Necdet Buluz
Dış konulardaki sıkıntılardan biri de Kıbrıs’ta oynanmak istenilen oyundur. Bir türlü iki toplum arasında çözüm bulunamayan konularda AB’nin ve BM’nin taraflı tutumunu da eklediğimizde KKTC’nin köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını görmekteyiz.
Daha önce yazmış ve sizlerle paylaşmıştık.
Kıbrıs açıklarında Akdeniz’de Amerika, Yunanistan, İsrail, Kıbrıs Rum kesimi ve Mısır ittifak kurmuşlar ve Türkiye’nin Akdeniz’deki etkinliğin yok etmeye yönelik adımlar atmışlardı. Bu durum, aynı zamanda Kıbrıs ile olan ilişkilerimizi de yakından ilgilendirmektedir.
Daha önce iki toplum liderleri arasında yapılan görüşmelerin beklendiği gibi sonuçlanmaması AB ve BM’nin de Kıbrıs Rumlarına desteği ile devam ediyor. Hedef, Kıbrıs adasının tamamen Rumların hâkimiyetine bırakmak ve KKTC vatandaşlarını azınlık toplumu durumuna düşürmektir.
Bu rapor, hiç kuşkusuz kabul edilemez.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı BM Genel Sekreteri’nin BM Güvenlik Konseyi’ne 23 Nisan’da sunularak resmileşen Kıbrıs raporunu değerlendirdi.
Akıncı, BM Genel Sekreteri (BMGS) Antonio Guterres’in 6 Ekim 2018-10 Nisan 2019 dönemini kapsayan raporunu değerlendirdiği açıklamasında, Kıbrıs Türk kurumlarının AB ile uyum çalışmalarının Crans-Montana sonrasında Rum tarafının engellemesi ile durmuş bulunduğuna dikkat çekti ve raporda bu konuların da görmezden gelindiğini açıkladı.
Akıncı ayrıca raporda, Rum tarafının olumsuzluğuna açıklıkla değinilmemesinin ciddi bir eksiklik olduğunu; Kıbrıs Türk tarafının olumlu tutumunun görmezden gelinmesinin de üzüntü verici olduğunu vurguladı.
BMGS’nin her zaman beklendiği gibi taraflar arasında dengeli bir tutum izlemeye çalıştığını ifade eden Akıncı’nın bu konudaki açıklaması şöyle:
“Genel Sekreteri temsilen temaslar yapmakta olan Sn. Lute’un çalışmaları henüz sona ermediğinden, bu tutumun gerekçesi anlaşılır olmakla birlikte; sonuç olarak Kıbrıs Türk tarafına yapılmış bir haksızlık oluşturmaktadır. Raporda Rum tarafının olumsuzluğuna açıklıkla değinilmemesinin ciddi bir eksiklik olduğunu gördük. Kıbrıs Türk tarafının olumlu tutumunun görmezden gelinmesinin de üzüntü verici olduğunu söylemeliyiz. Rum tarafının olumsuz tavırlarının BM raporlarında görmezden gelinmesi bilinmelidir ki Kıbrıs’ta çözüm çabalarına katkı yapmamaktadır” ”
Akıncı, buna rağmen Kıbrıs Türk tarafı olarak yapıcı ve tutarlı tavırlarını sürdürmekte kararlı davranacaklarını ve Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın, adil bir çözümün tüm taraflar için en hayırlı sonuç olacağının bilinci içerisinde olacaklarını vurguladı.
Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk halkına yıllardır uygulanan ambargoların haksızlığı ve gereksiz yere sürdürüldüğünün de artık anlaşılması gerektiğine dikkat çekti ve “Çözüm için elinden geleni fazlasıyla yapmış ve hâlâ yapmakta olan halkımıza karşı bu tutum büyük bir adaletsizlik anlamındadır” dedi.
Peki, iki toplum liderleri arasında bundan sonra müzakerelere devam edilecek mi? Bizce edilmeli ve iki toplumu da memnun edecek şekilde sonuçlandırılmalıdır.
Kıbrıs müzakereleri, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreterinin eski Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin ara buluculuğunda Mayıs 2015’te yeniden başlamıştı.
Müzakerelerde, geçen yıl temmuz ayında İsviçre’nin Crans-Montana kentinde yürütülen Kıbrıs Konferansı’ndan sonuç çıkmamıştı.
Müzakereler, “Ekonomi”, “Avrupa Birliği”, “Mülkiyet”, “Yönetim-Güç Paylaşımı”, “Toprak” ile “Güvenlik ve Garantiler ” olmak üzere 6 temel başlıktan oluşuyordu.
Nitekim BM’nin kesinleşen Kıbrıs raporunu da Türkiye’yi ve KKTC’ni bölgede zora düşürecek tuzaklarla doludur.
Özetleyelim:
Rumlar, olumsuz tutumlarını sürdürüyor. AB’nin tam desteğini arkalarına alan Kıbrıs Rumları da adada tam hâkimiyet kurup, Türk toplumunu azınlık hale getirmenin yollarını arıyor.
Eğer, Kıbrıs’ta gerçek barış ve çözümün sağlanması isteniliyorsa AB ve BM’nin daha adil şekilde konulara eğilmesi ve iki toplumun haklarını eşit görmeleri gerekiyor. Bu konuda AB’nin de Rumların olumsuzluklarına karşı tavır sergilmesini kaçınılmaz görmekteyiz.
necdetbuluz@gmal.com
www.facebook.com/necdet.buluz