Necdet Buluz
Dolar’ın her yükselişe geçişinde yüreğimiz ağzımıza geliyor.
Neden mi?
Bir gecede Türk Lirası değer kaybediyor. Paramız pula dönüyor. Dolar daha sonra toparlanmaya geçse bile paramızdaki tahribat düzelmiyor Bu da anında piyasaları dalgalandırıyor.
Önceki haftanın son işlem gününü 5.77 TL seviyelerinde kapatan dolar kuru, Asya piyasalarının açılmasıyla bir anda 6.40 TL seviyelerine kadar yükselmişti. Dolar kuru 60 kuruşluk bu yükselişinin ardından tekrar 5.80 TL seviyelerine kadar geriledi. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi bizim paramızı vurup geçti.
Dolar kurundaki bu sert kırılganlığı Türkiye’nin önde gelen ekonomistleri değerlendirdi, kısaca bunlara göz atalım:
Karar Gazetesi ekonomi yazarı İbrahim Kahveci 6.40 TL’lere yükselen dolar kuruyla ilgili gazetesindeki köşesinde “Dün gece yaşanan sarsıntı bize bir kez daha yeni bir dalgalanma işareti verdi. Doların 5,75’den 5,45’e düşmesini düğün bayram karşılayan ağızlar birden sustu. Oysa temelde sorunlar çözülmedikçe dolar ha çıkmış, ha düşmüş ne fark eder.” dedi.
Meselenin sadece dolar kurundaki yükseliş olmadığını yazan Kahveci işsizlik, enflasyon, faizlerdeki problemlerle birlikte ülkemizin çöküş ülkeleri arasına girdiğini belirtti.
Ekonomi yazarı Çetin Ünsalan yaşanan dolar kuru şokuyla ilgili “paranaliz” internet sitesinde “başımız belada” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Sadece ticaret savaşı üzerinden bile bir söylemin karşılığı olarak bir gecede 6,40 TL seviyesine gelen dolar kuruyla birlikte ekonomimizin nasıl bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha gördüğümüzü belirten Ünsalan “Başımız belada ve daha da bela potansiyeli var. Siyasilerimiz ya da fikir önderlerimiz ne konuşuyor? Olmuş bitmiş belediye seçimlerini… Sadece bu yaklaşım bile başlı başına bir bela. Yani kısaca başımız belada…” diye yazdı.
Youtube kanalında Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişmeleri ve piyasaları yorumlayan Murat Muratoğlu ise dolar kurunda yaşanan yüzde 12’lik değerlenmenin sadece bir uyarı olduğunu yazdı. Muratoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“Hem faizleri indirip hem doları tutmaya çalışırsan, piyasalara para sürüp hiçbir şey olmamış gibi davranırsan, bu uyarının anlamını bile kavrayamamışsan savaşta kim vurduya gidersin. Ancak konuşursun. Mevcut ekonomi yönetimi ve sitiliyle dünya piyasalarında en fazla bir piyonsun.”
Ekonomistlerin bu açıklamaları akıllara “Yeni bir krizle mi karşı karşıyayız?” sorusunu akıllara getiriyor.
Aslına bakılacak olursa yaşanan bu yükselişleri, ekonomimizdeki kırılgan yapıyı ciddiye almak ve durumdan ders çıkarmak gerekiyor.
Dolar’ın ani yükselişinden niye bu kadar rahatsızlık duyuyoruz, bunu da kısaca şöyle anlatmaya çalışalım:
Geçtiğimiz Ağustos-Eylül aylarında dolar kurunda bir yükseliş olmuş, piyasaların alt üstüne gelmişti. Hemen her ürün neredeyse % 100 artışla neredeyse rekor kırılmıştı. Paramız küçülmüş, alım gücü düşmüştü. Bunun sarsıntılarını halen yaşıyoruz.
Dolar’daki bu ani yükselişi bizi yönetenler “Dışarıdan ekonomimiz saldırıya uğradı” diyerek ekonomimizdeki sarsıntıyı dış güçlere bağladılar.
Kırılgan bir ekonomik yapıya sahip olduğunu görüyoruz.
Özellikle ABD Başkanı Trump’un bir açıklaması ile her şey bir anda alabora olabiliyor.
İşin en sıkıntılı tarafı da şu oldu:
Dolar kurundaki yükselişi bahane edenler ürünlerine % 100 zam yaptılar ama dolar kuru normale dönmeye başladığında zamlı mallar yine aynı fiyattan satılmaya devam etti, bugün de devam ediyor.
Dikkat edilecek olursa piyasalarda dal kımıldamıyor. Kimse para harcamıyor. Kredi kartları ile yapılan alış-verişlerde artış var. Zorunlu olmadıkça da harcama yapılmamaya özen gösteriliyor.
Merkez Bankası’nın kredi faizleri birkaç puan düşürmesinin de işe aramadığını görüyoruz. İnşaat ve araba piyasasındaki durgunluk devam ediyor. Diğer sektörlerde de durumun farklı olmadığını söylemeliyiz.
Özetleyelim:
Türk ekonomisi yeni bir Dolar krizi ile karşı karşıya kalırsa bunu kaldıramaz. Hızlı ve ani bir çöküş yaşanır. Zaten yukarıya aldığımız ekonomistlerin değerlendirmelerinin de özeti bu değil mi?
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz