Necdet Buluz
Çin Halk Cumhuriyeti’nin 70. Kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Çin, 70 yıldan beri gelişimini yolunu keşfederken buna paralel olarak küresel ilerlemeye katkıda bulunuyor. Çin, reform ve dışa açılma politikasının ilan edildiği 1978’den beri hızlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin içinde.
Çin Halk Cumhuriyeti, Çin’in ekonomik gelişme modeline düşük maliyet, sermayenin büyüklüğü, eğitime yapılan yatırım ve küresel endüstri zincirine katılım yardımcı oldu. Çin bu sayede kalkınmasını hızlandırırken, yoksulluğu azalttı, çevreye saygı duyan bir yönetim inşa etti, inovasyona yatırım yaptı ve uluslararası iş birliğini güçlendirdi.
Özetleyecek olursak, Çin’in son 20 yıl içinde bir mucize yaratmayı ABD ve Avrupa’yı ekonomik alan başta olmak üzere birçok konuda geride bıraktığını görüyoruz.
Bu mucize nasıl gerçekleşti? Çin’de uzun zamandır kalan iş adamı elektronik uzmanı Yaşar Orhan geçenlerde sosyal medyada bu konuda bir yazıyı paylaştı. Biz de Çin Halk Cumhuriyetinin kuruluşunun 70.yılı nedeni ile bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:
“Birleşmiş Milletler raporuna göre Çin’in Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSH) 13,61 trilyon dolarla ile küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 15,86’sını oluşturdu. 2018 yılında Çin GSYİH’si yüzde 6,6 büyüyerek 3,03 olan dünya ortalamasını ikiye katladı. Uluslararası Para Fonu (IMF) Çin’in 2018 yılında dünya ekonomisine 21,74 katkı yaparak Amerika Birleşik Devletleri’ni (yüzde 16.25) ve Euro bölgesini (yüzde 8,24) geride bıraktığını ilan etti.
Dünya Bankası verilerine göre, Çin’in dünya ekonomisine katkısı 1961 ve 1978 yılları arasında yüzde 1,39 iken bu oran 1978 ve 2017 arasında yüzde 16,28’e çıktı. 1978 ve 2017 arasındaki ortalama yüzde 17,14 orana sahip Amerika’nın gerisinde olmasına rağmen reform ve dışa açılma politikasının etkisini kanıtlıyor.
Geride bıraktığımız 20 yılda Çin’in dünya ekonomisine katkısı dünyanın en gelişmiş ülkesi Amerika’yı ve Asya’nın önde gelen ülkesi Japonya’yı yakaladı. Dünya Bankası’na göre Çin’in dünyadaki GSYİH’deki payı yüzde 9,22 ile Japonya’yı (8,63) 2010’da geride bıraktı ve Beijing ile Washington arasındaki fark 2003 senesinden bu yana giderek azalıyor.
Çin’in altyapı ağı da gittikçe derinleşmekte. Bugün çok sayıda ülkede çeşitli finans desteğini arkasına alan Çin yatırımlarını görmek mümkün. Çin, 4,85 milyon kilometre ulaşım ağı ve 30 bin kilometrelik demiryolu hattı ile dünyada birinci sırada.
Beijing, Kuşak ve Yol İnisiyatifi kapsamında, “kazan-kazan” modeline uygun olarak iş birliği yaptığı ülkelerin sayısını artırdı. 2019 Ağustos’unun sonunda Çin 130 ülke ve 30 uluslararası kurum ile 195 adet iş birliği anlaşması imzaladı. 2013 ve 2018 seneleri arasında Kuşak ve Yol kapsamında kalan ülkelere yaklaşık 90 milyar dolar doğrudan yatırım yapıldı.
Bununla birlikte, Çin küresel çapta yoksullukla mücadeleye büyük katkıda bulundu. Çin, Birleşmiş Milletler’in Bin Yıl Kalkınma Hedefleri metininde ortaya konan yoksulluk azaltma standartlarını ilk yerine getiren ülke oldu. Çin’in kırsal kesimlerinde 1978 yılında 770 milyon yoksul varken bu sayı 2018’e gelindiğinde 16,6 milyona geriledi. Bu rakamları yoksulluğun 1978 yılından 2018’e oransal olarak yüzde 97,5’ten yüzde 1,7 düştüğünü gösteriyor. Çin’in planlı ve geniş çapta uyguladığı yoksullukla mücadele stratejisi dünyaya örnek teşkil ediyor. 2015’ten bu yana Çin’in yoksullukla mücadeleyi başarıyla tamamlamak için önce dört sonra da sekiz ayaklı bir stratejiyi dünyaya hali hazırda tanıtmış durumda. Bu yöntemin ayrıca bütünlüklü bir değerlendirme ve denetleme sistemini içerdiğini de eklemek gereklidir.
Şurası açık ki Çin’in yoksullukla mücadelesi gelecekte de devam edecek. Çin batısındaki platolar ve çöller yüzünden yoksullukla mücadelenin maliyeti yükselirken ülkenin güneybatısında ise verimli toprakların azlığı, ekonomik gelişim, demiryolu inşası ve içme suyunun temini gibi sıkıntılar mevcut.
Çin’in çölleşmeye karşı mücadelesi ekolojik kontrol açısından tüm dünyaya model teşkil ediyor. Çin’deki ormanların oranı 1976 yılında yüzde 12,7 iken 2018’de bu oran yüzde 22,96’ya taşındı. Çin’in kuzeybatı bölgesinde de yeşillendirme çalışmaları büyük kazanımlar elde etti.
Çin son yıllarda alan çimlendirme, çöl yosunları ve artemis yapışkanı gibi teknolojilerle kurumuş toprakları nemlendirmeyi başardı. Bilim ve teknolojinin çölleşmenin kontrol altına alınmasındaki katkıları giderek açık hale geliyor.
Yoksullukla mücadeleden çölleşmeye karşı atılan adımlara kadar Çin sosyal ve ekonomik tüm meydan okumalarla hesaplaşmanın yollarını arıyor. Ekosistemimiz artık kısır değil verimli bir döngü halini aldı. Çin’in ekosistem yönetimi dünya için değerli bir model oluştururken, yoksullukla mücadeledeki başarısı ise uluslararası toplum tarafından takdir ediliyor.
Son olarak, göz ardı edilemeyecek kadar önemli olan başka bir konu ise Çin’in bilgi teknolojisi, iletişim, robotik ve yapay zekâ alanlarında en üst seviyeye yaklaşıyor olmasıdır. Çin, pazarını açmaya ve dünyaya entegre olmaya devam ettikçe, teknolojideki yeniliklerini de dünyaya yayılacak. Bilimin ve teknolojinin günlük yaşama aşamalı olarak entegrasyonu ile Çin’in yeni dört büyük icadı, olan çevrimiçi alışveriş, mobil ödemeler, paylaşılan bisikletler ve yüksek hızlı tren dünya çapında daha fazla insana kolaylık sağlıyor.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Yazıları posta kutunda oku