Saadet zincirinin çöküşü ve Altına dönüş

Saadet zincirinin çöküşü ve Altına dönüş

Suriye’de olayların başladığı 2011 yılından 2018 yılına kadar, olayların nereye varacağı ile ilgili en azından 200-300 yazı yazdım. Amerikan devleti ile kafa kafaya geleceğimizi, bunun altından kalkmak için neler yapmalıyız diyerekten, antiemperyalist yazılar yazdım.

Ordumuza başarılar dileği ile artık Suriye yazılarına son verdim. Suriye ve terörden daha büyük bir teröre doğru hızla yol aldığımızı yazacağım.

Konu Batı kapitalizmi ile birlikte içine girdiğimiz finansallaş sürecinin bir sadet zincirine dönüşmesi ve bizi bekleyen felaketler konusunda dilimin döndüğünce bir şeylere işaret etmek istiyorum.

Saadet zinciri, Batı dillerinde Ponzi Scheme olarak ifade ediliyor. Avrupalı ve Amerikalı düşünürler, yaşadığımız finansallaşma sürecine saadet zinciri (Ponzi Scheme) benzetmesini yapıyorlar.

Dediğim kimseler; kalbur üstü ekonomistler, profesörler, Nobel Ekonomi ödülü almış kimseler, ekonomi köşesiyle ünlenmiş yazalar, hep bu Kredi Parası üzerinden borçlanmanın nasıl bir felaket getireceğini anlatmaya çalışıyorlar.

Kredi para ile kurulmaya çalışılan saadet zincirinin bir halkasının kopması, tüm bankaların batması anlamına geliyor.

Gelecekte, muhtemel bir krizin etkilerinin, 2007-2008 krizinin etkilerinden beter olacağını söylüyorlar. Yazıyorlar. TV’lerde konuşuyorlar.

Daha kötü olacak derken, dayandıkları temel iddia; kredi ile yaratılan, yani sanal para ile yaratılan geçici refah durumunun; tıpkı saadet zincirinde, kişilerin, herkesin saadet zincirine katılmasıyla biriken paraların çok yüksek olacağına inanarak, saadet zincirine katılmaları, lakin bir kişinin, saadet zincirini kırması sonucunda herkesin kaybedeceği bir durumun ortaya çıkacağı benzetmesini yapıyorlar.

Kaydi Paranın ne olduğunu bir kez daha tekrar edeyim. Kaydi para yani kredi parası devletlerin yetki verdiği kişilerce bankalarda elektronik olarak üretilen, lakin kâğıt para olarak hiç elimize alamadığımız ve bankalar üzerinde verildiğinde, alım gücü yaratan kredi parası…

Ülkemizde, ekonomiye karşılık gelen paranın, %80-85’i bu şekilde üretilir. Ve M2 olarak anılır.

Ticari bankaların verdiği kredi parası, krediyi alanlar tarafından tekrar bankalara ödenmezse, bankalar bu krediyi kendi hesaplarında zarar olarak yazarlar.

Bir başka örnek, kredi para yani kaydi para alıp, hisse senedi, tahvil alanların olduğu aşıklardır. Kaydi paranın kendisi sanal olduğundan Borsadan bu kaydi para ile satın alınan tahvil bono ve hisse setleri de yapay olarak yüksek seviyede cereyan edecektir.

Şirketler olması gereken gerçek değerlerinin üzerinde görünür, tahviller ve bonolar olması gereken gerçek değerin üzerinden alınıp satılır.

Şimdilerde, sadece, 46 milyar lira olarak açıklanan, bizim ticari bankalarımızın batık kredileri, şimdilik devlet tarafından kapatıldı veya kapatılacak.

Türkiye ekonomisine karşılık gelen paraların, %85’ini bankaların kredi para olarak, hane halkına ve kurumlara borç verdiğini bildiğimize göre, bu kredilerin dönüşü olmaması durumunda, tüm bankalar batma durumunda kalacaklar.

Bankanın, bu şekilde oluşan borçlarını, Merkez Bankasının satın alarak, bankayı kurtarması işlemine, Varlık Alımı diyorlar. Bankaların hepsi battığında, devlet, batan bankaların, batık kredilerini aynı anda satın alması mümkün olamayacağından, nasıl bir sonuç çıkacağını siz artık düşünün…

Yaşadığımız günlerden bir örnek vereyim. Bankalarda, 193 milyar Amerikan Dolarının kurumlar ve kişiler tarafından bekletildiğini biliyoruz.

Türk parasına güvenmeyen kurumlar ve kişiler, bankalardaki bu dolarlarını bozdurmak yerine, ticari bankalardan yeniden Türk parası üzerinden kaydi para yani kredi parası almaya devem ediyorlar.

Bunu neden böyle yapıyorlar diye düşündüğümüzde, kişinin veya kurumun kredi faizine razı olup dolarlarını bozdurmadığı anlayabiliriz.

Finansallaşma ve metalaşmanın getirdiği ilk sonuç köpük olarak ortaya çıkıyor. İnşaat ve enerji sektöründe köpük oluştu denildiğinde, sanal paraların çoğaldığı anlamına geliyor. Yani o sektörler ileri de batacak anlamı çıkıyor.

Bankalar kaydi para satmazlarsa kazanamayacaklarından, Piyasada, kaydi para olması gerekenden fazla birikiyor.  Hisse senedinde köpük oluşmazsa, bono veya tahvillerde köpük oluşuyor. Yani kredi parası denilen sanal para patladı patlayacak anlamına geliyor.

Verilen kredinin, dönüşü olmayacağını bile bile kurumlar arasında kaydi para üretimi gittikçe artıyor. Bir gün patlayacağı önceden tahmin edilebiliyor.

Bu durumu gören ve serveti olan kişi ve kurumlar; para, bono, tahvil ve bunun gibi kağıtları almıyorlar. Fiziki değeri olan altına doğru yöneliş oluyor.

Altına ve kıymetli metallere yöneliş başlamışsa, finansallaşma dediğimiz sistem çöküyor demektir. Finans krizi dedikleri budur. Gerçekte olmayan parayı kredi olarak verirseniz geleceği yer krizdir.

13 Ekim 2019

Saadet zincirinin çöküşü ve Altına dönüş - bulent esinoglu 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir