Necdet Buluz
Merkez Bankası Genel Müdürü Murat Çetinkaya’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alınması içte ve dışta çok önemli yankı buldu. İş dünyasından gelen tepkilere muhalefetten gelen tepkileri de eklediğimizde bu konunun daha çok konuşulacağı ortaya çıkıyor.
Her ne kadar Erdoğan “Bize ayak uyduramadı. Özellikle de faiz indiriminde ayak diredi Bu nedenle görevden aldım” diyorsa da bunun büyük bir yanlışlık olduğu söyleniyor. Tepkiler de dinmek bilmiyor.
Dışarıdan Merkez Bankası Genel Müdürü’nün görevden alınması nasıl görünüyor ve değerlendiriliyor? Bu konuya da kısaca bakalım:
Frankfurter Allgemeine Zeitung, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alınmasını yorumluyor. “Faizler Erdoğan’ın elinde” başlıklı yorumda şu satırlar göze çarpıyor:
“Erdoğan’ın motivasyonunun (görevden alma) nedeni, safları sıkılaştırmak ve daha fazla gücü garanti altına almak istemesi. Çünkü yurt dışı ve yurt içinde baskı altında. Özellikle de Rusya’dan füze alımı nedeniyle yaptırım tehdidinde bulunan Amerikalıların baskısı altında. Erdoğan mücadele etmek zorunda olduğunda en iyi ve en tehlikeli haline bürünüyor. Kendiliğinden gönüllü olarak geri çekilmesi beklenmiyor. Daha ziyade ülkesini uçuruma sürüklüyor. Merkez Bankası Başkanı’nın görevinden alınması bunun başka bir işareti.”
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Merkez Bankası’ndaki görev değişikliği hakkında yaptığı konuşmada “Faiz indirip indirmeyeceğine Merkez Bankası yönetimi karar verir. Benzer ülkeler arasında en yüksek enflasyona sahip ülkeyiz” dedi ve açıklamada bulundu:
“Merkez Bankası bağımsızlığı makroekonomik istikrar için şarttır. Kanunlarımıza göre, Merkez Bankası, hükümetle birlikte karar verilen hedeflere ulaşmak amacıyla araç kullanma bağımsızlığına sahip… Faiz, rezerv, karşılık oranı, çeşitli opsiyon mekanizmaları dahil olmak üzere pek çok aracı kullanabilir. Faiz indirip indirmeyeceğine Merkez Bankası yönetimi karar verir. Dünyada bize benzer ülkeler arasında en yüksek enflasyona sahip ülke olarak Merkez Bankası bağımsızlığına fazlasıyla özen göstermeliyiz. Finansal istikrarı sağlamak için enflasyon hedeflemesi yapan bağımsız bir Merkez Bankası’na ihtiyacımız var. Bu çok net. Bu riskler devam ederken; stratejik hedefimiz AB üyeliği konusunda ilerleme sağlanması bize ekonomi alanında ciddi ivmelenme ve kredibilite sağlayacaktır. Ülkemizdeki yatırım ortamına çok pozitif etkileri olacaktır. Dünyada faizlerin düşmesi ile birleştirebilirsek, çok büyük kalıcı yatırımları çekebiliriz. İçeride talep koşulları fevkalade zayıf. İş dünyası için zorlu koşullar ve riskler devam ediyor ama geleceğe dair daha ümitli olmak için de her zaman nedenlerimiz var. Türkiye’de iş dünyası çok girişken ve dinamik. Krizlerde panik olmayan, mücadeleci bir iş dünyamız var. Altyapımız da sağlam. Biz tekrar güven ortamını oluşturursak, bunlar zor konular değil. Biz yapısal reformlarımızı tamamlayarak ve kurumlarımızı güçlendirerek bu süreçten kalıcı şekilde faydalanmalıyız. Yurt dışında bir miktar gevşemeye gidilmesi TL üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Bu da bize döviz borcu sorununu çözmek için zaman kazandırır ama bu genişleme büyüme tarafına çok büyük bir destek vermeyecek çünkü bizim borç azaltma döneminde olmamız gerekiyor. Dışarıdan daha fazla borçlanmak değil, mevcut borcumuzun maliyetini düşürmek ve geri ödemeyi kolaylaştırması açısından faydalı olacak diye düşünüyorum.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasının Türkiye’de daha önce yaşanmamış bir durum olduğunu belirterek, “Sadece 12 Eylül darbesinde görevden alınan Merkez Bankası Başkanı’ndan sonra AKP iktidarı da aynı yolu izleyerek darbecilerle bir kez daha aynı çizgide buluştu. Artık Merkez Bankası’nın başındaki gerçek kişi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisidir” dedi. Erdoğdu’nun açıklamaları da kısaca şöyle:
“Hedefleri tutturamamanın sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damadı Berat Albayrak’tır. Üst üste yapılan seçim ve referandumları kazanmak uğruna piyasaya para saçılmış bu seçim hovardalığı hem borç yükünü hem de enflasyonu roketlemiştir. Seçim zamanı bütçe ve KGF kaynaklı bu fonlar, yatırımlara değil ağırlıklı lüks tüketime veya borç geri ödemelerinde kullanılmıştır. Yani hedeflerin tutmamasının sorumlusu Merkez Bankası Guvernörü değil, damat ve kayınpederidir. Bu ikiliyi ilk seçimde inşallah millet görevden alacak. TCMB Kanunu, Bankayı ve Başkanı, fiyat istikrarının temini için gereken adımlardan sorumlu tutar. Kanunun hiçbir yerinde, enflasyon hedefini birebir tutturmak yönünde bir ifade yok. Bankanın hedeflediği fiyat seviyesinden niçin sapıldığına dair Banka yönetimince açıklama, ilgili raporlarla kamuoyunda paylaşılıyor ve bunun nedenleri aynı zamanda iktidar mevkiindekilerle Banka yönetimi tarafından yazılı olarak da paylaşılıyor. Hedeflerden sapmaların gerçek nedeni, seçim hovardalığının yanı sıra Merkez Bankası’nı yetersiz kadrolarla doldurarak yapılması gerekenleri zamanında yapamayan bir teşkilata çevirmek ve yönetim üzerinde, kullanacağı araçlara ilişkin zımni bir baskı kurarak, Bankanın bağımsızlığını fiilen ortadan kaldırmaktır. Bundan birinci derecede sorumlu da sürekli faiz konusunda demeçler vererek Banka özerkliğine tehditte bulunan Cumhurbaşkanıdır.””
Peki, bundan sonra Merkez Bankası faiz indirimine nasıl ve hangi koşullarda gidebilir? Giderse Dolar ne olur? Piyasalar nasıl tepki verir? Bu soruların yanıtı da bir başka yazımızda.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın