Necdet Buluz
Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı söylenen yen partiler için kafalardaki soru şu:
“Oy potansiyelleri ne olur? Başarılı olurlar mı? Siyasi hayatımız damga vurabilecekler mi?
Siyasi kulislerde yeni partilerin kurulduktan sonra nasıl şekillenmesi gerektiği konuları da tartışılıyor. Bazıları “Başarılı olur” derken, bazı kesim “AK Parti’yi yıpratırlar” görüşünü ileri sürüyor. Bir başka kesim ise “Hiçbir varlık gösteremezler” görüşünü ileri sürüyor.
Asıl önemli konu da şu:
Yeni partiler AK Parti’den milletvekili koparabilirler mi?
Söylentilere göre AK Parti’den 35 milletvekili ayrılacak ve yeni partilerde yer alacak. Eğer böyle bir durum ortaya çıkarsa AK Parti parçalanır. Siyasi hayatımızda yeni bir yol haritası ortaya çıkar.
Bunun sonucu olarak 2013 yılında yapılacak olan gene seçimler de daha erken bir tarihe alınabilir. Bu konuda şimdiden partili Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışılıyor. İlerleyen zaman içinde erken genel seçim tartışmalarına da şahit olabiliriz.
Konuya nereden bakılacak olursa olsun, kurulacak olan yeni partiler siyasi hayatımızda bir deprem etkisi yaratacak gibi görünüyor.
Bazı seçmenlerin yeni parti arayışı içinde olmalarını yeni partiler için bir umut kapısı olabileceğini de söylemeliyiz.
Her şeyi daha net görebilmek ve geniş analizler yapabilmek için yeni partilerin kurulup hayata geçmelerini beklememiz gerekiyor.
Konuya tarafsız ve sosyolojik açıdan değerlendirdiğimizde Babacan ve Davutoğlu’nun partilerinin yeni bir umut olabileceği görülüyor. Ortaya çıkacak kadrolar ve programın da önemli olacağı görüşündeyiz. Bir de bu partilerin dış bağlantılarındaki incelikler de önemli olacak.
Bir konu daha var:
“Babacan’ın mı, yoksa Davutoğlu’nun mu partisi daha başarılı olur?”
Bu sorunun yanıtını verebilmek için uzun bir analiz yapmak gerekiyor. Yerimizin darlığı nedeni ile bu konuyu bir başka yazımızda ele alacağız.
Hemen her seçimleri seçim öncesi yaptığı anketlerle en yakın bilmesi ile dikkatleri çeken ANAR’ın Genel Müdürü İbrahim Uslu, bu konudaki görüşlerini paylaştı. Uslu’nun görüşlerini ve ortaya koyduğu tahminleri biz de olumlu buluyoruz.
ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin kuracağı yeni partilerin oy potansiyeli hakkında görüşlerini açıkladı. Uslu, “Seçmen hiçbir zaman bir an önce parti kurun da biz de oy verelim demiyor. Burada önemli olan şu. Bazı atmosferler vardır ki yeni parti için hiç uygun bir ve tercih ettiği parti ile ilgili bir mutsuzluk yaşayıp yaşamadığına bakmak zemin değildir, bazen de uygun bir zemin ortaya çıkabilir. Seçmenin mevcut partilerle ilgili kanaatlerine gerekir” dedi.
Dilerseniz Uslu’nun yeni kurulacağı söylenen partiler konusundaki görüşlerini hep birlikte okuyalım:
“Seçmenin yüzde 20’si yakın zamana kadar sadakatsiz seçmenlerden oluşuyordu. Bunlar her seçimde farklı partiler deniyorlar. Bu eğilim referandumdan bu tarafa güçlenmeye başladı. Seçmenin yüzde 25’e yakını bir önce oy verdiği partiyi tercih etmiyor. Dolayısıyla bu yeni kurulacak partiler için bir potansiyel. Bir de yüzde 10 civarında kendisini hiçbir partiye ait hissetmeyen seçmen var. Ebeveynlerine benzer oy verme eğiliminin de son zamanlarda düştüğünü Gençler artık siyasal tutumlarını ebeveynlerinden çok başka mecralardan edinebiliyorlar. Dolayısıyla yeni seçmenlerin ebeveynleri gibi davranacaklarını varsaymamız için de elimizde bir neden yok. Bunlar da yeni partilere yönelebilirler. 2-3 seçimdir aynı partiye oy verdiği halde partisinden mutsuz olan bir kesimin de var olduğunu da görmek gerekir. Bunların hepsini topladığımızda seçmenin yaklaşık yüzde 50’si yapıyor. Yani seçmenin yaklaşık yüzde 50’si parti tercihini değiştirme potansiyeline sahip. Bu durum mevcut kurumsal partilerin önünde bir tehdit, yeni partiler için de bir fırsat olarak görünüyor. Bu potansiyele sahip seçmenlerin hepsinin gidip yeni partiye oy vereceği gibi bir durum olmadığını da belirtelim. Elbette ki yüzde 50’nin bir kısmı mevcut partilere yönelecektir, bir kısmı da yeni partiye oy verecektir. Kadrolarına göre şekillenecektir. Şu an için kesin olan ise bazı seçmen gruplarının mutsuz olduğu ve bir kısmının da zaten kendilerini ait hissettikleri bir parti olmadığı. Dolayısı ile yeni partiler için ümitsiz vaka diyemeyiz. Seçmenin önemli bir kesiminin hala parti değiştirme potansiyeli mevcut.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın