Ekonomik ve sosyal krize giren, zorlanan, bu nedenle oy yitiren iktidarlar, bu ortamdan kurtulmak için yeni yeni çözüm yolları ararlar.
Halkı yatıştırmak, dikkatlerini başka alanlara yönlendirmek için yeni yöntemler bulurlar ve uygularlar…
Kendilerini eleştirenleri susturmak için demokrasiyi, özgürlüğü yok ederler. Yazarları, çizerleri medyayı baskı altına alırlar.
Korku imparatorluğu kurarlar.
Gerekirse, dik başlılık yapanları, kendilerine karşı çıkanları ve yönetimin eksik, aksak yanlarını ortaya koyanları dört duvar arasına atarlar.
Hele hele, hükümet olup, iktidarda kalmanın nimetlerinden uzun yıllar yararlanmışlarsa gitmemek için ayak diretirler ve oyun içinde oyun oynarlar…
Bir de yasaları çiğnemişlerse, yargıya ve millete hesap vermemek için ellerinden geleni artlarına koymazlar.
Rakip partileri ve liderlerini halkın gözünde küçük düşürmek amacıyla tertipler düzenlerler; planlar, programlar hazırlarlar, yalanlar söylerler…
Şantajlar yaparlar…
İçeride yitirdikleri seçmen desteğini yeniden kazanmak için gerekirse dışarıda savaşa tutuşurlar…
Savaşlar, çatışmalar çıkararak, halkın milliyetçi duygularını şahlandırırlar.
Hedef, kaybettikleri seçmen çoğunluğunu yeniden kazanmak; mutlu, renkli yaşantılarını ölünceye dek sürdürmektir.
AKP iktidarı da şimdi zor durumdadır. Çaresiz ve Perişandır…
Yükünü biraz daha hafifletmek için şimdi bol bol zamlar yapıyor. Vergi artışına gidiyor.
Bu nedenle halk yönetimden ve gidişattan hiç memnun değildir. Homurtular, isyanlar gün geçtikçe yükseliyor…
İktidar, sorunların kaynağına inip, işsizliğe, pahalılığa çözüm getireceği yerde milliyetçi duygulardan yararlanıp, halk üzerindeki egemenliğini güçlendirme yolunu seçti.
Ortadoğu bataklığına girdi. Kuzey Suriye topraklarında PYD’lilerle ve IŞİD’le çatışmaya başladı.
Yani Ortadoğu cehennemine daldı. Bu harekâta CHP de omuz verdi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “Tezkereye içimiz yana yana ‘EVET’ dedik” dedi. Keşke hayır deseydi. Dik dursaydı…
AKP, Ortadoğu bataklığının tam ortasındadır şimdi…
Komşu devletler bu harekâta destek vermiyorlar. Yıllardır yanında olduğumuz, arka çıktığımız Filistin bile bu harekâtın karşısındadır bugün.
Çevremizde terörizme karşı görüşüp, konuşacağımız, önlem alacağımız tek devlet kalmamıştır…
Ülkemiz, önünde sonunda yine savaştığı bu terör grupları ile aynı masaya oturmak zorunda kalacaktır. Durum bunu göstermektedir.
Oysa Suriye olaylarının başladığı 2011 yıllarında, küçüklü büyüklü çok sayıda ülke bizimle birlikte hareket ediyor, yanımızda yer alıyordu.
Trump, Türkiye’ye ve Ortadoğu halklarına karşı yeni programlar, tertipler peşindedir günümüzde… Ortadoğu’da bir PYD, PKK devletinin kurulması için çaba göstermektedir.
Ordumuzun karşısında Amerika’nın eğittiği ve son model silahlarla donattığı PKK’lı Suriyeli Kürtler vardır. Bir de şeriatçı IŞİD.
Bütün bu savaşların, çatışmaların başlangıcı 8-9 yıl öncesine, ABD’nin de baskısıyla Beşar Esat’a Eset denilmesiyle başladı.
Davutoğlu – Erdoğan ikilisinin yanlış Ortadoğu politikaları ile karşımıza bir Suriye sorunu çıktı. Onun toprak bütünlüğünü, başkanlığını yok saydılar, görmezden geldiler.
Orada namaz kılacaklarını tüm dünyaya ilan ettiler. Sonuç ortada şimdi.
Trump delisi günümüzde, ileri geri konuşmakta, “Ülkemizi bitireceğini, yok edeceğini” söylemekte, tehditler savurmaktadır.
Bu savaşı destekleyenler ya da karşı çıkanlar ise ülkemizi iki kampa ayırdılar. Savaşı destekleyenler, savaşa karşı çıkanlar… Savaşı destekleyenler, savaşa karşı çıkanları hemen “Hain, terörist, PKK’lı” ilan ettiler.
ABD Başkanının en büyük dileği ve hedefi de zaten buydu: Ülkeyi ikiye bölmek… Bir de bunun yanında Trump, IŞİD’li tutuklu ve ailelerinin barındırıldığı kampların sorumluluğunu Türkiye’nin üzerine yıktı… Rahatladı…
ABD Başkanın ve Recep Tayyip Erdoğan’ın “Esat karşıtlığı” bu ortamda bile hâlâ devam etmektedir…
Oysa Ortadoğu’nun tek kurtuluş yolu bölge ülkeleri İran, Irak, Suriye ile Türkiye’nin aynı masaya oturmalarından geçer.
Suriye devlet Başkanı ESET olmaktan çıkıp ESAT’a dönüşmeli ve liderliği kabul edilmelidir.
Ortadoğu’dan ABD kovulmalıdır.
Özgür Suriye Ordusuna Milli Suriye ordusu diyerek ve onların desteği ile ülkemiz bu işin içinden çıkamaz.
Sıyrılamaz…
Hedef, Ortadoğu ülkelerinin birliği, bütünlüğü ve anlaşmaya dayalı çözümü olmalıdır…
Bir yanıt yazın