansıtmaktan uzaktır. YÖK, alacağı kararlarda kamu yararını gözetmek ile mükellef olduğunun zaten farkında ve şuurundadır” denildi.
Açıklamada ayrıca, üniversitede eğitim-öğretimi devam eden öğrencilerin herhangi bir mağduriyet yaşamaması hususunda azami dikkat ve hassasiyetin gösterileceği de kaydedildi.