TÜRK SANCAĞININ ŞÂNI
İstanbul seçimi, sadece basit bir “yerel seçim” olmanın çok ötesine geçip Pontus’a, Ekümenikliğe, İmralı’ya, Kürdistan’a kadar uzandı.
Trollerin ağzı torba değil ki büzesin.
Dışişleri Bakanı Barzanistan’da “Kürdistan Şehitleri” için saygı duruşunda bulunurken Binali Yıldırım Diyarbakır’da Kürtçe iki çift lâf edip “Kürdistan” dedi.
Eleştirilince de hep referans aldığı Atatürk’e atıfta bulunup, “Cumhuriyet’ten önceki dönemden bahsederken bölge için öyle demiştir” dedi.
Peki ya Cumhuriyet’ten sonrası?
Bütün bunlar olurken de, “askerlik değişiklik yasa tasarısı” gündeme düşüverdi.
Yok; Sokullu Mehmet Paşa, Kuyucu Murat Paşa, Damat/Makbul/Maktul İbrahim Paşa ve Damat Rüstem Paşa örneğini hatırlatır biçimde yeni sistemde de olduğu söylenilen “erlikten Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselebilmek” ayrıntısından hiç bahsetmeyeceğim.
(Daha geniş bilgi için bakınız; “DEVLET-İ ÂLİYYE IV”. Halil İnalcık. ‘Askerî Teşkilâtta Dönüşüm’. Sayfa 27/43) .
Topal Osman’ın 1922’de Pontus çetelerinin karargâhı ve silah deposu olduğu için yıktırdığı kilisenin çan kulesinin Giresun’a geçtiğimiz yıl yeniden dikilmesine; Tirebolu çıkışındaki tünele, olmayan kilisenin burnunun adının verilmesine çıt çıkarmayan Canikli’nin âniden Topal Osman güzellemeleri yapmaya başlamasına da değinmeyeceğim.
Türk Ordusu’nun “Kozmik Oda”sında saklı 60 yıllık Kuvayı Milliye hafızasını, yolun sonunda terör örgütü üyeliğinden mahkûm edilecek olan, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” fikriyle malûl savcı ve hâkimlere teslim eden Bay İlker Başbuğ’un şimdi vicdanını temizlemek çabasıyla çalakalem yazmaya çalıştığı kitap ve köşe yazılarıyla da inanın zerre kadar ilgilenmiyorum.
En ağırıma giden ne biliyor musunuz?
Sırtlarına sarılı Türk bayrakları ile davul eşliğinde evlerin kapılarını çalıp vatan görevi için askere gidecek arkadaşlarına yolluk toplayan yiğit delikanlılara artık “Hadi oğlum işinize… Paralı askerlik için ödeyeceğiniz bedele para yok” denilerek kapıların yüzlerine kapatılmasını duymuş olmam.
Hâlbuki o çocuklar “Askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını” canlarından aziz bilip “İcabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda” seve seve hayatlarını feda eyleyeceklerine namusları üzerine and içecekler.
Ne yıllardı!
İzmir/Menteş’ten bu yana meğer tam elli dört yıl geçmiş. 13 Haziran 2019
Bir yanıt yazın