Dikkat ettinizse son günlerde İdlip üzerine çok yazdık, çok uyarılarda bulunduk. Amerika ile oluşturulacak olan “güvenli bölge”nin Türkiye’nin beka sorununu çözemeyeceğini ve Amerika’nın oyun üzerine oyun oynadığını da vurgulamaya çalıştık.
İdlip’te oyun zerine oyun oynandığını, güvenli bölge konusunda da oyalandığımızı görür gibiyiz. Coğrafyamızda ve Suriye’deki gelişmelerde Amerika’ya da Rusya’ya da, AB ülkülerine de kesinlikle güvenmememiz gerektiğini ve gerçeğini bir kez daha görüyor ve yaşıyoruz.
Bugün gelinen nokta, tahminlerimizi ve söylediklerimizi doğru çıkarıyor. Keşke yanılmış olsaydık.
İdlip’te olup-bitenler Türkiye’nin giderek aleyhine işlemeye başladı.
TSK burada sıkışıp kaldı. Amerika’nın da bombalamaları nedeni ile sivil halk kaçmaya ve sınırımıza doğru gelmeye başladı. Yeni bir sığınmacı tehlikesi ile karşı karşıyayız.
Konu ile ilgili komşu ilkeleri ve özellikle de AB’yi uyarıyoruz. Yeni bir göç dalgasının Avrupa’ya da sıçrayabileceğini söylüyoruz.
İşin ilginç tarafı, bu tehlikeye herkesin kulak tıkamasıdır.
Sanki yeni sığınmacı dalgası ile Türkiye’yi boğmak, bunaltmak istiyorlar. Bu konuda bilinçli hareket ediyorlar.
Umut bağladığımız Rusya bile tüm olup bitenler karşısında sessizliğini koruyor.
Bölgede öyle anlaşılıyor ki kaderimizle baş başa bırakılıyoruz.
Prof.Dr. Cemalettin Taşkıran hocamız, geçenlerde sosyal medya üzerinden “Yeni bir göç dalgası mı?” Başlıklı bir yazı yayınladı. Taşkıran, yazısında duyduğu endişeleri ok güzel dile getirmiş. Kapımızdaki tehlikenin de büyüklüğüne dikkat çekmiş. Bizim bugün yineleyerek yazıp, uyarmak istediğimiz konuların önemini de şiir ustalığı ile dile getirmiş:
“Evet! Yeni bir göç dalgası tehlikesi. Rusya ve Esat güçlerinin, Türkiye’nin Güvenli Bölge görüşmelerinde ABD ile ile anlaştığını açıklamasıyla, İdlib’deki konvoyumuza, bölgedeki gözlem noktalarımıza ve diğer muhalif gruplara saldırılarıyla bu yeni göç dalgası başladı.
Önceleri az sayılarla gelen bu yeni göçler giderek artmaya başladı. Özellikle de ABD’nin 2 gün önce İdlib’i bombalaması göç olayına yeni bir boyut getirdi.
Türkiye şimdiye kadar gelen yeni göçü sınır dışında karşıladı ve göç eden yüzbinlerce sığınmacı TSK ve yardım sağlayan ekipler tarafından Suriye tarafında, sınıra yakın noktalarda durdurularak temel ihtiyaçları burada karşılanıyordu. Hatay ve Reyhanlı bölgesindeki sınır boyunca oluşturulan noktalarda göçmen sayısına göre kamplar kuruluyordu.
İdlib’den kaçan bazı Suriyeliler de, Türkiye’nin güvenli hale getirdiği Afrin ve Azez bölgelerine gidiyordu. İdlib halkı, eşyalarını kamyonlara yükleyip şehri terk ediyor ve Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolündeki Afrin ve Azez’e geçiyordu.
Fakat İdlib’in içinde bulunduğu son durumu dikkate alan bölgedeki ilgililer Turkiye’ye büyük göç dalgasının kapıda olduğunu söylüyorlar. Tahmini 3,5 milyon Suriyeli’nin daha topraklarımıza gelebileceğini, bunları sınırda Suriye tarafında durdurmanın mümkün olmayacağını, Türkiye’ye gireceklerini belirtiyorlar.
Böyle bir durum ülke için büyük bir felaket olur ve elbette kabul edilemez. Mevcut yaklaşık 5 milyon Suriyeli sığınmacıya 3,5 milyon daha katılması demek bu sayının, doğumlarla birlikte, yaklaşık 9-10 milyona yaklaşması demektir ki bu da Suriye nüfusunun yarısı anlamına gelir…
Şaka gibi geliyor ama son yıllarda yaşadıklarımızı dikkate alınca bu meselenin şakaya gelir tarafının olmadığı ortada.
Yöneticilerin mutlaka çok dikkatli olması ve etkili tedbirler alması lazım.
En etkili tedbir TSK’nın insiyatifinde oluşturulacak ve TSK tarafından kontrol edilecek bir Güvenli Bölge idi. Ama nedense ABD ile görüşmelerde ondan vaz geçildi, ABD ile birlikte, bir türlü başlatılamayan, farklı bir Güvenli(?) Bölgeye dönüştü o teşebbüs. Bizce de bu yeni teşebbüsle hem Suriye’nin kuzeyinde PYD-YPG koruma altına alındı hem de ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların gönderileceği Türkiye’nin kontrolündeki Güvenli Bölge ortadan kalktı.
Yönetim olarak ülkemizin geleceği ile ilgili konularda sürekli farklı şeyler söylüyor ve sürekli söylediklerinizden farklı şeyler yapıyorsanız kendinizi, etrafınızı ve yönetiminizi tekrar gözden geçirilmelisiniz.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz