Bu yangınlar söner kardeşim;
hiç merak etmeyin ve endişelenmeyin…
Önüne gelen her şeyi yakıp kül ettiğinde ve artık yanacak bir şey kalmadığında söner; korkmayın…
Sonrasında hala dumanı tüten kara bir enkaz yığınını kendine fon ederek beyaz ekranlara çıkan anlı-şanlı bir yetkili ” Yangın kontrol altına alındı, şükürler olsun ki can kaybımız yok, tez zamanda yaralar sarılacak…” diyecek ve süslü püslü laflar ile beyanatlar veren birileri de olur bekleyin; ve biz de derin bir Ohhh ! çeker şükürler olsun diyerek seviniriz…Bu sevinç ki ” Ben yanmaktan kurtuldum şükür bana bir şey olmadı…” nın yüze vuran ifadesinden öte bir şey olmaz coğu zaman…
Her orman yangını sonrasında ” çıkış sebebi bilinmez- belli olmayan nedenler…” açıklamaları havalarda uçuşur… Kimse de demez “sevgili kardeşim 21.yüz yılda devletler artık gökte uçan kuşun kanadındaki tüyü sayabiliyorken korumak ve kollamakla mükellef olduğun koca koca ağaçları kesip-yakıp yok edenleri sen nasıl bilmez ve bulamazsın… senin işin ne ” diye sormaz. Çare üretme merkezleri şikayet eder sen bakarsın…
Senin gavur bildiğin elin oğlu ormanlarını ve içindeki habitatı korumak için neredeyse galoş giydirecek ormanlarına girenlere; senin yurdun ise yol geçen hanı gibi; yerlisinden yabancısına ne kadar işgalci, rantiyeci, müteahhit, madenci, mermerci, Hes’ci Res’ci ve Jes’ci bilumum çıkarcı grubu çekirge sürüleri gibi topraklarında cirit oynuyor….
Ah be kardeşim; o çok övündüğün, ecdadın ve ata bildiğin, “Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim” diyen deden Sultanlar mezarında dört dönüyor farkında mısın ?
Orta Asya’nın yüksek platolarından sonra sığındığın, bin bir medeniyete ev sahipliği yapan, onları bereketli topraklarında besleyen Anadoluyu hala yurt belleyemedin gittin; farkında mısın ?
21 yüz yılda hala evinin önünü ve kendi bahçeni yurt biliyorsun ya yanar yüreğim ona yanar… işgalci ve talan senin kapını alıncaya kadar hep mutlusun; dağda sebepsiz yanan otun derdi yok yüreğinde; ne de açmayan bir çiçeğin hüznü…Yağmayan Yağmurları hep kader bildin bunca yıl; Yangın yerlerinde toprak altında pişen karıncanın derdi derdin değil; kaçmaya fırsatı olmadan alevler içinde yanan bir canın acısı hiç olmadı ki kalbinde…velhasıl uzun sözün kısası acı, senin canını acıtmadıkça kaldırmadın popunu yerinden…kalktığında ise ne bir yurdun ve barınacak toprağın ne de temiz bir hava ve suyun olacak anla artık…
Bu topraklarda tek başına değilsin… senden başka tür ve canların da yurdu buralar…Anlamazsan bil ki mezarına gelecek torunların olmayacak; olursa da el açıp duaya değil de küfür ediyor olacaklar sana; demedi deme….
Bir yanıt yazın