Venezuela’da bu yılın başında başlayan ve sürmekte olan başkanlık krizinin bir parçası olarak sokak şiddeti yaşanıyor.
Destekçiler, eylemleri yozlaşmış sosyalist hükümete karşı aşağıdan yukarıya bir devrimin sonucu olduğunu iddia ederken,
Diğerleri bunun Venezuela halkını temsil eden değil yabancı güçler tarafından düzenlenen bir darbe olduğunu iddia ediyor.
*
Muhalif lider Juan Guaido genel bir ayaklanma ve cumhurbaşkanlığı iddiasının desteklemesi çağrısında bulundu.
Aralık’ta Nicholas Maduro’yu yeniden seçen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin meşru olmadığını,
Ulusal Meclis’in şu anki lideri olarak cumhurbaşkanlığını kendisinin üstlenmesi gerektiğini iddia etti.
Ama Maduro ve Venezuela ordusu onu desteklemedi.
*
Guaido’nun talebi ABD liderliğinde bir halkla ilişkiler kampanyasında çok sayıda denizaşırı hükümet tarafından tanındı.
Kanada, Fransa başta olmak üzere Kuzey Amerika ve Avrupa hükümetlerinin çoğu Guaido’yu tanırken,
Rusya, Çin, İran ve Türkiye tanımadı…
*
Şu anda Guaido’nun yanında ne kadar asker olduğu bilinmiyor.
2014’ten bu yana ev hapsinde olan muhalif Popular Will partisinin lideri Leopoldo Lopez, Guaido destekliyor.
Protestolar ise Lopez’in eski belediye başkanı olduğu başkent Caracas’la sınırlı görünüyor.
*
Başkanlık krizinin başlamasından bu yana ABD açıkça muhalefete destek verdi.
Guaido, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile yapılan bir telefon görüşmesinin ardından 10 Ocak’ta kendi başkanlığını ilan etmişti.
ABD’nin Venezuela’daki çabalarına odaklanan kongre üyesi Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio,
Amerikan basın organlarını J.Guaido’nun Maduro’yu askeri biçimde devirme girişimini ” darbe” olarak nitelendirdiği için eleştirdi.
*
Venezuela’da insancıllık ve askeri güç çatışıyordu.
Şubat’ta hükümet, ABD’den gelen ve muhalefet lideri Guaido tarafından desteklenen insani yardım girişini engellemek için ülkenin Kolombiya sınırına birlikler yerleştirdi.
Yardım malzemeleri taşıyan konvoyun geçisini isteyen halk ile ordu birlikleri arasında çatışmalar çıktı.
*
22 Şubat’ta Venezüella’nın Brezilya sınırında daha da trajik sonuçlarla benzer sahneler tekrarlandı.
Bu kez Başkan N. Maduro, ülkeye insani yardımların girmesini engellemek için Brezilya sınırınının kapatılmasını emretti.
Sınırı korumak için gönderilen askeri birlik, yerel Kumarakapay Pemon topluluğu tarafından durdurulunca çatışma çıktı.
Yüzlerce Pemon ailesi çevredeki ormanlara ve tepelere sığındı.
Amerikan Devletleri Örgütü, durumla ilgili ciddi kaygılarını dile getirdi, halkın güvenliğinin ve hakların korumasının garanti edilmesini istedi.
*
Bunlar ve benzeri bir çok çatışma temel olarak ülkenin başarısız ekonomisine,
ABD’nin diğer Latin Amerika ülkelerindeki tarihi katılım kaydına dayanarak olası bir askeri müdahalesi tehdidine odaklandı.
Ama Batı’da bu hikaye Venezuelalı ulusunun homojen olduğu varsayımıyla, sorunlu hükümet ile ABD emperyalizmi arasında bir anlaşmazlık olarak gösterildi.
Yerli halkların da dahil olduğu Venezuela hükümetleriyle olan tarihsel çekişmeli ilişkisi hep görmezden gelindi..
*
Pemon yerlileri ile Brezilya sınırındaki ordu birlikleri arasındaki çatışmalar aslında tüm yerli bölgeler üzerinde bir egemenlik meselesiydi.
Yaşanan olaylar Venezuela hükümetinin, devleti yerli bir nedenin savunucusu olarak konumlandıran kendi söylemine sert bir tezat oluşturdu.
*.
Halbuki ulusal egemenlik, eski cumhurbaşkanı Hugo Chavez tarafından ilan edilen Venezuela Bolivarcı Devrim’in tekrarlanan temasıydı .
Bu hareket, sosyalist politikalara ve özellikle ABD’nin dış müdahalesine karşı bir direniş sağlıyordu.
Ancak sömürgeci istilaya karşı yerli direnişin tarihi, hem Chavez hem de 2013’te iktidara gelen halefi Nicolas Maduro tarafından;
Dış müdahaleye meydan okumayı sembolize etmekte kullanılıyordu!
*
1998’de Hugo Chavez’in Bolivarcı ülke kurma projesi yerli halk gibi marjinal nüfuslara dayanıyordu.
Chaves bu söylemle 40 yıl içinde en yüksek seçim marjıyla güç kazandı.
Venezuela’daki pek çok yerli halk, başlangıçta Bolivya Devrimi’nin bir parçası olarak Venezuela halkına dahil olduklarını hissettiler.
Mesela 1999 anayasası, yerli gruplara toprak üzerindeki yerel haklarda dahil olmak üzere bir dizi hak sağladı.
Ancak geçen 20 yılda, devletin yerli halk ve bölgelerine ilişkin vaatlerinin birçoğu yerine getirilmedi, giderek hoşnutsuzluk arttı..
*
Mesela Pemon toprakları, yılardır madencilik ve tomruk için birbirini izleyen Venezuela hükümetleri tarafından hedef alındı.
Altın madencileri yıllarca çevre üzerinde yıkıcı etkisi olan yasadışı faaliyetlerde bulundular.
Tarihsel olarak, ülkenin güneyindeki yerli bölgelere devlet genişlemesi, bölgede bol miktarda bulunan altın ve boksit gibi doğal kaynaklarla bağlantılı oldu
2016’da hükümet, ekonomik krizle mücadele için geniş çaplı ve yaygın bir madencilik projesi başlattı.
Bu proje, Bolivar ve Amazonas eyaletlerinin kuzeyindeki yerli bölgelere yakın madencilik alanlarının militarizasyonu ile sonuçlandı…
*
Üstelik 2015’teki ekonomik krizin başlamasından bu yana devlet yardımı azaldı.
Şimdi yalnızca yöresel bölgelere bazen ya da hiç erişilemiyor.
Ama askeri varlıklar artıyor..
Bunun sonucunda Venezuela devleti ile yerli halk arasındaki ilişki parçalanmıştır.
Yeniden bölge ve madencilik kaynakları konusunda uzun süredir devam eden mücadeleye dönülmüş bulunuluyor.
*
Şubat’ta ABD yardımı girişindeki askeri ve yerli halk arasındaki çatışmalar giderek artan çekişmeli bu ilişkinin belirtisiydi.
Bu gerilimde hükümet aynı zamanda ulusal egemenlik adına işgal ettikleri bölge üzerindeki kontrolü uygularken,
Yerli halkın özerkliklerini ve topraklarındaki haklarını kabul eden Bolivarcı Devrim’i iyice sakatlamıştı.
*
Girişimden saatler sonra Savunma Bakanı Vladimir Padrino, bir konuşma yaptı.
“Bir terör eylemi yapmak için kandırılan küçük bir askeri ve polis grubunun önemsiz bir darbe girişimi oldu.
Ülkeye kaos ve ölüm getirmeye çalıştılar. Hemen yanıt verdik.
Herhangi bir kan dökülmesinin sorumluluğu, faşist ve vatanseverlik önderliğe karşı sorumluluk;
Venezuelalılardan ve Bolivar Ulusal Silahlı Kuvvetleri’nden saygısızlığı hak ediyor.
Çünkü orduyu kendi amaçları için kullanmaya çalışıyorlar” dedi.
*
Guaido’nun ne bir üs ne de büyük bir askeri desteğe ya da önemli askeri teçhizata erişimi yoktur.
Bütün olay bitti gibi görünüyor.
Ama serbest düşüş ekonomisinde işler daha da kötüleşmiştir…
*
Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Venezuela’daki duruma ilişkin,
“Barışçıl geçişi tercih ederiz ancak gereken buysa askeri müdahale de ihtimal dahilinde” diyor.
2. 5. 2019
Yazıları posta kutunda oku