Necdet Buluz
Patronlar Kulübü TÜSİAD ile bizi yönetenlerin yıldızı bir türlü barışmıyor. Karşılıklı görüş alış-verişi yapılması gerekirken, ard arda yapılan açıklamalar da gerilimi artırıyor. Bir orta yolun bulunması ve ekonomimizin düzlüğe çıkması açısından bizi yönetenlerle TÜSİAD yetkililerinin bir araya gelip ortak bir yolda buluşmasını doğru buluyoruz.
Sadece TUSİAD değil, TOBB ve diğer bazı ekonomik kurum ve kuruluşların da raporlarını, açıklamalarını dinlemek ve iyi değerlendirmek gerekiyor.
Birçok ekonomist, kötü gidişten şikâyet ediyor. Önerilerini sıralıyor. Eğer ortak yo bulmak, içinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulmak istiyorsak, her görüşe açık olmak ve bazılarını da değerlendirmemiz gerekiyor.
Bu satırlar yazılırken, TUSİAD’dan yeni bir açıklama geldi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TL’nin hızlı değer kaybettiği her dönemde bilançolara ek yük bindiğini ve reel sektörün yatırım yapma, istihdam yaratma kapasitesinin zayıfladığını belirtti.
Kaslowski, “Bugün en acil ihtiyacımız biriken risklerimizi azaltmaktır. ekonomiye taze kredi sağlanabilmesi için sorunlu kredilerin bilanço dışına çıkaracak mekanizmalar tasarlanması gerekmektedir ” dedi.
Söz konusu mekanizmaların işler hale gelmesi için önemli bir fon kaynağına ihtiyaç olduğunu belirten TÜSİAD Başkanı’nın açıklamaları şöyle:
“Bu fonun ne kadar büyüklükte olduğu ancak tüm bankacılık sektöründe uygulanacak analiz ve tespitlerle mümkün olabilir. Getirilecek çözümlerin ekonomik aktörler üzerinde yaratacağı ‘ahlaki tehlike (moral hazard)’ boyutunu da tartışmalıyız. Yanlış kararlar verenler ne kadar maliyet ödeyecek? Eğer hiç maliyet ödemezlerse bu ilerde de yanlış kararlar vermelerini teşvik etmez mi? Büyük bir maliyet ödemek zorunda kalırlarsa bu bankacılık sistemimizde ne kadarlık bir ek yük yaratır? Bu soruların çok dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor. Finansal sistemdeki riskleri azaltmak ve yenilerinin oluşmasını engellemek için makro düzeyde de tedbirler alınması gerekiyor. Finansal istikrarın ilk koşulu düşük ve stabil bir enflasyon oranını sağlamaktır. Son dönemde enflasyonun döviz kuru artışından beslendiğini görüyoruz. Artan dolarizasyonu engellemek için yapmamız gereken enflasyonu en kısa sürede düşürmektir. Bu doğrultuda adımlar atabilirsek oluşacak güven dalgası ile bugünkü zorluklardan kurtulmamız hızlanacak ve kolaylaşacaktır. Attığımız her doğru politika adımı sadece kısa vadede değil orta ve uzun vadede de olumlu etki yaratacaktır. Ülkemizin potansiyeli son derece yüksek. Son yıllarda ister siyasi ister ekonomik karşılaştığımız pek çok şok karşısında önemli bir direncimiz olduğunu kanıtladık. Bu direncin kaynağında; insan kaynağımız, sağduyulu ve güçlü bir bankacılık sektörümüz ve en kötü belirsizlik ortamında dahi ayakta kalmayı başarabilen güçlü bir reel sektörümüz var. Bugün sorunlarımız küçümsenecek boyutlarda değil ama çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yok. Yeter ki gerçekçi ve kalıcı çözümler üzerinde hep beraber ortak akıl ile çalışalım.”
Özetleyelim:
Ülkemizin potansiyelinin yüksek olduğu biliniyor ve bu da her zaman dile getiriliyor. Nitekim TUSİAD da bu konuya vurgu yaptı.
Yapılması gereken birlik ve bütünlük içinde hareket etmek ve eksikleri giderecek önlemleri almak olmalıdır. Sadece “TUSİAD konuştu” diye patronlar kulübü ile çatışma içine girmek, ekonomizmiz daha da çıkmaza sokabilir. Herkes, her kurum konuşabilmeli, görüş ve önerilerini de sıralayabilmelidir.
Bu ülke hepimizin. Ortada uzun zamandır sıkıntı yaratan bir ekonomik gidiş var. Pahalılık, ardından gelen enflasyon daha da sıkıntı yaratıyor. Üretim ve istihdamda beklenen hedeflere ulaşamıyoruz. Ortadaki bu sıkıntıların giderilmesi için yapılması gereken ve atılacak adımlar vardır.
Ortada görünen şu:
Yüksek enflasyon ve önlenemeyen dövizdeki yükseklik.
Dolarizayonu önleyebilmenin tek yolunun da enflasyonu düşürmek olarak değerlendiriliyor.
Dolardaki artış aynı zamanda borçlarımızı da artırıyor. Dışarıya daha çok paramız gidiyor, bağımlılığımız artıyor. Merkez Bankası’ndaki döviz açığımız da artıyor.
Daha çok üretebilmek, yatırımları çoğaltmak, istihdamı sağlamak ve işsizliği, pahalılığı önlememiz gerekiyor. Bunu da birbirimize dayanarak ve ortak akılla yapacaksak daha ne bekliyoruz ki?
necdetbuluz@gmail.com
www.facebookcom/necdet.buluz
Bir yanıt yazın