Necdet Buluz
Suriye’de neler oluyor? İki süper güç anlaştı mı? Bugüne kadar yapılanların ardındaki gerçekler neler? Türkiye’nin bölgedeki yeri ne olacak? Bizim için son derece önemli olan beka sorunumuz çözülecek mi? Terörist gruplar dağıtılacak, ellerindeki ağır silahlar toplanacak mı?
Suriye konusunda kafalar halen karışık. Üstelik kafalardaki soru işaretleri de giderek artıyor. “Kim kazandı, kim kaybetti?” sorularının da yanıtı günler geçtikçe netleşiyor. Amerika ile Rusya’nın Suriye’deki zenginlikleri paylaştıklarına dair söylentiler de su yüzüne çıkıyor.
Zaman zaman “Suriye’den asker çekiyoruz” diyen Amerika’nın bu konuda somut adımları atmadığı da bir gerçek.
Rusya ise, Suriye’de ipleri ele geçirmek için sürekli atak yapıyor. Esad’ın ayakta kalmasını sağlayan Rusya Devlet Başkanı Putin’in bölgede birçok hesabının olduğunu da görüyoruz.
Ancak, şunu söylemeliyiz:
Suriye’de en büyük oyun kurucu Rusya ve en büyük kazanan da yine Rusya olarak öne çıkıyor. Gelişmeler Rusya’nın sadece Suriye’de sahada değil, Suriye dışında da kazanımlar elde etmeye başladığını gösteriyor.
Rusya’nın görevinin bu kadarla sınırlı olduğunu sanmayın.
Eninde sonunda Türkiye’yi Esad rejimi ile bir masaya oturtacak, arabuluculuk yapacak. Bunu da açık biçimde söylemekten zaten kaçınmıyorlar.
İşte somut bir örnek:
Yüz yıllardır sıcak denizlere inme emelleri olan Rusya, Suriye’deki etki alanını genişletmeye devam ediyor
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), tarafından yapılan açıklamada Rus askeri güçlerinin Kamışlı Havalimanı’na yakın olan bir yeri askeri üs olarak kullanmaya başladığı duyuruldu. Bu askeri üssün giderek daha da güçlendirildiğine dikkat çekiliyor.
Suriye’deki varlığını askeri üs şeklindeki kiralamalarla sürdüren Rusya’nın, Şam Rejimi’nden Hmeymim Askeri Hava Üssü’nü 49 yıllığına kiralamasının ardından Kamışlı Havalimanı’nı da aynı şekilde kiralamak istediği belirtildi.
Suriye’de yaşanan iç savaş ülkenin siyasi istikrarını ortadan kalkmasına neden olurken söz konusu kargaşa ortamı Rusya’nın Suriye’deki etkinliğinin artmasına sebep oluyor.
Suriye’nin istikrarsızlığı sebebiyle Şam Rejimi, Rusya’yı ülkeye davet etmek zorunda kalırken ABD ise askeri güçlerini bölgede tutundurma gayretini sürdürüyor.
İki süper güç adeta birbirlerini gözetliyor ve gelişmelere göre de hamlelerini yapıyorlar. Bütün mesele çıkar meselesi artık bunu açık biçimde görmekteyiz.
Dikkat edilecek olursa Amerika’nın Suriye’de halen 7 askeri üssü bulunuyor ve bu üsler de bugüne kadar boşaltılmadı.
Gelelim Suriye petrollerine:
Amerika, Deyrizor’a yerleşti. Burada ülkenin petrol yataklarının % 50’si bulunuyor. ABD askerlerinin burada devriye gezdiğini ve yine ABD tarafından eğitilen ve silahlandırılan PYD’lilerin de burada petrol yataklarına bekçilik yaptırıldığını biliyorduk. Başkan Trump da açıklamalarında “Bizim derdimiz petrol, ben petrolü çok seviyorum. Diğerleri aralarında savaşsın bizi ilgilendirmiyor” dememiş miydi?
Kamışlı’da da petrol yatakları var. Buraya da Rusya yerleşti.
Şimdi dikkat:
Amerika ve Rusya ile yaptığımız mutabakatlarda Deyrizor ve Kamışlı anlaşmalar dışı bırakılmıştı.
Erdoğan, “Yaptığımız görüşmelerde anladık ki ABD ve Rusya’nın asıl derdi petrol. ABD, Deyrizor’u, Rusya ise Kamışlı’yı bırakmak istemedi. Çünkü her iki yerde de zengin petrol yatakları var” diyerek Amerika ve Rusya’nın Suriye’deki petrol yataklarını paylaştığı vurgusunu yapmadı mı?
Demek ki her kapı petrol yataklarına çıkıyor.
Ortadoğu’daki savaşların ana nedeni hep petrol oldu. Suriye’deki savaşın ana nedeninin de petrol olduğunu giderek daha iyi anlamaya başlıyoruz.
Her yazımızın sonunda vurguladığımız şu görüşümüzü bugün de yineleyelim:
Suriye sorunu daha çok baş ağrıtacaktır.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz