AKP zulüm demektir.
AKP gözyaşı, kan, acı demektir.
AKP açlık, yoksulluk, işsizlik demektir.
AKP dönemi zulüm dönemidir ve bu zulüm yıllardan beri sürüp gitmektedir…
Dert, çile, sıkıntı azalacağı yerde, onların iktidarında her geçen biraz daha artmaktadır…
Hak, hukuk ihlalleri artık herkesin gözü önünde yapılmaktadır.
Gazeteciler, öğretmenler, tweet atanlar “Cumhurbaşkanına hakaret etti” gerekçesiyle gözaltına alınırken; muhalefet partisi liderine yumruk atanlar, onu linç etmeye kalkanlar ve tacizciler, tecavüzcüler serbest bırakılmaktadır.
Bazı AKP’liler ise, o yumruk atan eli öpmek için sıraya girmekte ve bu fotoğrafları sosyal medyada gururla paylaşmaktadırlar.
Bir AKP’li belediye başkanı adayı da bu vahşi yaratığı, tüm yargı mensuplarının, emniyet yetkililerinin, politikacıların gözü önünde “Kahraman” ilan etmiştir…
Bu doğrudan halkı suça yönlendirmek, düşünceyi kaba kuvvetle bastırma yöntemini seçme anlamına gelmektedir.
Yani o, “suçluyu övme” ve “Suça teşvik” suçu işlemiştir.
Peki, Cumhuriyetin savcıları, emniyet görevlileri nerededir? Neden görevlerini yerine getirip, soruşturma açmıyorlar?
Ve Türkiye Cumhuriyetinin Milli savunma Bakanı, olayı yatıştırmak için yaptığı konuşmada, saldırgan çetelere, “Değerli arkadaşlar, şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkinizi gösterdiniz. Şimdi sükûnetle Yener’in evine gidiyoruz annesine, babasına taziyelerimizi bildirmek üzere, burayı boşaltıyoruz…” diye seslendi.
Peki, verilen mesaj neydi?
”Mesaj”, Kılıçdaroğlu’na atılan yumruktu…
AKP Ankara İl Başkanı da atılan bu mesajı savunarak: “Yiğidimizi Size Yedirmeyiz…!!” ihtarında bulunmuştu.
Ankara AKP il Başkanına göre CHP Genel Başkanına yumruk atan o zavallı yaratık bir “kahramandı, bir yiğitti…”
Savcılar bu sözler karşısında da suskunluğunu sessizliğini hâlâ korumakta, sadece seyretmektedirler.
Bu vahşice saldırıların yanında bu günlerde kadına yönelik şiddet, cinayet, taciz, tecavüz olaylarında da ülkemizde büyük bir artış yaşanmaktadır.
Son yıllarda bu artış tam yüzde 1400 olmuştur.
Dört yaşındaki, 5 yaşındaki bebelerin ırzına geçilmektedir.
Nasıl bir ülke haline getirdiler sevgili vatanımızı? Nasıl bir ülke haline dönüştürüldük biz?
Toplum barut fıçısı oldu…
Ne zaman patlayacağı belli olmayan serseri mayınlar dolaşıyor aramızda…
“Kinine ve dinine sahip çıkan gençler” otobüslerde, yollarda, parklarda şortlu, pantolonlu kızlara saldırıyorlar…
Kin var. Nefret var.
Kan var. Şiddet var. Gözyaşı var.
Bebelere, genç kızlara, kadınlara tecavüzler, tacizler zirvede… Başını almış gitmiş…
Yakalananlar da hemen serbest bırakılıyor…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat kapsamında hazırladığı ders kitabında, ‘evlilik’ konusunda, ‘kocaya itaat’ ‘ibadet’ olarak yer almakta…
2002’den bu yana bilgisiz, kültürsüz, yetersiz yöneticilerin elinde, bu ülke, birbirine düşman gözlerle bakan, karşıt düşünceli insanlarla dolup taştı.
İnsanları ötekileştirdiler.
Kurumları kendi adamları ile doldurdular… İnsanları düşman kamplara ayırdılar…
Bu kin, nefret, sevgisizlik, hoşgörüsüzlük ortamı o kadar büyüdü, o kadar genişledi ki sevgi, saygı, şefkat yerini acımasızlığa, duygusuzluğa, kabalığa bıraktı.
Artık insanlarımız masum hayvanlara bile saldırmakta, şiddet uygulamaktadırlar…
Örneğin, (sosyal medyada dolaşıp duruyor, görmüşsünüzdür) kendi halinde, sessiz sedasız yatan bir kediyi herif alıyor, durup dururken yere çarpıyor. Sonra yerden alıyor, bir daha çarpıyor…
Bir daha, bir daha… Hareketsiz kalana dek çarpıyor…
Geçmiş yıllarda ekilen rüzgârlar, günümüzde fırtınaya dönüştü artık…
Bir zamanlar, bir din kurumunda, küçücük oğlan çocuklarına tecavüz edilmişti.
O dönemin aileden ve sosyal politikalardan sorumlu bakanı, “Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz…” diye yanıt vermişti.
İşte şimdi geçmişte yapılan hataların, yanlış değerlendirmelerin, ilgisizliklerin ürünlerini toplamaya başladı ülkemiz.
Böylece toplum, bir barut fıçısı ve toplum bireyleri de ne zaman patlayacağı belli olmayan ve aramızda dolaşan serseri mayınlar haline geldi…