Böylece Menbiç’i de kapsayan güvenli bölge ile ilgili toprak şeridi Kamışlı’da kesilecek, bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını öngörmek imkansız olacaktır…
*
Bu amaca yönelik ABD ile sürdürülen pazarlıklarda masada üç öneri vardı.
1- Türkiye’nin “Fırat Nehri’nden Suriye- Türkiye- Irak sınırına kadar uzanan 32 kilometre derinlikte bir bölge üzerinde tam kontrol talebi,
2- Kürtlerin 5 kilometre derinlikte güvenli bölge alanı verilebilir talebi,
3- ABD’nin; 32 kilometre derinlikte ve 120 kilometre uzunluğunda bir şeritte cepler oluşturarak Türkiye’yi güvence altına almak önerisi.
*
5-7 Ağustos’ta Ankara’da,ABD askeri yetkilileri ile yapılan toplantıda,
ABD, “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermek ve ilk önlemlerin alınmasını teminen Suriye’de Kürtlerin kontrol ettiği bölgede güvenlik koridoru kurulmasına” izin verdi.
Türkiye, 9 Ekim’de Suriye’yi fethetmenin başlangıcı olarak,
ABD öngörüsü doğrultusunda, “Akçakale- Ceylanpınar arasında 120 km. boyunca ve 32 km. derinlikte bir cepte” güvenli bölge kurma operasyonu başlattı.
*
9 Ekim’de Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDF) elinde bulunan Rasüleyn, Tel Abyad ve Ayn el Arab’ı ele geçirmek için harekete geçti.
Ancak tatbikat TSK’nın zırhlı takviye getirmeden ve çok zayiat vermeden bu üç hedefin alınmasının çok zor olduğunu gösterdi.
Bu yüzden TSK ve vekil gücü Özgür Suriye Ordusu yeni adıyla Suriye Milli Ordusu yönünü;
Rasüleyn ve Ain al Arab yakınında M4 otoyolunun bir bölümüne çevirdi.
*
Dün 12 Eylül öğleninde Türkiye Rasüleyn’in düştüğünü bildirdi.
Ancak Rasüleyn düşmüş olsaydı, Türk birlikleri Kobani kasabasını savunan SDF güçlerini kuşatıp bastıracaktı.
Ama ABD bunu önlemek için Kobani’de M4 otoyoluna bakan bir tepedeki gözlem istasyonuna küçük bir birlik göndermişti.
Cuma günü bu birlik zarar görmediği Türk topçu ateşine maruz kaldı.
Türkiye, bölgedeki ABD kuvvetlerinin yerleri hakkında ayrıntılı bilgilere sahipti.
Durumu inanılması güç olan bir hata olduğu açıklamasıyla kurtardı.
Böylece Türkiye’nin çabasına rağmen M4 otoyolunun Cumartesi günü ele geçirilmemiş olduğu anlaşıldı.
*
Halbuki Erdoğan, Barış Pınarı Operasyonu’nda TSK’nın komuta heyetinden öncelikle önemli bir zafer bekliyordu.
Ama SDF, açtığı 5 ayrı cepheden Suriye-Türkiye sınırındaki köy ve kasabaları bombalıyordu.
Türkiye’nin yerleşim yerlerinde sivilleri korumak için herhangi bir tertibatı olmadığı hayretle görüldü.
Her iki taraf güvenilir olmayan zayiatlardan bahsediyordu ama gerçek olan şey çarpışmadan kaçan onbinlerce mülteciydi.
*
Bu noktada Washington’da seçmenlerle bir araya gelen Trump, ABD askerlerini Barış Pınarı Harekatı bölgesinden çekme kararını değerlendiriyordu.
“Kürtler Türkiye sınırı boyunca 30 kilometrelik alandan çekilme eğilimdeler ve bu iyi bir şey. Bırakın onların sınırları onların olsun!
Umarım çekilirler çünkü uçağınız yoksa savaş uçağı olan bir gücü yenmek çok zor” diyordu…
*
Gözlemciler ise önümüzdeki günlerde, uzun vadeli bir çatışmanın olası olup olmayacağının ortaya çıkacağını bildiriyor.
Yaklaşık 140 bin iyi silahlanmış SDG Kürt savaşçısı Fırat Nehri’nin doğusunda 300 km. boyunca,
Çok kuvvetlendirilmiş barikatlar arkasında ve tanksavar tuzaklarıyla dolu ve bol miktarda cephaneliğe sahip savunma hattındadır!.
*
Buna karşılık TSK’nın, SDF ile mücadelede eşit bir güce ulaşması için Türkiye’de geniş çaplı bir askeri çağrıda bulunması gereklliği söyleniyor.
Çünkü Türkiye, hem ABD’nin güvenlikli bölge için öngördüğü Akçakale- Ceylanpınar arasında 120 km. boyunca ve 32 km. derinlikte güvenli bölge cebini kabul etmiş,
Ve ateş gücü yayının daraltılmasını göze almış,
Hem de ABD ve Rusya hava kuvvetlerinin Suriye’nin kuzeyindeki hava sahasında sınırlı bir alana faaliyet göstermesine izin vermesiyle,
Fırat’tan uzaklara ilerlemesi engellenmiştir.
*
Gözlemcilere göre Erdoğan’ın, “Menbiç’i de kapsayan güvenli bölge ile ilgili toprak şeridi Kamışlı’da kesilecek,
Bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını öngörmek imkansız olacaktır” öngörüsü hâlâ Ankara’nın ulaşamayacağı bir yerdedir!
Üstelik ABD’ nin Türkiye ekonomisine yönelik yaptırımları onaylamasından önce, TSK’nın ilk hedeflerine ulaşması için birkaç günden fazla süresi de yoktur.
*
Bu sırada Suriye Devlet Başkanı B.Esad Adana Mutabakatı gereğince Türkiye’nin sınır güvenliği eylemleri gerçekleştirmesi gerekirken,
Suriye topraklarında askeri güçlenmesini düşmanlık olarak tanımlıyor.
Operasyonun uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguluyor.
*
Ve Esad, Kürt gruplara “Suriye, topraklarını ve halkını korumayı garantilemeleri durumunda gaflete düşmüş evlatlarını tekrardan kucaklamaya hazırdır” çağrısında bulunuyor.
Bir süre sonra SDF güçlerinin Suriye Arap Ordusu’na Kürt topraklarına kapı açması çok muhtemel görünüyor.
Bu durum Rusya’nın Esad rejiminden aldığı yetkiyi Suriye’nin bütün bölgelerine dağıtması anlamına geliyor…
*
Türkiye operasyonunu başlattığı andan beri bütün dünyadan protesto ediliyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bunca yıldan beri yalnızlığı, yaşadığı zorluklar düşünüldüğünde,
Şimdi Türkiye, Suriye’deki varlığı ile benzer yollardan geçecektir ki, bu çok büyük bir kayıp olarak algılanıyor.
*
Şu an operasyon devam ederken ve Türk askeri kuzeydoğu Suriye’de yavaş yavaş ilerlerken, SDF’nin çöküşüne dair bir iz bulunmuyor.
Kürtler ABD’nin belirlediği bir stratejide, ABD kaynaklı silah stoklarıyla yüklü, savaşmak için hazırdır.
*
Allah, Mehmetçiğimizi bütün şer güçlerden korusun!
13. 10. 2019
YanıtlaYönlendir
|
Yazıları posta kutunda oku