İran’ın Suriye’de genişlemeci hırsları: ABD’nin talepleri ve İsrail’in yoğun saldırıları :
Suriye krizinde hızla değişen pozisyonlar : İran’ın bu pozisyonlara uyumu:
Tahran’ın güçlerini Suriye’den çekmesi gibi bir çok unsur belirliyor…
*
Tahran Şii İslam rejiminin 40 yılı aşan yaptırımlar sonucunda çok düşük bir profil sergilediği,
Bununla birlikte Suriye’nin bölgesel ihtilaflarda en önemli arenalardan biri olma statüsünün arttığı,
Aynı zamanda ABD’nin İran’a petrol ithal etme konusundaki feragatlarını uzatmamaya karar vermesiyle,
İran’a maksimum baskı yapma stratejisinin yoğunlaştığı işbu dönemde,
Tahran rejiminin bölgesel faaliyetlerinin engellenmesi, etkisinin azalması ve yeni bir bölgesel güç dengesinin oluşturulması hedefleniyor.
*
ABD maksimum baskı stratejisini her alanda uyguluyor.
Son olarak dün, ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye’de Yerel Yönetişim ve Sivil Toplumu Destekleme Ofisi,
Suriye’de İŞİD’in kalıcı yenilgisini sağlamak ve tüm aşırılıkçılıkla mücadele etmek,
2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı himayesinde Suriye çatışmasına siyasi bir çözüm getirmek,
Ve Suriye’deki İran kuvvetlerinin ve vekillerinin varlığına son vermek üzere STK’lara 75 milyon dolar hibe açtı..
Bu nedenlerle hem Suriye hem İran; Orta Doğu’daki ihtilaflarda en önemli bir noktadadırlar.
*
İran gibi genişlemeci devletlerin dış faaliyetleri,
Ülkenin rejim unsurlarına hayatiyet sağlayacak finansal ve ekonomik duruma,
Ve bölgesel düzendeki etkilerinin niteliği gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.
*
Tahran rejimi bölgesel faaliyetlerinde oldukça karışık ve belirsiz bu aşamada;
Çok kötü bir ekonomik durumla karşı karşıyadır.
Bu durum ABD yönetiminin İran rejimi üzerindeki baskıyı sıkılaştırmasına,
Dolar rezervlerinin azaltılmasına, bölgesel faaliyetlerine fon sağlayan finansal arterleri kesilmesine yol açarken,
Sonuçta yaptırımlarının başarısına neden oluyor.
Nitekim İran’ın petrol gelirleri yarıdan fazla azalmiştır ve İran, ABD’nin yaptırımlarını engellemeye ikna etme çabalarında başarısız olmuştur.
Bunun yerinde bugün bir çatışma senaryosu bulunuyor…
*
Başkan D. Trump yönetiminin, İran rejiminin Suriye’deki faaliyetlerinde tedarik hattını hedeflemedeki başarısına ek olarak,
İran son zamanda başka bir ikilem daha yaşıyor…
Suriye krizinin patlak vermesi sürecinde İran-Rus ittifakı Esad rejiminin iktidarı sürdürmesini sağlarken;
Bugün Suriye’de Rusya ve İran arasında durum giderek farklılaşıyor ve gerginlikler artıyor.
*
Suriye’de Rusya ve İran güçleri arasında bir çok kez silahlı çatışmalar yaşandı.
Rusya kuvvetlerini Suriye denkleminde üst sırada tutabilmek için yeniden yapılandırırken,
İran sadık güçlerini kendi birlikleriyle değiştirdi ve işgal politikası uyguladı.
İran ve Rusya şimdi işbirliği ve eşgüdüm aşamasından çekişmeye çok açık yeni bir aşamada bulunuyorlar.
*
İki ülke işbirliği ve koordinasyon aşamasından, yeni Suriye denkleminde etkilerinin ve kontrollerinin çatışmaya dönebileceği bir noktadadırlar.
Rusya ile İran arasındaki pozisyonlarda bu gerilim, daha en başta kaçınılmaz olarak öngörülmekteydi…
*
Mevcut durum; İran’ın Suriye’ye ilk adımını attığından beri maruz kaldığı finansal ve insani zayiatlarının karşılığını almak için sabırsızlıkla beklediği,
Hırslarına ve planlarına bir engel ve baskı teşkil ediyor.
Suriye Devlet Başkanı B.Esad’ı da Suriye krizinin patlak vermesinden sekiz yıl sonra İran ve Rusya arasında bırakıyor.
*
Rusya, Suriye’de İran ile yaşadığı yükten kurtulmak için,
ABD’nin Tahran’a uyguladığı baskıdan faydalanma zamanının geldiğini düşünüyor.
Bu Rusya’nın, İsrail ve ABD ile yakınlaşmasının bir sonucudur.
İsrail artık İran güçlerini Suriye’de istemeyen tek güç değildir!
*
Şimdi Rusya, Suriye’de İran’a kısıtlamalar getirmenin: Tahran’ı çatışmalardan uzak tutmanın : İran nüfuzunu ve kazanımlarını sınırlamanın:
İran’ı Suriye’nin kuzeybatısında Lazkiye’de bulunan Himeymim Hava Üssü’nden uzakta tutmanın:
İran’ın Doğu Akdeniz’deki rolünü en alt düzeyde tutmanın fırsatını kullanmak istiyor.
*
Rusya’nın, Suriye’deki İran rejimi kuvvetlerine ve milislerine karşı alacağı tedbirler;
İki ülkenin stratejileri, araçları ve hedeflerini birbirinden ayırırken gerginliğe de neden olacaktır.
Çünkü yeni Suriye denkleminde hem Rusya’nın hem de İran’ın;
Etkilerinin azalması: yeniden yapılanma sözleşmelerindeki paylarının düşmesi:
Doğu Akdeniz’de genişleyen kontrollerinin azalması yönünde herhangi bir niyeti bulunmuyor…
*
Öte yanda İsrail, İran’ın asli ve vekil güçlerini Suriye’den silmeye çalışıyor.
17 Mayıs’ta İsrail’in İran militanlarının konumlarına yaptığı yoğun saldırılar henüz sıcaktır
İsrail, İran stratejisini tamamen tahrip etmeyi,
Bölgesel güç dengesinin İran’ın lehine değişmeyecek ve tehdit oluşturmayacak şekilde düzenlenmesini öngörüyor.
Ayrıca Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri ile ilgili taleplerini baltalamak için,
Esad rejiminin zayıf durumda kalmasını istiyor.
*
Bu faktörler, ABD’nin maksimum baskı stratejisinin işe yaradığını,
İran rejiminin Suriye’de kritik bir aşamadan geçtiğini gösteriyor.
*
Ve Suriye’de İran’ın asli ve vekil güçleri için olası senaryolar işliyor.
İran ya açıkça İsrail-ABD- Rusya taleplerine boyun eğmeden faaliyetlerine devam edecektir,
Ya da İran’dan Suriye’deki genişlemeci faaliyetlerini durdurmak için milislerini geri çekmesi istenecektir.
*
Diğer bir senaryoda ise Rus yükselişi : İsrail’in Suriye’de İran pozisyonlarını bombalaması:
ABD’nin İran’a karşı bölgesel ve uluslararası ambargosuna rağmen,
Başkan Trump’ın 2020 başkanlık seçimlerinde ikinci dönem başkan olma isteği doğrultusunda alınacak bir half-time’da İran’ı baskılama ciddiyetinin düşmesi halidir.
*
Ama bu durum, ilerleyen süreçte;
Suudi Arabistan liderliğinde Arap Sünni ülkeleri ve İsrail’den oluşan İran karşıtı cephenin ya da Arap NATO’su karşısında;
İran’ın, Müslüman Kardeşler ideolojisini takip eden Batı dünyasından giderek kopan Türkiye,
Ve Suudi Arabistan ve Mısır’da yasaklı olan zengin ekonomisiyle Müslüman Kardeşler Hareketi ile birlikte,
Orta Doğu’da İsrail ve ABD’nin çıkarlarına karşı Şiiler ve Sünnileri bir araya getirerek yeni bir ittifak oluşturmasına yol açabilecektir…
30.5.2019
Yazıları posta kutunda oku