Kadın dansöz ve ajan denince Mata Hari‘yi bilmeyen yoktur. Bizim Mata Hari’miz de 1910 İstanbul doğumlu Emine Adalet Pee‘dir. Kendisi hakkında arşivlerde yeterli görsel vs. bulunmamasına rağmen biraz araştırıldığında ilginç bir hayat hikayesi olduğu ve de cumhuriyet döneminde vatana hizmet eden bir dansçı olduğu bariz ortadadır.
Ortaokul yıllarında sahne ile tanışır.
14 yaşında ise Almanya’ya yerleşir ve dans etmeye burada da devam eder. Bu sırada amcasının eşinin kardeşi olan Henry Pee ile evlenir ve soyadını alır.
Almanya’da ünlü bir dansçı haline gelir.
Bir akşam yine dans gösterisi için sahnedeyken iki Nazi subayı kendisine gelip Hitler’in propoganda bakanı olan Goebbels’in kendisini görmek istediğini söylerler.
Adalet bu teklifi korkarak da olsa kabul eder..
Ve kendini Goebbels‘in malikanesinde bulur. Burada Goebbels kendisine Almanlar için casusluk yapmasını teklif eder ancak Adalet bu teklifi düşüneceğini söyleyerek oradan ayrılır.
1942 yılına kadar Ankara’ya istihbarat sağlar..
Almanlar için casusluk yapmayı reddeden Adalet kocasının öldüğü yıla kadar Almanya’dan Türkiye’ye bilgi sızdırma işine devam eder. 1942 yılında Türkiye’ye döner ancak çok fazla kalmaz.
Hitler’in yaveri Freglayr ile yakın ilişkileri işine yarar.
Bu yakınlık sayesinde Hitler’e özel dans eden bir sanatçı olarak Hitler’e yakınlaşacaktır ancak o sadece bir dansöz değil aynı zamanda MAH (Milli Amale Hizmet)‘in yani cumhuriyetin ilk MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI‘nın bir casusudur.
Almanların Paris’i işgal edeceğini Ankara’ya haber verir.
Bu bilgi dönem için çok önemlidir çünkü kimse Almanların Paris’i işgal edeceğini aklından dahi geçirmemektedir. Türkiye Paris’teki Türk vatandaşlarını çağırıp zarar görmemelerini sağlar.
Emine Adalet bir tiyatro turnesi için Konya’dayken Atatürk ile tanışır.
Hatta çevresindekilere Atatürk kendisini sahne başarısından ötürü yanağından öptüğü için bir hafta boyunca yanağını yıkamadığını söylemiştir.
Sanat hayatına 70 yaşına kadar devam eder.
Yanık Kaval, Uçuruma Doğru, Deniz Kızı gibi filmlerde oynamıştır.
Zeki Müren kendisine hayrandır.
Sık sık Emine Adalet’i izlemeye giden Zeki Müren’in “O’na aşık olanlardan biriydim” dediği söylenmektedir. Zor bir hayatı olan Emine Adalet yıllarca Beyoğlu’ndaki eğlence mekanlarında sahne almıştır.
1985 yılında Darülaceze’de yapayalnız ölür.
Ancak bir kaç ömüre sığmayacak olan anıları da onunla birliktedir..=====================================
Türk Mata Hari: Casus Adalet Emine Pee
Daha önceVecihi Hürkuş, Atilla Hülagü gibi Türk tarihinin ilginç karakterlerini işlediğimiz köşemizin bu sefer ki konuğu Adalet Emine Pee. Peki, kimdir bu kadın? Ne iş yapar? Diğer sıradan Türk kadınlarında farkı nedir? İşte bu yazımızda tüm bu soruların yanıtlarını vermeye çalışacağız sizlere.
Güzellikleri ile James Bond filmlerine konu olan güzel ama tehlikeli kadınlar yani dişi ajanlar, tüm zamanlar boyunca istihbarat teşkilatlarının başlarına bela olmuşlardır. Her ülkenin menfaatleri doğrultusunda görev yapan bu dişi ajanlarının yanı sıra kamuoyunda pek bilinmese de, bir zamanlar Türkiye’nin de gözleri pek cesaretli kadın ajanları mevcut idi. Üstelik onlar Hitler’in karşısında göbek dansı yapacak, konsolosluk bombalayacak kadar da yüreklilerdi. Kimdi bunlar? İşte yürekli cesur kadınlar; Fehime Sultan, Mebruke Hanım, Harika T., Adalet Emine Pee ve daha nicesi…
Mata Hari kimdir?
Mata Hari’ (d. 7 Ağustos 1876 – ö. 15 Ekim 1917) I. Dünya Savaşı yıllarında, dansçı kimliği altında Almanya hesabına çalışan casustur. Hollandalı olan Mata Hari’ nin asıl adı Margaretha Geertruida Zelle’ dir. Fransız, İngiliz, Rus subay ve devlet adamlarından topladığı çok gizli askerî bilgileri kızına yazılmış masum mektuplar halinde özel diplomatik kurye ile Paris’ten Almanlara ulaştırıyordu. Alman askerî ve denizcilik istihbarat başkanlarıyla toplantılara katıldığı Madrid’den Paris’e döndükten sonra, 13 Şubat 1917’de tutuklandı. Yıllardır hakkında toplanan belgelerin en önemlisi, son Madrid seyahatinde Madrid elçiliğinden Alman askerî merkezine kendi kodu (H21) ile gönderdiği ve yolda ele geçirilen telgraftı. Madrid dönüşü alacağı 15.000 İspanyol Pezosu tutarındaki çek, tutuklandığı zaman üzerinde bulundu. Bir diğer delil de, 1915’te Fransa’ya dönmesinden önce Alman Gizli Servisi’nden aldığı 30.000 Marklık senetti. Mahkemenin söz konusu paralarla ilgili suçlamasını, “Hediye aldım” diyerek reddeden Mata Hari, kuvvetli delil bulunamamasına rağmen idama mahkûm edildi ve 15 Ekim 1917’de kurşuna dizildi.
Bizim Mata Hari’ miz Adalet Hanım ise 29 Şubat 1910’da İstanbul’da dünyaya gelir ve ortaokul yıllarında sahne ile tanışır. 14 yaşındayken Almanya’ya gider Adalet Hanım, burada dansları ile hayranlık uyandıran bir sanatçı olur. Pee soyadını amcasının eşinin kardeşi olan Henry Pee ile evliliği sonrasında alır. ‘Scala Revüsü’nde de görev alan Adalet Hanımın bir gece davetsiz misafirleri vardır. O gece iki Nazi subayı Emine Adalet Pee’nin yanına gelerek Hitler’in propaganda subayı ve sağ kolu Goebbels’in kendisini görmek istediğini söylerler. Adalet hanım bu söylem karşısında telaşlanmış hatta biraz da korkmuştur. Goebbels’in ihtişamlı malikânesine geldiklerinde ise çok iyi karşılanır. Goebbels, Pee’den Almanlar için casusluk yapmasını önerir. Hatta Amerika’ya gidip bir Türk dansözü kisvesi altında Amerikan istihbaratına sızmasını ister. Pee, Goebbels’e bu teklifini düşüneceğini söyleyerek malikâneden ayrılır. Ama o hiçbir zaman Almanlar için çalışmaz. 1942 yılına kadar öğrendiği her şeyi anında Ankara’ya bildirir. 1942 yılında bir hava saldırısında kocasını kaybedince ülkesine dönmeye karar verir. (Bu bilgi Kemal Özdemir’in, ‘Oryantal Göbek Dansı’ adlı kitabından alıntıdır)
Eşi, 1942 yılında bombardıman sırasında hayatını kaybedince de Türkiye’ye dönüş yapar. Yeniden Almanya’ya döndüğünde, Hitler’in yaverlerinden Freglayr ile olan tanışıklığı sayesinde karargâha kadar girer. Artık o, Hitler’in hayranlıkla seyrettiği bir yıldız olarak tanınacaktır. Oysa Adalet Hanım onların sandığı gibi sadece sahne gösteri yapan bir kadın değil, MAH (Milli Amale Hizmet) yani cumhuriyetin ilk Milli İstihbarat Teşkilatı için bilgi toplamakla görevli ajanlardan biridir.
Adalet Emine Pee, edindiği istihbarat sonucu Türkiye’nin viyana konsolosuna Almanların Paris’i işgal edeceklerini söyler. O zamanlar bu son derece önemli bir bilgidir zira henüz hiç kimse Almanya’nın Paris’i işgal etme cüreti gösterebileceğine inanmıyordu. Ama Pee, ihtiyatlı davranıp aynı gün Ankara’yı da arayarak durumu bildirir. Türk elçiliği bu ihbarı değerlendirir ve o tarihte Paris’te bulunan Türk vatandaşlarını durumdan haberdar ederek istedikleri takdirde güven içinde Türkiye’ye dönebileceklerini söylerler. Bu sayede birçok Türk zarar görmeden ülkelerine güvenle dönerler.
Son yıllarda medyaya yansıyan Rus kadın ajanın ABD’de yakalanmasının ardından aklımıza bizim Mata Harimiz Adalet Hanım gelmektedir.
Emine Adalet Hanım’ın Atatürk ile tanışması ise oyuncusu olduğu Tahir Tiyatro Topluluğu’nun Konya turnesi sırasında olmuştur. Burada Atatürk onu tebrik eder ve başarılarının devamını diler. Adalet Hanım Mustafa Kemal Paşa’ya o kadar yürekten bağlıdır ki Atatürk tarafından öpülen yanağını bir hafta kadar yıkamamıştır.
Onun Türk sineması ve tiyatrosunda izler bırakmış sahne hayatı, 70 yaşına kadar sürmüştür. Adalet Hanım yurda döndükten sonra da çeşitli filmlerde oynamıştır. Bunlar; “Yanık Kaval, Uçuruma Doğru, Deniz Kızı” dır.
Zeki Müren sık sık Adalet Hanımı dinlemeye gitmiş ve “Ona âşık olanlardan biriydim” diye söz etmiştir. Tüm bu yaşananlardan sonra ise hüzünlü bir hayatı vardır. Beyoğlu’ndaki eğlence yerlerinde sanatını icra etmeye çalışır. 1985 yılında Darülaceze’de öldüğünde ise yapayalnızdır ama bir tarihe sığacak koca anıları onu yalnız bırakmamıştır.
O İngiltere kralı 5.george ile tahta çıkmadan önce bahçe gezileri yapmış, Hitler ile çay içmiş ve Atatürk tarafından yanağından öpülmüş dört dörtlük cesur bir kadındır. Onu sadece dansöz olarak yargılamak acımasızlıktan başka bir şey değildir. 2. Dünya Savaşı döneminde de yaptıkları kesinlikle yadsınmamalıdır.
İnternet üzerinde bir fotoğrafı bile yoksa da çok güzel ve cesur bir kadındır kendisi. Avrupalıların James Bond kızlarına karşın bizimde Adalet Hanımımız, Fehime Sultanımız ve daha nicesi vardır. Hepsini ama hepsini tüm kalbimizle anıyor rahmetle diliyoruz…
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Serie “Stadtfilme”
“Bei Achmed Beh”: Im Nachtclub mit der Nazi-Führung
In dieser Folge der “Stadtfilme”: Werbung für das frivole Wien. Ein Kriegsmärchen über Jazz, Tanz und Spionage
27. Oktober 2014, 13:44
Wien – Erster Bezirk, Petersplatz 1. Wir tauchen ein ins Wiener Nachtleben der frühen 1940er-Jahre. Frauen wie Männer sind zu Gast im Nachtlokal “Achmed Beh”, um akrobatischen Tänzerinnen und beschwingtem Jazz zu frönen. Im 35mm-Kinoformat gedreht, besticht die neunminütige Werbefilm-Tanzrevue “Bei Achmed Beh” durch filmische Professionalität: Präzise kadrierte Bewegtbilder entführen in eine orientalisch anmutende, gut ausgeleuchtete Kulisse. Die Filmmontage wird rhythmisiert von leichtfüßiger Live-Musik.
Neben den Bühnenprotagonistinnen wird das Publikum gleichermaßen in Szene gesetzt. Die Gäste klatschen, unterhalten sich, rauchen und trinken. Immer wieder fokussiert der Kamerablick männliche Zuschauer. Ihre Reaktion ist Spiegelbild wie Anreiz für die Zielgruppe des Werbefilms, während die weibliche Zuschauermenge als Legitimation der Frauenkörperschau fungiert.
https://uvp-derstandard.sf.apa.at/embed/914146c2-a90f-4628-a23e-338e682c3e57 Dieser Film erscheint an dieser Stelle erstmals online. Details zu anderen Filmen aus dem Projekt “Stadtfilme” finden Sie auf stadtfilm-wien.at. internal
Im begleitenden Programmheft wird ein Porträt von Adalat (mit bürgerlichem Namen Emine Adalet Pee) eingeblendet. Bevor sie in den Kriegsjahren in “Bei Achmed Beh” auftrat, hatte die türkische Tänzerin und Schauspielerin mit deutschem Pass bereits zahlreiche internationale Engagements hinter sich. Aufgrund ihres hohen Bekanntheitsgrads war sie das perfekte Testimonial für den international ausgerichteten Souterrain-Club und auch in der Anzeigenwerbung des Lokals präsent.
Im Laufe ihrer Tanzkarriere traf sie Überlieferungen zufolge auf Atatürk, George VI., Adolf Hitler und Joseph Goebbels, die ihrer Unterhaltungskunst begeistert folgten. Der ägyptischstämmige Lokalpatron Achmed Beh scheint in NS-Kreisen gleichermaßen toleriert und involviert gewesen zu sein, wie seine kolportierte Übersetzung von “Mein Kampf” ins Arabische nahelegt. Die Gestapo wiederum nutzte das Nachtlokal zu Bespitzelungszwecken und hörte mit. Auch der in Wien zuständige Gauleiter Baldur von Schirach war oft gesehener Gast im Etablissement.
In diesem Sinne warb das “Achmed Beh” entgegen der NS-Doktrin mit ’exotischem’ Tanz und ’artfremdem’ Jazz, um Herren aus verbündeten Staaten ins nationalsozialistische und “märchenhaft” frivole Wien zu locken. (Lydia Nsiah, Filmmuseum/LBI, 27.10.2014)
Bir yanıt yazın