NE YAPSA YERİDİR
Hüseyin MÜMTAZ
Şu Suriye meselesinden artık gına geldi. Her kılıktan insan meşrebine ve cebine göre farklı bir şey söylediği için hiç bulaşmaya niyetim yoktu ama…
Yazsam gönül razı değil, yazmasam hiç olmaz.
Köyün, mahallenin, âlemin delisi de fırsattan istifade dünyaya tweetlerle yön veriyor.
Aslında konuyla ilgili herşey/çok şey zaten Trump’ın söylediklerinde gizli.
“Birçok kişi Türkiye’nin ABD için büyük bir ticaret ortağı olduğunu kolaylıkla unutuyor. Aslında F-35 savaş uçaklarımızın gövdesini onlar üretiyor. Ayrıca Türkiye birlikte iş yapmak için iyi bir muhatap, İdlib’te birçok kişinin hayatını kurtarmama ve benim ricam üzerine, daha uzun yıllar cezası olan Papaz Brunson’ı sağlıklı bir şekilde geri döndürmeme yardımcı oldular. Ayrıca şunu da hatırlayın; Türkiye NATO’nun iyi konumdaki önemli üyelerinden biri. 13 Kasım’da benim davetlim olarak ABD’ye geliyor” dedi Trump.
Trump, Suriye’den ayrılma sürecinde olabileceklerini ancak hiçbir şekilde Kürtleri terk etmediklerini söyledi. Trump, Kürtler için, “Özel bir halk, müthiş savaşçılar” dedi.
“Türkiye’de büyük bir Kürt nüfus var. Türkiye, Suriye’nin bu bölgesinde sadece 50 askerimiz varken ve onlar da çekilirken, başlatacağı herhangi bir gönüllü ya da gereksiz savaşın ekonomisini ve çok kırılgan para birimi Türk Lirası’nı perişan edeceğinin farkında. Kürtlere mali yardım ve silah yardımı yapıyoruz!
“O bölgede sadece 50 elemanımız var, küçük bir birim. Bu 50 kişinin zarar görmesini, ölmesini, insanlarımıza kötü bir şey olmasını istemiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bizim insanlarımıza zarar vermemesini söyledim. Eğer bizim halkımızdan birine zarar gelirse, başı büyük derde girer.”
“Türkiye’ye, bizim insani olarak değerlendirdiğimiz şeylerin dışına çıkarlarsa fazlasıyla zarar görmüş bir ekonominin gazabına uğrayacaklarını söyledim. Bunu bir kere Pastör Brunson’da yaptım. Brunson’ı vermiyorlardı, sonra hızla verdiler. Türk Lirası rekor derecede değer kaybetti”.
“IŞİD’in yüzde 97’sinin yenildiğini öğrendiğimde, ‘Bırakalım kalanıyla diğer ülkeler mücadele etsin’ dedim ama ülkemizdeki birçok kişinin öfkesiyle karşılaştım. Generallerimizle buluştuk, bunun hemen yapılabileceğini söylediler ve hızla yaptılar. Avrupa ülkelerine IŞİD’lileri almalarını söyledim. Aileleri, eşleri de dahil olmak üzere 60 bin hatta belki 70 bin IŞİD’li var. Bu 60 – 70 bin kişiyle ne yapacağız? diye sordum. Bunları serbest bırakamayız, geldikleri ülkelere, Almanya’ya, Fransa’ya geri gönderelim dedim ama istemediler. ABD’nin aptal olmasına alışmışlar. Burada milyarlarca dolardan bahsediyoruz. Onlara 30 gün daha verdim geri almaları için ama ‘Hayır’ demeye devam ettiler.
“Erdoğan’a, bu senin sorumluluğun olacak dedim. Kim sorumlu olacak? Rusya, Türkiye, İran, Irak ve Suriye bir de o bölgedeki ülkelerin sorumluluğu. IŞİD bu ülkelerin tümünün düşmanı. Bu ülkeler zengin, güçlü, orduları var, bunu yapabilirler. Ama biz 50, 60, 70 bin hatta 10 bin insanı bile Küba’daki Guantanamo Körfezi’ne almayacağız. Onlar için önümüzdeki 50 sene boyunca para ödemeye devam etmeyeceğiz. Dünyaya harika bir hizmet sunduk, savaşçıların bir kısmının geldiği Avrupa’ya da harika bir hizmet sunduk. Ama NATO gibi bundan faydalandılar.
“Türkiye yapması gerekenin dışında bir şey yaparsa onları ekonomik olarak fena halde vururuz. Askerlere gelirsek, bu çok küçük bir alan. Orada sadece 50 askerimiz var. Kötü bir pozisyonda kalmalarını istemiyorum.
“Ama bu saydığım ülkeler orada, hemen yanındalar. Bırakın onlar icabına baksın. Biz askerlerimizi eve geri döndürmek istiyoruz. Ben bu kampanyayla seçildim. Orada savaşmıyoruz, polis gücü gibiyiz. Biz polis değiliz, çok güçlü bir orduyuz. Orada daha uzun süre kalmayacağız. Türkiye’yi ve AB dahil diğer ülkeleri oraya girerken ve IŞİD’lilere ve ailelerine ne yapılması gerekiyorsa yapmalarını izleyeceğiz.”
“Bazı Kürtler, Türklerin doğal düşmanı. Bugün biri, bir tarihçi yüzlerce yıldır savaştıklarını söyledi”.
“Hatırlarsınız 8 ay önce de benzer bir karar açıklamıştım ve 2 bin askerimizi orada tutup yavaş yavaş çıkardık. Ama IŞİD’in tamamen yenildiğini gördüğümde daha fazla kalmak istemiyorum. IŞİD’i tamamen bitirdik, yapmamız gerekeni yaptık. Konuştuğunuz bölgede 50 askerimiz var. Askerlerimizi eve döndürmek istiyorum demiştim, uzun zaman oldu. Orada kısa bir süre, 30-90 gün arasında bir süreyle kalmalıydık. Bu yıllar önceydi, artık dönmeliyiz.”
“Çizilen çerçeveyi aştığını düşünürsem, Türkiye’nin ekonomisini yerle bir ederim. Daha önce bunu yaptım!”.
Sonra Suriye hava sahasını uçuşlara kapattı.
Deli, deliyi görünce değneğini saklarmış.
Almanya, İngiltere ve Fransa muhtemel bir Suriye harekâtına karşı çıktılar.
Astana partnerlerimiz de “Suriye’nin toprak bütünlüğü”nü son derece “diplomatik bir dille” hatırlattılar.
Evet, dünya beş’ten büyüktür ve elbette Türkiye hepsinden büyüktür!
Peki deli ile aynı çuvala girmek nasıl bir duygudur acaba?
Bu arada bir şeyi unutmayalım. İstanbul’daki Kaşıkçı cinayetinin tam da yıldönümünde; bu sefer bir milletvekilinin Ankara’daki evinde, milletvekiline ait silahtan çıkan kurşunla 23 yaşındaki Özbekistan vatandaşı Nadira Kadirova’nın hayatını kaybetmesine ne diyorsunuz?
Faili meçhul iki “protokoler ölüm” ve ikisi de Türkiye topraklarında…
Mahal, fiil ve mef’ul meydanda ama fail meçhul!
NOT: Yazıyı bitirip yayınladıktan sonra ekrana Suriye Harekâtının başladığı haberi düştü. Kahraman silah arkadaşlarıma Allah yardım etsin, kılıçları keskin olsun…
9 Ekim 2019
Bir yanıt yazın