Necdet Buluz
Amerika ile Türkiye’nin güvenli bölge konusunda anlaşmaya varmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Önemli olanı, Türkiye’nin istediklerin elde etmiş olması ve beka sorunumuzun çözüm noktasına gelmesidir.
Türkiye, kararlılığı, birlik ve bütünlüğü ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafında kenetlenmiş, Cumhurbaşkanı da dik duruşu ile gelinen bu noktada etkin rol oynamıştır.
Şurası da bir gerçek:
Türk askeri bir destan yazmıştır. İyi hazırlık yapılmış, operasyonlar da sahada iyi yönetilmiştir. Az kayıp verilmesi …ve sivil hedeflere dokunulmaması da ayrıca sevindirici ve gurur vericidir.
Bundan sonra ne olacak? Asıl bundan sonraki gelişmelerin daha önemli olabileceğini düşünüyoruz.
Ankara’daki anlaşmadan sonra Türkiye “Kazandık, istediklerimizi elde ettik” diyor. ABD Başkanı Trump “Beklediğimiz oldu, bu karardan dolayı Sayın Erdoğan’ı kutluyorum” açıklamasını yapıyor. Öte yandan Suriye’deki PYD/ PKK’lıların temsilcileri kararı sevinç çığlıkları ile karşılıyorlar.
Amerika’ya inanalım mı?
Yanıtı aranacak olan asıl soru bizce budur.
Biz inanmadığımızı hemen belirtelim.
Başkan Trump, açık söylemek gerekirse bu anlaşmanın sağlanması ile hem Türkiye’yi hem de Suriye’deki terör örgütlerini elinde tutmayı başarmanın keyfini çıkarıyordur.
Suriye’deki 110 bin teröriste tır’lar dolusu silah niye gönderildi? Bu silahlar nerede? Asıl azılı terörist gruplara ne oldu? Görüyoruz ki, bunları Amerikalılar saklıyor ve koruma altında tutuyor.
Ankara’nın baştan bu yana hakim olmak istediği, Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç ve Kobani’nin Rusya’nın önderliğinde Suriye’ye bırakılması bile bir oyundur. Kaldı ki buradaki teröristler rejim kıyafetleri ile eli silahlı olarak devriye geziyor.
Bitmedi:
ABD Başkan Yardımcısı Pence, anlaşmadan sonra yaptığı açıklamada “Suriye’deki Kürtlerle güçlü ilişkilerimizi sürdüreceğiz” açıklaması ile teröristlerle bağlarını kesmeyeceklerinin mesajını vermiştir.
Yine bitmedi:
ABD Başkanı Trump YPG lideri Mazlum Kobani ile telefonla görüşüp, kendilerine desteğe devam edeceğini bildirmesi neyin nesidir?
Özetle, Suriye’deki PYD/ PKK’lı teröristler yok olmayacaklar. Yine burada oyun üzerine oyun oynanacak.
Rusya’nın ve İran’ın bundan sonraki tutumlarının da önemli olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü, Amerika ile yapılan anlaşma, Rusya ve İran’ı bağlamıyor. İsrail’in de pusuda beklediğini unutmayalım.
Bütün bu gelişmelerden sonra daha ne oyunlar sergilenecek, daha ne yalanlar saçılacaktır. Bu durum karşısında Amerika’ya nasıl inanacağız?
Nedim Şener de Posta Gazetesi’ndeki yazısında Amerika’ya güvenmediğini vurgulayan bir yazı kaleme almış. Bu kısmını özetleyelim:
“Bu anlaşma Suriyelilerin geri dönüşünü de kısmen sağlar ama PKK/ YPG’yi etkisiz hale getirir mi? Bence hayır. Çünkü, Pence, “Suriye’deki Kürtlerle güçlü ilişkilerimizin süreceğine inanıyorum” diyerek açık kapı bırakıyor. Unutmayalım ki Amerika, Suriye topraklarında bir terör örgütü ile işbirliği yapıyor. Dolayısıyla anlaşma şimdilik iyi ama ben yine de Amerika’ya güvenmeyin derim.”
Haber Türk’te ise Fatih Alyatlı’nın kafasındaki soru şu:
“Sonuç olarak harekatın bitmesi iyi bir şey. Analar ağlamayacak. Barışın kötüsü olmaz demişler. Hele her şey istediğimiz şekilde olduğuna göre sorun yok. Tek anlamadığım şey ise şu. Madem her şey bizim istediğimiz şekilde oldu. Trump niye bize teşekkür ediyor. Bizim ona teşekkür etmemiz gerekmez miydi! İstediğimiz şekilde. “
Özetleyelim:
Görüldüğü gibi bundan sonraki gelişmeler daha önemli olacak. Temennimiz maçın ikinci kısmını da galibiyetle kapatmamızdır.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz