Askeri kaynaklar, İran’a 120 bin askerin havadan ve denizden saldırı için çok yüksek, karadan saldırı için çok düşük olduğunu bildirdiler.
14 Mayıs’da Başkan Trump 120 bin asker gönderme planını reddetti.
23 Mayıs’ta Pentagon Orta Doğu’ya 5 bin asker göndermeyi talep etti.
Trump, ” İran’la yüzleşmek için daha fazla askere ihtiyaç yok” dedi, talebi reddetti.
Nihayet 24 Mayıs’da Trump gerçek bir sayı ortaya koydu.
ABD’nin Orta Doğu’ya 1500 asker daha göndereceğini söyledi.
*
Ama doğrusunu aynı gün Savunma Bakanı Vekili Pat Shanahan Kongre’ye yaptığı açıklamada bildirdi.
ABD Merkez Komutanlığı’ndan Orta Doğu’ya bir Hava Kuvvetleri savaş uçağı filosu, insanlı ve insansız istihbarat birlikleri için mühendis personel gönderilecek,
Bölgede görev yapan Patriot füzesi taburundan yaklaşık 600 askerin görev süresi uzatılacaktı…
*
Washington ile Tahran arasındaki gerilimler artmaya devam ediyor,
Washington İran’ı, ABD birliklerine yaklaşmak ve onları ateş menziline almakla suçluyordu.
Ancak Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde bulunan 20 binden fazla ABD askerine, yeni gönderimlerin hiçbir fark yaratmayacağı anlaşıldı!
*
O sırada ABD Kongresi’nin 400 üyesi, Başkan Trump’a Suriye’de çatışmaya ve aşırılık yanlısı gruplarla mücadeleye devam edilmesine dair bir mektup imzaladı.
Suriye’nin bölgesel ve uluslararası bir alana dönüştürülerek İran’ın etkisini ve ABD-Rus gerginliğini azaltan “yeni bir strateji “yi ortaya koydular…
“Siyasi geçişe” dayanan ve Suriye halkının isteklerini karşılayan önceki formülüne göre daha az bir siyasi arayış öngördüler.
*
Ve Suriye’deki karmaşık çatışmanın çözümünde tek seçenek olarak;
ABD’nin çıkarlarına, İsrail’e ve bölgesel güvenlik ve istikrara yönelik artan tehditleri durdurabilecek politikaları ilerletmek olduğuna işaretle,
Suriye’deki terörizm, İran, Rusya ve Hizbullah’ın durumundan kaynaklanan dört tehdit için olmazsa olmaz Amerikan liderliğini vurguladılar.
Suriye’deki faaliyetleriyle İran, Rusya ve Hizbullah’a daha çok baskı istediler.
*
Bu sırada İdlib ve çevresindeki çeşitli savaşçılar şu an için duraklat düğmesine basmış gibidirler.
Kısa süre önce, Rusya ve İran’ın Suriye devlet güçlerinin Şam’ın kontrolü dışındaki son alanlardan birini geri almasına destek verdiği,
Yaygın sivil kayıpların ve mülteci hareketlerinin yaşandığı bu bölgede,
Şimdi yüksek riskli bir diplomasi oyunu sürdürülüyor.
*
Ve Türkiye “anahtar” görevi yapıyor!
Suriye savaşının başından beri isyancılarla birliktedir.
Halep’in rejimin eline geçmesinden sonra giderek sınır boyunca kuzeybatı Suriye’de ve İdlib eyaletinde egemen güç oldu.
Suriye’de isyancılarla ortak güç şebekeleri kurdu, yerel polis kuvvetlerini eğitti, okulları yeniden inşa etti.
Yönetim kadrosunu oluşturdu ve yerel ekonomiye yatırım yaptı.
Suriye’nin kuzeyini işlevsel olarak Güney Türkiye’ye benzetti.
*
Ankara iç savaş başladığından beri Suriye’nin bu bölgesinde,
Özgür Suriye Ordusu’nun unsurları ve cihatçı grupların bolluğu dahil Esad karşıtı koalisyonun birçok çizgisini destekledi.
Önce Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın çöküşüne karar verdi.
*
2015’te Esad’ın iktidarda kalacağı anlaşıldığından beri Türkiye’nin Suriye’deki hedefleri,
Ankara’nın terörist olarak nitelendirdiği Kürt gruplarını barındırıyor.
ABD ise Suriye’de İŞİD’in varlığına son vermekte Kürt savas güçlerinin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerine destek veriyor.
ABD, İslam Devleti’ni devralabilecek en iyi yerli mücadele gücüne sahip olan Kürtlerle müttefik olunca,
Türkiye’de bütün siyasî yetkileri tek başına eline geçirmiş bulunan Erdoğan, hızlı bir şekilde ABD’ye yabancılaştı.
*
Rusya ise Suriye’de kısa vadede oldukça başarılı olduğu kanıtlamıştır.
Esad’ı iktidarda tutuyor ve Orta Doğu’nun kalbinde, Rus stratejik varlıklarını önemli ölçüde geliştirmeyi sürdürüyor.
Rusya bölgeye işbu müdahale yoluyla büyük bir diplomatik oyuncu olarak geri dönmüştür.
Şimdi Türkiye, ABD ve NATO’dan uzaklaşıyor ve Rusya’nın yörüngesindedir…
Batı’ya muazzam stratejik bir darbe indirmiş bulunuyor…
*
Bugün İdlib’te çok gergin bir diplomatik oyun oynanıyor.
Türkiye bölgeden çekilmemesi herşeyi zorlaştırmıştır…
Erdoğan, Suriye’nin kuzeyini Milli Misak sınırlarına katmak için çok fazla siyasi sermaye ve iki tam teşekküllü saldırıya yatırım yaptı.
Ama şu noktada ülkedeki konumu bir zamanlar olduğu kadar sağlam değildir.
Özellikle Türkiye ekonomisi düşmeye devam ettiğinden, Suriye’yi terk ederek yenilgiyi kabul etmek Erdoğan için asla bir seçenek kabul edilmiyor.
*
Şüphesiz Rusya ve Suriye önceleri kendilerini bir köşede izleyen Türkiye’ den memnundular.
Fakat Türkiye’nin Suriye’yi asla terketmeyeceği görüldükçe,
Suriye ve Rusya bölgedeki güçleriyle giderek Türkiye’yi Suriye’de en az direniş yoluna sokmaya çalışıyorlar.
Erdoğan ise İdlib’deki mevcut birliklerini güçlendiriyor ve sınıra daha fazla güç aktarıyor…
*
Erdoğan muhtemelen Rusya Devlet Başkanı V.Putin’e, ” İdlib eyaletinde bütünüyle bir Rusya-Suriye saldırısı olursa,
ABD ve NATO müttefikleri Rusya ve Suriye’ye müdahale eder.
Bu durumda Rusya’nın güç sergilemesi ve Türkiye’ye yaslanma hayali sona erer” teklifinde bulunmuş;
*
Başkan Putin bu teklife göz kırpmıştır.
Bu yüzden İdlib’teki savaşı çözmek için Eylül 2018’de yapılan Türkiye- Rusya anlaşması esas alınıyor ve istenildiği gibi esnetiliyor.
Ancak bölgedeki El Kaide bağlantılı Hayat al-Şam militanlarının gideceği başka bir yerin olmaması,
Türkiye’nin bu anlaşmadaki misyonunu yerine getirmekten alıkoyuyor.
Bundan sonra belki de “teröristleri” ortadan kaldırmak için ortak bir çaba olabilir.
Ama en önemlisi bu durum Erdoğan’ı işgalcilikten kurtaran bir yol bırakıyor…
*
Esad aslında İdlib’i kazanmak ve ülkesine daha fazla bölgesel kontrol kazandırmak istiyor.
Ancak tükenmiş güçleriyle önemli bir Rus yardımı olmadan bunu yapamıyor.
Şu anda Rus diplomatik oyununa devam etmek zorundadır, belki de kaçınılmaz biçimde parçalanabilecek olana kadar!
Bu durumda Esad’a, Türkiye-Rusya anlaşması sayesinde Türkiye’nin nüfuzunu etkilemek kalıyor.l
*
Erdoğan’ın Rusya’dan S-400 kısa-orta-uzun menzilli hava savunma füze sisteminin devralınması ve konuşlandırılması için yaptığı anlaşma,
Suudi Arabistan ve Mısır’da yasaklı olan zengin ekonomisiyle Müslüman Kardeşlerle birlikte,
ABD’nin çıkarlarına karşı Orta Doğu’da Şiiler ve Sünnileri bir araya getirerek yeni bir ittifak oluşturma eğilimi;
Bütün bu gelişmeler de çok önemli bir katalizör görevi yapıyor.
*
Şu anda kaygılarının kaderlerini belirleyeceği bilincindeki liderler,
İdlib’ de acımasız bir diplomatik oyun sergiliyor…
Ey Erdoğan, telli zurna nene gerek!
Yazıları posta kutunda oku