TÜSİAD iktidara aba altından sopa mı gösteriyor?
Bülent Esinoğlu
Önce Amerika’nın Türkiye’yi Avrasya’ya düşman cephede tutma gayretlerini hatırlatarak başlamalıyım. ABD bu çabaları sadece diplomatik baskılar, ambargolarla yürütmüyor. Becerebilirse, bir Turuncu Devrimle de sonuç alma çabasında olduğu artık çok kesin.
Nereden anlıyoruz derseniz, ABD’nin Türkiye uzmanlarının, CIA uzmanlarının yaptıkları açıklamalar ve açık istihbarattan anlıyoruz. Kabaran muhalefeti, ABD çıkarları için kullanmaya çalışıyorlar.
ABD’nin Türkiye Masası Şefi, Henry Berkey açıktan Turuncu Kalkışma Çağrısı yaptı.
Hala esasa girmedin diyebilirsiniz. Lakin yazdığım yazının ne derece önemli olduğunun farkındayım. Zaten iç dünyamızda, ABD’nin işini görmeye teşne örgütler var. Ülke içindeki ABD varlığının farkında olduğumuzda ve şartların da, onlarca uygun diye değerlendirildiğini gördüğümüzde, Henry Barkey’in çağrısının TÜSİAD anlayışı ile bütünleştiğini görürüz.
AKP iktidarının yıkılması gerekiyorsa bunun Türk Milletinin iradesi ile gerçekleşmesi gerektiği kesindir. Amerikan iradesiyle değil.
Şimdi TÜSİAD Olağan Toplantısında Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kozlowski’nin açıklamalarına…
Henry Barkey’in Turuncu Kalkışma çağrısındaki söylemlerin benzerlerini TÜSİAD yetkililerinin Türkiye sorunlarını anlatırken ifade ettiklerini gördük. Hukuk ve demokrasi talebi, İstanbul seçimlerinin iptali, hukuk devleti olmadığımız yönündeki açıklamalar. Henry Barkey de bu cümlelerin aynısını kurdu.
Son ve önemli bir Turuncu Devrim Kalkışmasından örnek verelim.
Amerika Ukrayna’da Kiev Maydan’da Turuncu Kalkışmayı organize ederken, Ukrayna’nın Çikolata Kıralı Petro Poroşenko ile işbirliği içinde gerçekleştirmişti. Kalkışma sözde hukuk ve demokrasi içindi. Lakin gerçek amaç Ukrayna’nın Atlantik Cephesine bağlanmasıydı.
Özilhan Çin ve Rusya’nın devlet kapitalizminden ve hukuk devleti olmamasından dem vurarak, Avrasya Cephesinin yerine Atlantik Cephesini TÜSiAD’ın benimsediğini, TÜSİAD Kuruluş Bildirgesine dayandırarak açıkladı.
Türkiye’deki işsizliğin, gelir dağılımının ve enflasyonun sorumluluğunu hiç üstlenmeyen bir TÜSİAD ile karşı karşıyayız. Ekonominin %90’ını elinde bulunduran TÜSİAD’ın iş sorumluluk düzeyine gelince hiç oralı olmadığını görüyoruz. Hem Çin’de hukuk yok diyor. Öte yandan ekonominin ve üretiminde ağırlığının Çin’de olduğunu itiraf ediyor. Sadece hukuk sayesinde ekonomi yükselseydi Çin’de ekonominin yükselmemesi gerekirdi. Ya Özilhan’ın hukuk anlayışında bir bozukluk var. Ya da hukuku sadece büyük sermaye ve ABD için ister bir görüntüsü var.
Yanlış anlaşılmasın hukuk karşıtı ya da ahlak karşıtı bir görüş sergilemiyorum. TÜSİAD’ın hukuku kimin için istediğinizi açığa çıkarmaya çalışıyorum.
Ekonominin tüm birikimlerini ellerinde toplamış olanların şimdi yaşadığımız ekonomik krizin bedelini halka yüklemenin siyasetini yapıyorlar. Buna da ekonomiyi konuşuyoruz diyorlar. Dibine kadar büyük Sermayenin alanını genişletme siyaseti yapıyorlar. Halk ve hukuk onların umurunda değil.
15 Mayıs 2019
Yazıları posta kutunda oku