Bu yaşlı dünya çok zulüm gördü.
Çok işkence çekti.
Çok keder, sıkıntı yaşadı…
Aç kaldı. Sefil oldu. Ölüm sardı dört bir yanını…
Bütün bu olayların temelinde, oluşumunda aklını, mantığını yitirmiş bir avuç insan vardı.
Bir avuç insandı insanlığa bu acıyı çektiren…
Bir küçük grup, hırsı, para sevdası, topluma hâkim olma isteği doğrultusunda onları koyun sürüsü gibi güttü. Dilediği gibi yönlendirdi…
Ateşe attı.
Faşist iktidarları diktatörler yönetirler.
Bunların ortak özelliği insanlık, yardımlaşma ve merhamet duygularını yitirmiş olmaları, kendilerini herkesten, her şeyden üstün görmeleri, hak – hukuk tanımamalarıdır.
“Kanun benim, her şeye ben karar veririm, her şey benden sorulur” derler.
Durmadan yalan söylerler.
Bir gün önce söylediklerini ertesi gün yalanlarlar ya da tam aksini ileri sürerler.
En çok da yığınların din inancını kullanırlar, onu ön plana çıkarırlar.
Kendilerini topluma özel olarak seçilmiş, çok dindar, kutsal kişiler olarak tanıtırlar.
Saltanatlarının ve yaşamlarının son bulmasıyla vatanın kötü bir ortama gireceğini, düzenin bozulacağını ileri sürerler…
Zayıf bir kişiliğe ve karaktere sahiptirler.
Sanat, kültür, edebiyat, insan hakları ve hayvan hakları onların ilgi alanlarının dışındadır. Zaman zaman bunlarla dalga geçerler.
Dünyaya direk kalacaklarını sanırlar.
Bu yüzden makamlarını, mevkilerini başkalarına kaptırmamak için özel çaba harcarlar. Kendilerine sorgusuz sualsiz bağlı, silahlı, özel güçler oluştururlar.
Devleti kendilerine sorgusuz sualsiz bağlı, robot politikacılarla yönetirler.
Öyle ki, Nazi Almanya’sı Hava Kuvvetleri Komutanı olan Hermann Göring, Hitler için şöyle demişti:
“Vicdansızım ben. Benim vicdanım Adolf Hitler’dir.”
Uyguladıkları faşist baskılar yüzünden zamanla yalnızlaşırlar.
Zamanla çevresinde kendilerine kurşun asker gibi hizmet edenlerden başka kimse kalmaz.
Hep öldürülme korkusu içinde yaşarlar. Bu nedenle bir koruma ordusuyla gezerler.
İnsanları baskı altına alarak, sindirerek yönlendirmeye çalışırlar.
Korku imparatorluğu kurarlar.
Demokrasi, düşünce özgürlüğü, hak arama, direniş onların hiç sevmediği kavramlardır.
Bu kavramların alanlarını ve sınırlarını daha daraltmak, işlevsiz hale getirmek için tüm basını, tüm devlet kurumlarını, tüm yayın organlarını egemenlikleri altına alırlar.
Diktatörler birbirlerinin kopyasıdırlar, benzeridirler.
Tümü de aynı yollardan geçerek, aynı yöntemleri kullanarak sonlarını hazırlamışlardır…
Tüm dünya diktatörlerinin sonu acı ve sıkıntılı bir ortamda noktalanmıştır…
Hakkında idam kararı verilen Mussolin’in son sözleri “Beni göğsümden vurun” olmuştur.
Cesedi Milano’da ayaklarından asılarak sergilendi.
Yakın geçmişin en trajik dikta ölümlerinden birisi Kaddafi’ninki idi. 69 yıl yaşadı. 42 yıl iktidarda kaldı kendi memleketi Sirte’de halkı tarafından linç edildi. En son sözü;
“Ben sizin babanızım, evlatlarım; beni öldürmeyin, haramdır.”
Milyonlarca kişinin ölümünden sorumlu tutulan Adolf Hitler, 30 Nisan 1945’te intihar etti. Hitler’in intihar kararını, Mussolini’nin düştüğü durumdan korkarak verdiği belirtiliyor.
Tümü de lanetle ve nefretle anılmaktadır bugün…