RUSYA İLE KRİZ KAPIDA
(Gözünüzü bu defa kim bağladı Hulusi bey)
Hulusi Akar: “S-400’ler Haziran’a yetişemeyebilir ama önümüzdeki aylarda gelecek.” dedi
Rusya: “Her şey planlandığı şekilde ilerliyor ve herhangi bir gecikme söz konusu değil.” dedi
15 Temmuz Darbe girişiminde, “askerler bana darbe bildirisini imzalatmaya çalıştı. Kafama silah dayadılar, boğazımı kemerle sıktılar.” diyen Hulisi bey Rusya dan satın alınan S-400 hava savunma füzelerinin teslim tarihi gecikebilir derken;
Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, Türkiye’nin talebi doğrultusunda S-400’lerin teslimatının öne alındığını anımsatarak herhangi bir gecikmenin asla ve asla söz konusu olmadığını vurgulaya vurgulaya ilan etti.
Siz ne yapmak istiyorsunuz?
Olmadı değil mi?
Koftiden bir kabadayılık yaptınız ama bu defa iki ara bir derede kaldınız.
Amerika ile F-35
Ya da Rusya ile S-400
İki koca ile yatağa giren bir kadına bebeğin babası hangisi diye sorulmaz.
Önce konuyu bir açıklığa kavuşturalım. S-400 ve F-35 konusunda kim haklı kim haksız?
Çok açık ve net bir şekilde ifade ediyorum ki;
Amerika ve Rusya en başından en sonuna kadar haklılar.
Haksız olan, Türkiye Cumhuriyetinin dış politikasını allak bullak edip, komik ve oryantal bir kıvama getirerek, sonucunda da çarşafa dolanan beceriksiz bu politikacılardır.
Öncelikle gerçekleri tam olarak bilmemiz de fayda var.
Amerika diyor ki: Yeni nesil savaş uçağımız olan F-35 ler her türlü hava savunma silahlarına karşı çok önemli bir koruma sistemi geliştirmiştir. Rusya nın S-300 ve S-400 füzeleri F-35 lere karşı pek fazla etkili değildir. Türkiye S-400 füzeleri ve F-35 savaş uçağına aynı anda sahip olamaz. Böylesi bir durumda Rusların F-35 savaş uçaklarında bulunan bu koruma sistemini deşifre ederek yeni yaptıkları S-500 füzelerinde bunu kullanacak olmaları gerçeği kaçınılmaz bir sonuçtur.
Özetle: Amerika, F-35 savaş uçaklarının teknolojik üstünlüğünü silah sanayindeki en büyük rakibi Rusya ya karşı korumaya çalışırken tehdit ve şantajla her emrini yerine getiren bu iktidarı da kaybetmek istemiyor.
Rusya diyor ki: S-300 , S-400 füzelerimiz Natonun kullandığı F-16, Tornado ve Eurofighter Typhoon tipi savaş uçaklarına karşı çok etkili bir hava savunma silahıdır. Nato ittifakının bunu ele geçirmemesi için Nato üyesi olan Türkiye’ye anlaşma çerçevesinde verilecek olan S-400 füzelerinin teknolojik güvenliğinin de Rusya tarafından sağlanması şarttır ve bu durum tartışmaya kapalıdır.
Özetle: Rusya, S-400 füzeleri ile birlikte kendi güvenlik elemanlarını (teknolojik casuslarını) Türkiye’ye yerleştirmeyi planlarken, saray ve saltanat uğruna ülke çıkarlarını hiç düşünmeden feda eden mevcut iktidarın haraç kesen bodyguardı olarak görevini sürdürmek istiyor.
Gülmeyin ama aşağı yukarıTürkiye de şöyle diyor : Siz bana hem S-400 füzelerini, hem de F-35 savaş uçaklarını verin, vallah billah, ekmek musaf çarpsın, iki gözümüz önümüze aksın ki kimse kimsenin teknolojisini deşifre etmeyecek.
Donald Trump’un emirleri her şartta yerine getirilirken, Vladimir Putin’in haracı hiç bir zaman kesilmeyecek.
Bir tarafta Amerika diğer tarafta Rusya
İstanbul borsasının %70 ne hükmeden Amerika tercihi ağır basıyor. Çünkü aksi bir durum ambargoyu da beraberinde getirecek.
Bu seçenek Türkiye Cumhuriyeti’ni ekonomik olarak 100 yıl geriye götürür ve Osmanlı devletinin yıkılışında olduğu gibi “Duyun-u umumiyeyi” geri getirir.
Tükiye bugüne kadar S-400 füzeleri için Rusya ya yaklaşık 2 Milyar Doları Ruble olarak ödedi. Vazgeçmesi halinde bu paranın üstünü çizmek zorunda kalacak.
Ama Rusya için bu kadarla da bitmiyor elbette ki…
S-400 meselesi Rusya için aynı zamanda bir’de prestij meselesi demek.
Rus ekonomisinin lokomotifini petrol ve silah satışı oluşturuyor.
Bu prestij kaybı 3. Dünya ülkeleri içinde Amerika yı birkaç adım daha öne çıkartır ki…
Rusya bunu kesinlikle kabul edemez.
Sonuç olarak: Çok kuvvetle muhtemel ki Türkiye S-400 lerden vazgeçecek. Bunu 1 yıl öncede yazmıştım.
Emin olunuz ki, Türkiye’yi yöneten kişiler şu an ne yapacaklarını bilemez bir halde tersinden suya dalan şaşkın ördek durumundalar.
Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali…
Hulusi bey 15 Temmuz darbesinde yaşadığı acziyetten çok daha kötüsünü yaşayabilir.
Ama şurası bir gerçek ki bu defa da gözünü bağlayan, kafasına silah dayayan ve elini kemerle bağlayanlar yine aynı kişiler ve bu defa infaz için çok kararlılar galiba…
Güzel bir Türk deyimidir.
Su testisi su yolunda kırılır.
Sevgiyle kalın
Bir yanıt yazın