BATI CEPHESİ VE TÜRKİYE

Erdoğan hükümeti, Rusya’dan satın alınacak S-400 hava savunma sistemi ile Türkiye’yi potansiyel bir ABD saldırısından korumayı amaçlıyor!
Bu satın alım ne askeri bir gereklilik arz ediyor ne de ittifak ahlakına uyuyor.
Herşey Erdoğan’ın  ” İslamcı ve yeniOsmanlıcı ” vizyonu, Batı düşmanlığı ve NATO ittifakının yadsınması olarak görülüyor.
 
*  
Erdoğan, dün Belarus ( Beyaz Rusya) Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko’yu ağırladı.
Ortak basın toplantısında, ” 2016’da  belirlediğimiz 1 milyar dolarlık ticaret hacmine henüz ulaşamadık. Yeni hedefimiz 1,5 milyar dolardır.
İş birliği alanlarımızın çeşitlendirilmesi ele aldığımız konular içerisindedir.
Bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilerimiz bu anlamda önemlidir.
Belarus son yıllarda özellikle bilişim sektöründe kayda değer gelişmeler sağlamıştır ” dedi.  
 
*
Belarus; Rusya Federasyonu’nun son yirmi yılda değişen jeopolitiğinde,
Ukrayna ve Güney Kafkasya’da kayıplarını geri çevirmeye çalıştığı,
Bu yüzden Avrupa Birliği ve NATO’yu uzak tutmanın kaldıracı olarak düşündüğü bir ülkedir.
 
*
Rusya, jeopolitik etkisini yüzyıllar boyunca üç ana vektörde genişletti.
1- Batı cephesi (Doğu Avrupa, Ukrayna, Belarus, Baltık Devletleri),
2- Güney Kafkasya,
3- Orta Asya bölgesi.
 
*
Rusya nüfuzunu  Güney Kafkasya’da sınıra ulaştırmıştır.
Ermenistan ve Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya bölgelerindeki etkilerini daha da artırmak için yapabileceği  az şey bulunuyor.
Azerbaycan muhtemelen bağımsız dış politika yolunda devam edecektir.
Orta Asya ise bugün Rusya’nın dış politikasında birincil önemde değildir.
 
*
Rusya’nın Batı cephesi ya da  Avrupa ile olan sınırı;
Moskova’nın başarısız olduğu dış politikasını tersine çevirmeyi öngördüğü,
Avrupa Birliği ile NATO’nun genişlemesine karşı  jeopolitik bir engel oluşturmayı umduğu bir alandır.
 
*
Son zamanda Rusya’nın Doğu Avrupa’daki etkisi azalmıştır.
Ukrayna büyük ölçüde kaybedilmiş,
Kırım’ın ilhak edilmesi ve Doğu Ukrayna Donbas’ta  Rusya’nın bölgede büyük bir güç olarak ortaya çıktığı gibi bir görüntünün olmasına rağmen,
Aslında Rusya’nın sınırında  başka bir düşman ülke daha eklenmiştir.
Rusya’nın, Ukrayna’da askeri kuvvete başvurmadan konumunu daha iyi hale getirme şansı bulunmuyor.
Bu durumda dahi Rusya’nın ekonomik yaptırımlar ve diplomatik hareketlerle yeniden canlandırılan bir Batı cephesinde Ukrayna askeri gücüyle yüzleşmesinin zor olacağı düşünülüyor.
 
*
Rusya, Baltık ülkeleri bölgesinde etkisini arttırmanın çok azını umuyor.
Çünkü bu bölgede NATO ve AB şemsiyesi, Rusya’yı  durduracak kadar güçlüdür.
Ayrıca bölgedeki yerel nüfusun Rusya’ya tarihsel bir düşmanlık besliyor olması Moskova’nın güç projeksiyonuna engel oluyor. 
 
*
Bu sonuçlar Belarus’u; Rusya’nın jeopolitik projeksiyonunda vazgeçilmez bir ülke olmasını sağlıyor.
Rusya’nın Belarus’ta ki etkisini arttırması için çok uygun şartlar bulunuyor.  
Öncelikle Belarus ekonomik ve askeri alanda Rusya’ya güveniyor.
 
*
Mesela ABD’nin Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’ndan (INF) çekilmesiyle,
ABD’nin muhtemelen ileri teknoloji füzelerini Avrupa kıtasına yerleştirme olasılığı karşılığında Moskova;
Belarus’tan Rus askeri personeli topraklarına yerleştirmesini isteyebilecektir.
Böylece Rusya Belarus’u ve Kaliningrad bölgesini ileri savunma alanı olarak kullanabilecektir.
 
*
Nitekim NATO’nun en kötü kabusunun, tepeden tırnağa silahlı Kaliningrad olduğu biliniyor…
Kaliningrad, Rusya Federasyonu’nun Rusya ile bağlantısı olmayan, Litvanya ile Polonya arasında Baltık Denizi kıyısındaki toprağıdır.
Bugün Kaliningrad, Kıbrıs’ın yanısıra AB’nin yaşadığı en önemli sınır sorunudur. 
 
*
Kaliningrad bölgesine yerleştirilen füzeler ve filo, ABD ve Avrupa ordularının hareket alanını önemli ölçüde daraltıyor.
ABD ve Avrupa ordularına en büyük tehdit; Polonya ve Baltık ülkelerindeki askeri hedeflere noktasal vuruş yapabilecek İskander-M füze sistemleridir.
NATO ittifakı, bu alandan  Rus ordusuna karşı koymak için yeterli imkanlara sahip bulunmuyor.
Ayrıca Rusya İskander-M dışında X-55 ve X-101 seyir füzelerine sahip Hava Uzay Kuvvetleri’ni de devreye sokmanın arifesindedir.
 
*
Belarus’un coğrafi konumu onu ekonomik ve politik gücün yansıtılacağı değerli bir bölge yapıyor.
Yüzyıllar boyunca Belarus’un Kuzey Avrupa ovasındaki konumu, onu Rusya anakarasının yabancı istilaları için bir yol haline getirmiştir.
İsveçli Charles XII, Napolyon ve Hitler, Rusya saldırılarını  Belarus üzerinden yönettiler…
 
*
Belarus yalnızca Rusya anakarası ile sınırdaş değildir.
Aynı zamanda Pskov, Bryansk, Smolensk gibi sınai ve ekonomik olarak önemli bölgelere de sahiptir.
Daha da önemlisi Belarus, coğrafi olarak büyük Moskova nüfus merkezlerine çok yakındır.
 
*
Belarus’u etki alanında tutmak Rusya’ya gücünü mevcut sınırlarının çok ötesinde, Orta Avrupa ve Baltık devletlerine derinlemesine yansıtma şansı veriyor.
Belarus, hem NATO üyesi hem de açıkça dış politika karşıtı tavırlarıyla Rusya karşıtı olan Polonya ve Litvanya ile sınır komşusudur.
Ayrıca, Rusya Ukrayna kriziyle boğuşurken, Belarus’un konumu Kuzey Ukrayna sınırında olduğu ve Kiev’e çok yakın olduğu için çok  önemli hale gelmiştir.
 
*
Böylece Belarus; Batı ile Rusya arasındaki bir sonraki parlama noktası olma potansiyeli taşıyor.
Bu yakın gelecekte mutlaka bir çatışma yaşanacak anlamına gelmiyor.
Ancak Moskova’nın Belarus ile ilgili söylem ve genel jeopolitik duruşunda tartışmasız bir birikim oluşuyor…
 
*
Bu sırada Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alımı,
Türkiye ile ABD arasındaki stratejik ortaklık çerçevesindeki iş birliği;
İki ülkenin, bölgenin ve tüm dünyanın istikrar ve güvenliği için önemi çerçevesinde yoğun olarak tartışılıyor.
Şu anda dünyada kullanımda olan en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak gösterilen S-400,
Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde geliştirmeye başladığı füze savunma sisteminin dördüncü neslini temsil ediyor.
 
*
S-400 sistemi ilk olarak 2007’de başkent Moskova’nın savunulmasında kullanılmak üzere devreye alındı.
Daha sonra, özellikle Rusya’nın uyguladığı dış politikaya paralel olarak, bazı kritik noktalarda da konuşlandırıldı. 
2015’te hem kendi hem de Suriye hükümetine ait donanma ve hava unsurlarını korumak amacıyla Tartus kentine S-400 füze savunma sistemi yerleştirildi.  
2016’da Baltık Denizi kıyısında Kaliningrad’a füze savunma sistemi ve İskander füzeleri konuşlandırıldı. 
Ukrayna’dan ilhak edilen Kırım’da da S-400 füze savunma sistemi bulunuyor… 
ABD bunları “Avrupa’yı istikrarsızlaştırmaya dönük bir adım” olarak değerlendiriyor.
Şimdi bu kervana Türkiye’de katılıyor…
 
*
Bu noktada ABD, hem Türkiye ulusal güvenliği hem de Türkiye’nin ekonomik kalkınması için;
Türkiye’yi Batı’ya geri dönmeye ikna etmeye çalışıyor…     
 
18.4.2019

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir