KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ-(1)
Hüseyin MÜMTAZ
Akıncı’nın görev süresi Nisan 2020’de dolacağı için yorumun henüz erken olacağını düşünürken; 60’lı yılların Harbiyelisi bir ağabeyin, Yavuz Selim Demirağ’ın Yeniçağ’da Tatar ile ilgili yazdığı yazılara dikkat çeken uyarısı üzerine duruma vaziyet etmek farz oldu.
Ama önce kısa bir alıntı…
“Dr. Küçük Kıbrıs Ada’sında (kendi iddiasına göre Kıbrıs Türk’ünün) fakat bizim açımızdan Kıbrıs Müslümanlarının liderliğine soyunmuş, bunun kavgasını vermiş ve böyle kabul edilmiş birisidir. Yine bizim açımızdan (İslâmî terminolojiyi kullanmaya devam edeceğimize göre kendisi ‘Emir’ olmak istemiş ve sistemin gereklerine uygun olarak ‘Emir’lik postuna da oturabilmiştir… Tabii ki böylesi Müslüman toplumların ancak böylesi Müslüman emirleri olur.
Şeyh Nâzım Efendi de (halen yaşadığımız zaman dilimi içerisinde) İslâmî terminolojiye uygun olarak Kıbrıs’ta ‘Mürşid’lik makamına talip tek kişi kalmış olmakla beraber, hareketlerinde ve ifadelerinde ‘Emir’ olarak da bir misyona tâbi olduğu intibaını vermiştir ve vermekte devam etmektedir”. “DR. FAZIL KÜÇÜK VE ŞEYH NAZIM KIBRISİ”. Hüseyin Mehmet Ateşin. Marifet Yay. 1997. Sayfa 6)
Birden 2003 Annan Planı yılına döndüm. Referandum öncesi 75 sonrası göçmelerin yerleştiği köyleri gezerken yaptığımız sohbetlerde lâfın bittiği yerde ikna olmayan muhataplarımız sıkışınca aynı lâfı kullanırlar, “Ulu’l emre itaat” diye sözü bitirirlerdi.
Nihat Hatipoğlu 24 Şubat 2017 günü köşesinde; “Ayette şöyle buyuruyor” diyor: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ulu’l emre itaat edin. Eğer Allah’a ve ahirete iman ediyorsanız hakkında ihtilafa düştüğünüz meseleyi Allah’a ve Resulüne arz ediniz. (Nisa, 59) Ayeti Kerime’de Allah’a ve Peygamberine itaat sınırsız ve istisnasız emredilirken ulu’l emre –idarecilere itaat için ‘sizden’ cümlesi kullanılır. Sizin gibi iman eden, size benzeyene itaatiniz Allah’a ve Resulüne itaat sayılmaktadır. İtaatin sınırı ise, Kur’an ve sünnete bağlılıktır. Sınırsız itaat ise ancak Yüce Allah’a ve O’nun Peygamberine olur”.
2003 Annan Referandumunda “Cumhurbaşkanı-lider-emir” seçmiyorduk. Ama neye itaat edecektik?
Üstelik bildiğim kadarıyla zamanın “Emir”i Denktaş plana karşıydı. Rahmetli “Mürşid” Şeyh Nazım’ın da açıktan “evet” dediğini hatırlamıyorum.
2020 Nisanı’nda Ateşin’in dediği gibi “Emir” mi yoksa “Mürşid” mi seçeceğiz?
Hangi “post”a kimi oturtacağız?
Gelecek yazılarda… 25 Ekim 2019
Bir yanıt yazın