Notre Dame Bir Tarihti Yandı Ama Küllerinden Yeniden Doğacak

Bundan  yarım asır öncesi. Lise yıllarım. Edebiyat öğretmenimiz öğrencilerine yaz tatilinde bir roman alın okuyun ve özetleyin diyerek ödev verdi. O yıllarda Fransa ile aramızda sözde Ermeni soykırımını tanıyın diye tutturan siyasetçiler yoktu. Fransız  yazarlarının romanları da çok okunuyordu. Benim için ortada iki seçenek vardı. Biri Balzac’ın “Goriot Baba” sı, diğeri de Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu” (Fransızca Notre Dame de Paris, İngilizce The Hunchback of Notre Dame)  Her iki romana  da yaşadığım şehirde ulaşabilmem mümkündü.

Yaz tatilinde her iki romanı da  okudum  ama özeti Notre Dame’ın Kamburu’dan yaptım. Okullar açılınca edebiyat hocamız yapılan özetleri değerlendirdi ve benim özetim en iyiler arasına girdi, edebiyat hocamızdan teşekkür aldım.

Aradan yıllar  geçti. DPT’da AET Dairesi Başkanı iken DPT yurt dışı kadroları açılınca  rahmetli Yusuf Bozkurt Özal’ın önerisiyle Paris’e OECD Daimi Temsilciliğimize Planlama Müşaviri olarak tayinim çıktı. 1985’ten  1990 yılına kadar Paris’te görev yaptım. Kızım Sühan 1985 yılı sonunda Paris’te doğdu.  O tarihte Paris’te  bulunan  DPT’dan arkadaşım Vahit Erdem ile beraber Amerikan Hastanesi’ne gidip doğum yapan eşim Dr. Sena Karluk’u ziyaret ettikten sonra Notre Dame kilisesine gitmiştik.

Beş yıl Paris’te  yaşadım. Bu dönemde Paris’e OECD’ye toplantıya gelen arkadaşlarımın ilk ziyaret etmek istedikleri yer bu kilise idi. Türkiye’den toplantıya gelenlerle birlikte beş yılda 100 defa, belki daha fazla kiliseyi ziyaret ettim.  Şehir dışından Paris’e girerken şehir merkezi olarak Notre Dame  gösterilir.   Eşim Sena Karluk’un  göz ihtisası yaptığı hastaneye  kilise çok yakındı. Bazen onu almak için gittiğimde   kilise meydanına uğrar,  gelen Türk turistlere yardımcı olurdum.

Notre Dame’ın benim için bu bakımdan önemi büyüktü. Bir yangın ile tarihin kül olmasını hiç şüphesiz  herkes üzülmüştür ama benim üzüntüm iki nedenden ötürü  daha fazladır. Birincisi  Victor Hugo tarafından yazılan Fransız İhtilali sonrası Fransa’nın karanlık günlerinden kesitler veren  romanı lisede iken özetleyerek sunmam, ikincisi de beş yılda kiliseyi yüzlerce defa ziyaret etmemdir.

Hepimizin bildiği gibi roman; çirkin, kambur, engelli  kilise zangocu (çancısı) ile   papaz Claude Frollo’nun çingene kızı Esmeralda’ya olan aşklarını, zangoç ile papazın ruhlarında oluşan tepkileri  ele almaktadır. Numaralandırılmış ve isimlendirilmiş 11 bölüme bağlı  48 bölümle birlikte toplam 59 bölümdür.  Roman, kambur Quasimodo ile çingene Esmeralda üzerinden  toplumsal bir  eleştiriye dayanır.  Öte yandan birisi çirkin bir din adamı, diğeri ise ucube bir zangoç olan iki yaşlı adamın dünyalar güzeli  Esmeralda’ya  olan aşklarını ve bu karşılıksız aşk karşındaki  tepkilerini anlatır.

Roman, o dönemdeki  Fransa’daki toplumsal eşitsizlik, gelir  dengesizliğine dikkat çekerken,  dini ve siyasi güçlerini insanların aleyhine kullanan yönetime ve din adamlarına da eleştiri getirmektedir. 1831 yılında   6 ayda yazılmıştır. Hugo’nun  romanındaki kilise çancısı  olan Quasimodo karakteri o kadar etkili olmuştur ki roman “Notre Dame’ın Kamburu” adıyla tanınır hale gelmiştir.

Hugo  romanda insanların yaşamında kaderin yerini ve yoksulluğun insanı köreltmediğini ortaya çıkarmıştır. 19’ncu yüzyıl başlarında Paris şehir planlamacıları katedrali  bakımsızlığından ötürü yıktırmak istemişlerdir. Victor Hugo, halkın ilgisini buraya çekmek ve katedralin yenilenmesini sağlamak için  bu romanı yazmıştır. Roman,  katedralin yenilenmesinde büyük rol oynamış, ilki 1905 yılında olmak üzere 2002 yılına kadar değişik tarihlerde “Esmeralda” veya “Notre Dame’nın Kamburu” adlarıyla  9  defa  filme alınmıştır.

Büyük yangında kül olan Notre Dame Katedrali’nin yerinde küçük bir Roma şapeli varmış. 1163 yılında Papa 3. Alexander tarafından desteklenen kilisenin yapımı  yaklaşık 170 yıl sürmüş.  1334 yılında yapımı tamamlanan ve Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan kilisede Jeanne D’arc’ın yargılanması, Napolyon’ın taç giyme töreni, De Gaulle’ün cenaze merasimi  yapılmıştır.

Notre Dame Katedrali Fransız Devrimi sonrasında göz ardı edilmiş, oldukça  tahrip olmuştur. Roman’ın 1831’de  yayınlanmasından sonra  1864 yılında 23 yıl sürecek bir restorasyon sürecine girmiş ve bugünkü durumuna gelmiştir.  Şimdi tarihi yapı yok olmuştur.

Her ne kadar yeniden yapılacaksa da artık eski tarihi doku olmayacaktır. Dünya kültür mirasları arasındaki en önemli eserlerden Notre Dame Katedrali tarih,  mimari  ve sanatsal öneminden dolayı sadece Fransa’ya mal edilen bir hazine değil, tüm dünyaya ait bir kültür mirası idi, yazık oldu.

Fakat sevindirici olan Notre Dame Katedrali için toplanan bağış miktarının bir günde  688 milyon Euro’ya  ulaşmasıdır. Tarih bağışlarla geri gelmez ama eskisini geri getiremeyeceğimize göre hiç olmazsa bu  bağışlarla yeni  nesillere  bir miras bırakılır.

Benim bu konuda hükümete bir önerim olacaktır. Fransa, Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı yapmakla suçlayan  bir ülkedir. Bu konuda yasa çıkaran dört ülkeden biridir. Fransa’nın İngilizce yayın yapan  kanalı France 24,  6 Şubat 2019  akşam haberlerinde Cumhurbaşkanı Macron’un sözde Ermeni soykırım konusundaki açıklamasına  Türkiye’nin cevap verdiğini Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın fotoğrafını ekrana yansıtarak haberleştirmiştir.

Alt yazıda da  hiçbir mahkeme kararı olmamasına rağmen “Ermeni soykırımı”  ifadesi kullanılmıştır: “France: Turkey condemns Macron’s plan for national day marking ARMENIAN GENOCIDE.”  Tarafımdan  kayıt altına alınan  France 24’ün  haberi aşağıdadır.

Geçen hafta  Cuma günü Antalya’da yapılan NATO Parlamenter  Toplantısı’nda  Fransız Parlamenter Sonia Krimi, “Birçok ülke için PKK terörist değildir ama sizin için böyledir. Bunu dikkate almamız gerekiyor. Tarihi kendiniz istediğiniz gibi yazamazsınız. 24 Nisan’da Ermeni soykırımını anma gününde görüşmek üzere” demiş olmasına rağmen, Fransa’ya bir jest olarak kilisenin yeniden inşası için sembolik bir yardım yapılırsa, Macron’u kendi silahı ile vurmuş oluruz.   Bu bir öneridir. Takdir yetkililerindir.

Bundan  yarım asır öncesi. Lise yıllarım. Edebiyat öğretmenimiz öğrencilerine yaz tatilinde bir roman alın okuyun ve özetleyin diyerek ödev verdi. O yıllarda Fransa ile aramızda sözde Ermeni soykırımını tanıyın diye tutturan siyasetçiler yoktu. Fransız  yazarlarının romanları da çok okunuyordu. Benim için ortada iki seçenek vardı. Biri Balzac’ın “Goriot Baba” sı, diğeri de Hugo’nun “Notre Dame'ın Kamburu” (Fransızca Notre Dame de Paris, İngilizce The Hunchback of Notre Dame)  Her iki romana  da yaşadığım şehirde ulaşabilmem mümkündü. - city paris 060615

Yorumlar

  1. Nihal Ercan avatarı
    Nihal Ercan

    Çok saçma bir teklif. Bazı yerlerde senin paran geçmez, bazı durumlarda da para teklif etmek onursuzluktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir