“Kazanılan başarı kalıcı olmalı”
Kazanılmış bir seçim hakkını tekrar sandık sayımına götürmek mazbata vermemek bu demokrasi denilen oyunun nasıl bir “ben kazanamazsam kimse kazanmasın “ çirkinliğinin, halkın seçim kararının hiçe sayılmaması gerektiğinde da bir dönüm noktası oldu.Her 4-5 yılda sandığa gitme aldatma sömürüsüne kısmen de olsa dur deme şansının doğduğu bir 31 Mart 2019 mahalli seçimi yaşadık. Şimdi bu büyük metropollerde görünen başarının kalıcı olmasında, ortanın solu diyebileceğimiz, sol ideolojiyi korumak isteyen parti ve STK lara büyük sorumluluklar yükleyeceği kesindir. Tünelin ucunda görünen ışığı kısır çekişmelere sokmadan sönmemesini sağlamak bir dayanışma istemektedir.
Bir ideolojiyi uygulamaya kalkan ülkeler gerçek teorik politik tartışmalardan ziyade, husumet ve demagojiye enerji harcamakla meşgul oldular.
31 Mart 2019 belediye seçimleri sonucu büyük metrepol şehirlerde ortaya çıkan tablonun solun ve/veya CHP nin parti başarısından çok, her koşulda CHP yi oylarıyla destekleyen kitlenin bağlılığının rölü büyüktür. Devletin bütün özel tüzel kurumlarını yok bahasına sat. Arkanda, 19 tv istasyonu yandaşın olsun. 81 ilin belediye başkanları yerine her ilde sen konuş. Ekonominin kontrolden çıktığı, yolsuzluğun, çocuk ve kadın tecavüzünün olur bulduğu ortamda, ben kendim yasayım yasa koyanım diyen iktidarın oligarjik girişimlerinin başta AKP ye biat eden oy veren bir kesimle, laik inanç sahibi kitle kararsızlarının bıkkınlığı seçimde belirleyici oldu. Ülkemizde DSP, SODEP ve CHP birbirine yakın dünya görüşlerine sahip gözüküyor olmalarına karşın, önceki mahalli seçimlerde belediye başkanlıklarını bölünmelerine kurban edildiğini ve bir araya gelmelerinin olanaksız kılındığını yaşadık. Bu kez, sol tandanslı CHP, DSP ve HDP nin dağılmadan birlikte seçim ittifakı yapmaları beklenirken, aksine çok yeni bir parti olan sağ tandanslı İyi Parti ile Saadet Partisi ittifakının başarısı ders alınacak bir neticeye ulaşılmasını sağladı.
Partisel çekişmelerinin halkın lehine ideoloji oluşturarak çalıştıkları söylenemez.İnsan bu zamana kadar partilerin ortaya konduğu manzaraya baktığında, olmayan ideolojisini doktrinini uygular mış yaparcasına aynı söylemlerle ortaya bir ilke koymadan bu zamana geldikleri görülür.
Çin, Mao doktrinlerini sıkı sıkı uygularken kapitalizme yeşil ışık yakarak hem sol hem sağ ideoljik planlama ile bugünün dev 3. büyük ülkesi oldu. AB ülkeleri bugün için İslami nufüz yayılmasını ve Arap sermayesinin kurumları işgal etmesinin önüne geçmede kifayetsiz kalmakta sadece kendi statülerini koruma telaşı içerisinde olduğu görünmektedir.
Sol, globalleşmenin etkisinde kalmadan kapitalist sistemin oluşturduğu sermaye birikimine benzer bir kapital yoğunluğunu sağlayan finansal kurumu oluşturarak, işçi yaşantısına katkı sağlamanın yollarını aramalıdır.
Siyasal devamlılıkların güçlü düşünsel içerikleri taşıyamaması, iç husumetin çok yoğun olması, Kapitalizmin getirdiği globalleşmeden daha çok başarısızlık getirdi. Metropollerin çoğunda Türkiye’de gerçekten birikimi olan, ortamın bulanıklığı sebebiyle kendini geliştirmiş olmasına karşın, belirli bir kısırlığı olan bir sol ve laik anlayışı hayata döndürme fırsat doğuran bir belediye seçiminin kazandırdığı hakları korumak gerekecektir.
Gerçek anlamda, kendisi üzerine düşünen, kendini süzebilen ve yeniden üretebilen sol seküler çizginin kendi ekonomik çıkarlarını sağlayacak finansal oluşumları sağlamasının yollarını bulması gerekmektedir. İşçi kesiminin belleğinde “burjuva olma” özlemi vardır. İnsanoğlu iyiye güzele erişmek arzusundadır. Çin bile takip ettiği ideolojiyi katı bir sol anlayışla yürütemeyeceğini idrak etmiş ve çok uluslu firmaların ticari faaliyetlerine izin vermiştir. Bu bakımdan sol kurumsallaşırken ferdi mülkiyete dayanan yapılaşmaya önem vermesi ve bu zamana kadar kapitalist sistemden işçilerin kazandığı mevziileri genişleterek kendi burjuvazisini kurması bir takım belirsizlikleri önlemeye yarıyacaktır. Petrol fışkıran bir ülke olmadan da globalizmin yeşil sermayesi olarak adlandıracağım Arap parasal gücünü kırmak ve IMF, Dünya Bankasına başvurmadan kendi sermayesini oluşturacak kurumları kurmak ve bunun yollarını aramak sola başarı kazandıracaktır.Halkın başta Imamoğluna gösterdiği teveccühün ülke dinamiklerinin yapıcı ve kalıcı olmasında da devamlılığı arzumuzdur.
Erdil Ünsal
Bir yanıt yazın