Necdet Buluz
Günlerdir kafalardaki soru şu:
“Rusya’dan aldığımız S-400 savunma füzeleri ile ilgili Amerika’dan Türkiye’ye yaptırımlar uygulanacak mı? Başkan Trump nasıl bir adım atacak?”
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alması konusunda selefi Obama’ya suçlayan ve sorumlu tutan ABD Başkanı Trump, nispeten ılımlı bir görüntü vermeye çalışırken, partisi Cumhuriyetçiler ciddi etkileri olabilecek bir adım atınca işler karıştı.
ABD’de Cumhuriyetçi Senatörler Rick Scott ve Todd Young, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alan Türkiye’ye yaptırım uygulanması için ABD Senatosu’na bir karar tasarısı sundu.
Taslakta neler var şimdi ona bakalım:
Karar tasarısının taslağında, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemini satın alması, “ABD’nin güvenlik hakkına doğrudan ve büyük bir tehdit” olarak tanımlanıyor.
Karar tasarısının kabul edilmesi durumunda Türkiye’ye ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında belirlenen yaptırımların tamamen uygulanması öngörülüyor.
Cumhuriyetçi Senatör daha da ileri giderek Başkan Trump yönetimine “Rusya’nın oluşturduğu tehdidin değerlendirilmesi ve Türkiye’nin daimi NATO üyeliğinin gözden geçirilmesi için NATO’ya toplantı talebinde bulunması” çağrısı yaptığı da gelen haberler arasında.
Senato’nun Dış ilişkiler Komitesi’nden Demokrat Senatör Bob Menendez de, Türkiye’yi F-35 programından çıkarmanın yeterli olmadığını ifade etti. Yazılı açıklamasında Menendez, “Yasalar açıkça ‘Rusya’nın savunma ve istihbarat sektörleriyle ‘önemli işlemler yapanlar’ için cezalar öngörüyor, bu da açıkça S-400 sisteminin teslimatını da içerir” açıklaması ile dikkatleri çekiyor.
Menendez ayrıca, Trump’ın CAATSA’yı uygulamayı reddetmesi durumunda ABD yönetimini Türkiye’ye yaptırım uygulamaya zorlayacak bir yasa tasarısı sunacağını da söyledi. Kanun hükmünde olmasa da, böyle bir karar tasarısının Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Senato’dan geçmesi, Ankara’ya yaptırım uygulaması için ABD Başkanı Trump üzerinde baskı oluşturabilir.
Cumhuriyetçi Senatör Scott’un önergesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da ‘ülkeyi otoriterliğe sürüklemek, insan hakları ihlalleri yapmakla’ eleştiriyor ve Türkiye’nin “radikal İslamcı militan örgütlerle aynı safta yer alarak ABD’nin müttefiki İsrail”i tahrik ettiği’ ifade ediyor.
Hemen saplama yapalım:
Amerika’daki Yahudi lobisi de dişini gösteriyor. Kapalı kapılarda ardından Türkiye karşıtı kararların alınması konusunda yoğun bir çalışma yapıldığı haberleri de geliyor.
ABD Başkanı Trump, S-400 krizinden sonra Türkiye’ye yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir soruya “şu anda yaptırımlara bakmadığı” cevabını vermiş ancak daha sonra yaptığı açıklamada ise “Ne yapacağımızı göreceğiz. Bunları henüz duyurmadık” demişti.
Bu çelişkili açıklamaları değerlendirdiğimizde ABD Başkanı Trump’un politikalarının netleşmediğini de görmekteyiz.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon da Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemini satın almasından dolayı ortak F-35 savaş jeti programına katılımını askıya aldığını duyurmuştu.
Türk Dışişleri Bakanlığı kararın ‘adil olmadığını’ söylerken, NATO da Türkiye’nin F-35 sisteminden çıkarılmasının ‘kaygı verici olduğunu’ söyledi. Kongre’nin 2017’de onayladığı CAATSA yasası, Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye son dönemlerde uygulanan yaptırımların önünü açmıştı.
Özetleyelim:
Başkan Trump’a hiç güvenilmez. Pantegon ve senato Türkiye’ye yaptırımlar konusunda kararlı görünüyor ve bu kararlılık Trump’a da yansıyabilir. Çok dikkatli olmak ve yeni politikalar oluşturmak durumundayız.
Olası bir yaptırımla karşı karşıya kalmamız durumunda özellikle ekonomide sıkıntılar yaşanabilir. Konuyu daha üst düzeyde ele alıp, Amerika olan ilişkilerimizi bu noktaya getirmeme çabası içinde olmalıyız.
Görünen o ki, Amerika’nın Türkiye’ye olan düşmanlığı bitmeyecektir. Bazı güçlerin de bu düşmanlığı körüklediği ve ilişkilerimizi daha da germe noktasına taşıma için çaba gösterdiklerini de unutmayalım.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın