Necdet Buluz
Pahalılık ve enflasyon konusunda aylardır tartışma yaşanıyor. TÜİK, açıklamalarında içinde bulunduğumuz şu anda enflasyonun % 17 olduğunu açıklıyor. Ekonomiden sorumlu olan yetkililer ise enflasyonun tek haneli rakamlara ineceğini, 2020’de de % 6-7’ lere ineceğini müjdeliyor.
Ancak, alınan tüm önlemlere rağmen pahalılıkta ve hali ile enflasyonda bir oymana görülmüyor. Hatta pahalılığın ve enflasyonun daha da yükseldiği ifade ediliyor.
Hükümet ile sendikalar arasında yapılan memur ve emeklilere yapılacak zam oranında bir anlaşma sağlanamamış, konu Hakem Heyetine aktarılmıştı. Hakem heyeti de 2020’de memur ve emeklilerine % 4+4, 2021’de de 3+3 zam oranını onaylamıştı.
Peki, bu oran memur ve emekliyi düzlüğe çıkarabilecek mi?
Şimdi bunun tartışmaları yapılıyor. Enflasyonun tavan yaptığı günümüzde memur ve emekliye getirilen bu zam oranının şimdiden eridiğine de dikkat çekiliyor ve “Memur ve memur emeklisi açlığa mahkum edilmek isteniliyor” deniliyor. Bu zam oranının da hiçbir şey ifade etmeyeceği söyleniyor.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ankara’daki pazar ve marketlerden fiyatlarını her ay düzenli olarak derlediği ve 77 zorunlu gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak yaptığı “halkın enflasyonu” araştırmasının ağustos ayı sonuçlarını açıkladı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Hane halkı Tüketim Harcaması araştırmasına göre, 2018 yılında Türkiye’deki en yoksul yüzde 20’lik kesim harcamalarının yüzde 28.7’sini gıda için yaparken, en zengin yüzde 20’lik kesim ise gıdaya en fazla yüzde 15.4 oranında pay ayırdı.
Gıdanın harcamalar içerisindeki payı Türkiye genelinde ise yüzde 20.3 olarak ölçüldü. Dolayısıyla gıda fiyatlarında yaşanan artış ve azalışlar, harcamalarının büyük bölümünü gıdaya ayırmak zorunda bulunan yoksulların enflasyonunu zenginlere göre çok daha fazla etkiliyor.
Gıda enflasyonunun giderek artması düşündürücüdür. Üretimin azalması, ithalatın hızlanması da gida enflasyonunu tırmandırıyor. Genelde yazılarımızda srekli olarak üretimden yana tavır sergiliyoruz ve çiftçilerin her alanda desteklenmesi gerektiğini anımsatıyoruz.
Türkiye’de ailelerin gıdaya harcadıkları her 100 liranın 17.9 lirası pirinç, ekmek, bulgur, buğday unu, makarna ve şehriyeye gidiyor. Et ve balık için yapılan harcamalar ise gıda harcamalarının yüzde 22.4’ünü oluşturuyor.
Süt, peynir, tereyağı ve diğer süt ürünleri ile yumurtanın gıda harcamaları içerisindeki payı yüzde 13.4’ü, tereyağı dışındaki yağların payı yüzde 5.5’i meyvenin payı yüzde 10.8’i buluyor. Her 100 liralık harcamanın 15.1 lirası sebzeye, 6.1 lirası şeker, reçel, bal gibi gıda ürünlerine, 3.1 lirası çay ve kahveye, 3.6 lirası alkolsüz içeceklere, 2.2 lirası ise diğer gıda maddelerine ayrılıyor.
Özetleyelim:
Yapılan istatistiki bilgiler şu gerçeği ortaya koyuyor:
İşçiden sonra memur ve emekliye verilen zam da tek hanede kalırken milyonlarca dar gelirlinin gıda enflasyonu bir ayda yüzde 1.5, yılbaşından bu yana yüzde 30.1, son bir yılda ise yüzde 64.2 arttı. Maaş zammı enflasyon karşısında ezildi. Milletvekillerinin maaşına yapılan 941 lira zam ise Ocak ayında maaşlarına yansıyacak.
Memur ve emeklinin istediği fazla para değil, sadece geçinebileceği miktarda maaş zammıdır. Bunu da her zaman dile getiriyorlar.
Yoksul sayımız giderek artıyor. TÜİK’in ortaya koyduğu rakamlardan da bunu görebiliyoruz. Eğer, pahalılık ve enflasyon bu hızda devam ederse yoksul sayımız daha da artacaktır.
Temennimiz, pahalılığın ve enflasyonun beklenen seviyelere düşmesidir. Hiç kimse pahalılıktan ve bunun getirdiği enflasyondan memnun değil. Halkımız da geçinebileceği düzeyde maaş zammını bunun için istiyor.
Maaşlara yapılan zamların ele geçmeden erimesi ve yoksulluğun artmaya başlaması toplumsal barışı da tehdit edecektir.
Bizi yönetenler maaş zamlarını bu kadar düşük tuttuklarına göre pahalılığı ve enflasyonu indirmekte bir yol haritalarının olduğu inancındayız. Pahalılığı ve enflasyonu önümüzdeki dönemde indirebileceklerini inanıyorlar ki, zam oranlarını da buna göre ayarlamış bulunuyorlar.
Pahalılığı indirsinler, enflasyon beklendiği gibi tek haneleri görsün millet buna razı. Eğer böyle bir tablo ile karşılaşacaksak, maaşlara yansıtılacak olan zamlar için de söylenecek bir şey olmayacak.
Ya tersi olursa ne olacak?
Açık söylememiz gerekirse bunu düşünmek bile istemiyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz