Dünyanın en güçlü insanlarına haddini bildiren bir liderden hakaret ve tehditlere boyun eğen bir lidere…
Gerçek bir liderin şantaj ve tehditlere verdıği cevabın ibretlik öyküsüdür…
Benito Mussolini, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da çıkan kaostan faydalanarak italya Kralı Victor Emmanuel’i yönetimi kendisine devretmekle tehdit etti. İtalya’da baş gösteren Komünist hareketinin önüne geçmek isteyen Kral bu teklifi kabul etti ve İtalya’da Mussolini (Duçe)dönemi başladı.
***
Tarih: 23 Temmuz 1935
Saat: 15:15
Çankaya köşkü
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yelekli siyah renk takım elbisenin altına, çividin verdiği renkle hafif maviye çalan beyaz bir gömlek giyinmiş, üzerine ise kırmızı ve siyah çizgileri olan çok şık bir kravat takmıştı.
Kendisi ile görüşmek için kabul edilmeyi bekleyen İtalyan temsilciyi makamına davet etti.
Açılan kapıdan ceketinin önü açık bir şekilde, saygısız ve ukala bir tavırla içeri giren Benito Mussolini’nin özel temsilcisi Atatürkün eliyle işaret ettiği koltuğa ayak ayak üstüne atarak oturmuştu.
Gazi temsilciye tebessüm ederek;
– “Hoş geldiniz” dedi.
Bu sıcak karşılama İtalyan temsilcinin öz güvenini daha da artırmıştı. Oturduğu koltukta bacaklarını biraz daha ileri doğru uzatarak yüz hatlarında oluşan belli belirsiz sırıtma ile söze başladı.
– “Mutlaka takip ediyorsunuzdur. Duçhemiz Avrupa ve Asya da sınırların yeniden belirlenmesini arzu etmektedir. Silahlı kuvvetlerimiz Büyük Roma imparatorluğun da olduğu gibi çok güçlü ve her tür düşmanımızla baş edecek durumdadır. Duçhemizin arzusu Genç Türkiye Cumhuriyetini de kayıtsız ve şartsız bir şekilde yanında görmektir. Bu vesile ile Akdeniz ve özellikle de Antalya bölgesi konusunu gereksiz polemiklere girmeden yeniden müzakerelere açmak istiyoruz.” dedi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk İtalyan temsilciyi dinledikten sonra gülümseyerek;
– “Elbette ki bunları konuşuruz, ama öncelikle size bir Türk kahvesi ikram etmek istiyorum” dedi.
İtalyan temsilci ukalalığını bir üst seviyeye taşıyarak laubali bir şekilde;
– ” Haa ! evet, evet.. Türklerin kahvesinin güzel olduğunu söylerler” diye cevap verdi.
Gazi yaverini çağırdı. Ondan iki Türk kahvesi getirmesini rica etti. Daha sonra İtalyan temsilciye dönerek:
– “Ben birkaç dakika için sizi yalnız bırakacağım. Kahvelerimiz gelinceye kadar dönerim ve taleplerinize vereceğim cevabı iletmeniz için size bildiririm” diyerek odadan çıktı.
Kahveler gelmişti. İtalyan temsilci, Gazi Mustafa Kemali beklemeye dahi gerek duymadan kahvesinden bir yudum içti. Fincanı tabağa koyarken kapı aralandı.
Aralanan kapıdan, üzerinde Mareşal üniforması, ayağında makosenleri ve elinde kamçısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk belirdi.
Ama artık gülümsemiyordu.
Az önce izin isteyerek dışarı çıkan sivil kıyafetli, naif ve babacan tavırlı insan gitmiş onun yerine üzerine üniformasını , ayağına makosenlerini giyinmiş, elinde kırbacı ile masmavi gözlerinden şimşekler çakan bir başkomutan odadan içeriye girivermişti.
Benito Mussolini’nin özel temsilcisinin gözlerinin içine bakarak, sert ve kararlı bir ses tonu ile sordu.
– Az önce nerede kalmıştık?
İtalyan temsilci toparlandı. Ayağa kalktı. Ceketinin önündeki düğmeleri alelacele bir şekilde ilikleyerek;
– “Özür dilerim ekselansları. Galiba beni yanlış anladınız. Türkiye Cumhuriyeti her daim bizim dostumuz ve müttefikimizdir. Bu bağlamdaki ilişkilerimiz daha da artarak devam edecektir” dedi.
***
Nereden nereye
Kimisi bir yudum kahve zamanı aralığında tehdit ve şantajları sahibine yedirir, yalatır, yutturur ve misli ile iade eder…
Kimisi de tehdit ve şantajları yer, yalar, yutar sonra da kalkıp görüşmek için ayağına kadar gider…
Maalesef “Ben Başkomutanım “demekle başkomutan olunmuyor.
Asalet ve cesaret başta olmak üzere bir çok meziyetin de bir arada bulunması gerekiyor.
ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Ya izinde yürüyeceğiz
Ya yolunda öleceğiz.
Bir yanıt yazın