Washington’da liberaller- muhafazakârlar, şahinler- güvercinler karmaşası sürerken,
ABD, bir zaman önce egemeni olduğu Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) ile nasıl başa çıkacağını bilmiyorken,
Ve Erdoğan durmaksızın bölgesel güç dengesini karıştırırken;
*
ABD’nin Irak’ın İslam Devleti’ne ve Levant’ta İŞİD’e karşı birlikte savaştığı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDF) Kürt savasçıları,
1- Kendilerini NATO’nun en büyük ikinci ordusu Türkiye’den daha iyi bir alternatif olarak sunmayı başardılar.
2- Türkiye üzerinden Washington’da siyasi bir iç savaşı başlattılar.
*
Hafta sonu Türkiye’nin, Suriye’de ABD’nin desteklediği SDF’ye bağlı Kürt güçlerine saldırması tehditi ile birlikte gerginlik arttı.
Beyaz Saray, Türkiye’nin çok geçmeden planladığı operasyonla kuzey Suriye’ye ilerleyeceğini,
ABD kuvvetlerinin “operasyona katılmayacaklarını” ve ” yakın bölgede olmayacaklarını” açıkladı.
ABD birlikleri Fırat’ın doğusundaki alanda “savaş koreografisiyle” düzenlediği 18 üsse çekilmeye başladı.
*
Ancak Pentagon, Türkiye’nin kuzeydoğu Suriye’deki tek taraflı askeri harekatının “kabul edilemez” olduğunu yinelemeye devam ediyor.
Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirebileceği “koordinasyonsuz” herhangi bir operasyonun ABD’de büyük endişeye neden olacağını belirtiyor.
Daha geçen hafta ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Washington’un SDF’ yi desteklemeye devam edeceğini söyledi.
*
SDF ise “Amerikan kuvvetleri taahhütlerini yerine getirmedi.
Güçlerini Türkiye ile sınır bölgelerinden çekti ve Türkiye şu anda kuzey ve doğu Suriye’nin işgal operasyonu için hazırlanıyor.
Topraklarımızı terk etmeyeceğiz ve burada kalacağız ama savaş istemiyoruz” açıklaması yaptı!
Birliklere alarm verildi.
*
Türkiye’nin Astana ortakları;
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Türkiye’nin kendi güvenliğini Suriye’nin egemenliğini ihlal ederek sağlayamayacağı mesajı verdi.
Rusya Devlet Başkanı V. Putin ise Suriye konusunda uluslararası hukuk ve ülkenin egemenliğine saygı ve halkın güvenliğinin korunmasını esas alıyor.
*
Öte yanda Türkiye ile ilgili tartışmalar, ABD dış politikasının daha kutuplu bir dünyada nasıl görüneceği konusunda bir fikir veriyor!
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Türkiye’nin bir NATO müttefiki ve SSCB karşısında ABD’nin jeopolitik hedeflerine hizmet eden bir ülke olduğuna,
Pentagon’da ise Türkiye ile Irak ve Afganistan’da birlikte olunduğuna yönelik kurumsal hafıza bulunuyor.
*
Ancak bir süreden beri Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon’da;
Amerikalı yetkililer, araştırmacılar, politika yapıcıları ve Kürt liderler arasında Türkiye- ABD’nin bölünmesi konusunda bir dizi yüksek profilli toplantılar düzenleniyor.
*
ABD kurumları, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemi satın almasıyla harekete geçmiştir.
Kongre Türkiye’ye karşı “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’nın (CAATSA) işletilmesini istiyor.
Başkan D.Trump, Türkiye’yi F-35 savaş uçağı programından çıkarmıştır ancak CAATSA yaptırımlarını dikkatlice erteliyor.
Kongre yaptırım eksikliğinden rahatsızlık duymasına rağmen iki partinin yaptırım taraftarları Trump’ı harekete geçiremiyor.
*
Ama Türkiye, artık ABD’nin kararlarına göre çıkarlarını ve tercihlerini sürekli olarak ayarlamak zorunda olmayan bir müttefik olarak görülüyor.
Üstelik ABD’nin artık bölgenin hegemonu olup olmadığı da tartışmaya açılmıştır…
*
Erdoğan, Türkiye’ye ABD karşıtlığını, antisemitizm ve milliyetçilik karışımını enjekte etmekle itham ediliyor.
Erdoğan’ın, bölgede ABD’nin mücadelerinde mesela, Suudi Arabistan’a karşı Katar’ı desteklemesi,
Ya da Filistin ve HAMAS’a verdiği destekle İsrail- Filistin Barış Anlaşmasına sekte vurması,
İsrail’e açık bir şekilde hakaret etmesi, .
24 Eylül’de New York’ta BM Genel Kurulunda tüm ulusları “Dünya Beşten Büyüktür” çağrısına katılmaya daveti şiddetle reddediiyor…
*
Şimdi Erdoğan, Fırat’ın doğusunda SDF’nin PKK ile bağlantılı olduğunu,
SDF’nin varlığının Türkiye’ye kuzey Suriye’yi “güvenli bölge” olarak kullanma hakkı verdiğini iddia ediyor.
Bu, Ankara’nın ülkelerin güvenlik ihtiyaçları olduğu zaman komşu ülkeleri devralmaya yönelik icat ettiği yeni bir uluslararası hukuk biçimidir.
Türkiye üyesi olduğu uluslararası topluma ve NATO’ya benzeri yolu kullanması için yeşil ışık yakıyor!
*
Türkiye zaten kuzey Irak’ta PKK’ya hava saldırısı düzenlediği üsleri işletiyor.
Zaten hiçbir ülkenin tanımadığı Kuzey Kıbrıs’la ilgileniyor.
Zatan Katar ve Müslüman Kardeşlerle birlikte Afrika’daki rolünü genişletiyor
Şimdi sıra Türkiye’nin Suriye’deki kaslarını esnetmesindedir.
Erdoğan olası “Soykırım” suçlamalarına aldırmıyor, Amerikalıların yarattığı boşluğa girebileceğine inanıyor…
*
Ancak Suriye Savaşının, yaygın ve aksiyon dolu bir şekilde;
Piyade tarafından taşınan tank ve savaş uçağı karşıtı güdümlü füzelerle, güdümsüz füzelerle,
Geri tepmesiz toplar, çeşitli modern topçu roketleri ve havan unsurları,
Zırh delici mermilerle birlikte kullanıldığında son derece etkin olan pikaplara monteli küçük çaplı seri atımlı toplarla işaretlendiğini hatırdan çıkarmamak gerekiyor.
*
Suriye çatışmasında, tüm taraflar çok miktarda antitank güdümlü füze,
Malyutka, Fogot, Metis, Kornet ve TOW ve üçüncü şahıslar tarafından üretilen kopyaları kullandı.
Hâlâ İdlib’ de düşük yoğunluklu hendek savaşı koşullarında, hem isyancılar hem de Suriye Arap Ordusu;
Güçlendirilmiş pozisyonlara ve hatta bireysel düşman hedeflerine karşı antitank güdümlü silahlar kullanıyor.
Bilhassa üçüncü nesil antitank güdümlü füzeler için hedef tanımlandıktan ve füze fırlatıldıktan sonra füzeye rehberlik etmek için ek bir işleme ihtiyaç yoktur.
Bunlar ” Tetiği çek ve Unut” kavramıyla anılıyor, operatörü tetiği çektikten hemen sonra pozisyonunu değiştirebiliyor.
*
Başkan D. Trump, Washington’da Türkiye üzerinden siyasi bir iç savaşı yürütüyor.
“Bu saçma savaşlardan çekilme vakti geldi” diyor.
*
Bendeniz ise Erdoğan için “Şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda eder. Çok şey satın alıp satarak Filistin davasını sözde destekleyerek, Arap ve İslam arenasında kendilerine yer bulmaya çalıştı. Efendilerinin kendilerine biçtikleri rolü aşıp, kendilerine izin verilenin çok ötesine gitti. Bu rolden geri adım atması gerekiyordu. Ama Suriye’nin rolünde ısrar etmesi sıkıntı yaratmıştır. Bu nedenle Suriye davası, o’nun için siyasi açıdan sıkıntı yaratan ölüm- kalım meselesi haline geldi” diyen,
Suriye Devlet Başkanı B. Esat’ın ne demek istediğini anlamaya çalışıyorum.
7.10.2019
Yazıları posta kutunda oku