Son Seçim, Sonun Başlangıcı Oldu…

Adamlar alışmışlar hazıra konmaya… - 47450256 10158028358544691 8877830403084255232 n 2

Adamlar alışmışlar hazıra konmaya…

Seçimin de hazırına, geçimin de hazırına…

Ekmek elden, su gölden…

Mirasyedi gibi… Sat, sat ye… Memlekette fabrika bırakmadılar. Sanayi bırakmadılar. Tarım bırakmadılar…

Karışan görüşen, karşı koyan da yok… Oohh, ne ala… Ne güzel dünya… Çocuklarının tümü iş güç, gemicik sahibi oldu… Ama milyonlar işsiz…

Ortalık gül bahçesi…

Hem de dikensiz gül bahçesi.

Arada bir muhalefetten, iktidarı ve iktidardakileri eleştiren bir iki çatlak ses çıkıyor. Eleştiriyorlar. Bağırıyorlar, çağırıyorlar.

O kadar…

Adam, oyları, sandıkları, zarfları, pusulaları dilediği gibi ayarlıyor, düzenliyor, kazanıyor. 5 yılda bir seçim sonuçlarını ilan ediyor. Sonra da yola devam…

Muhalefet partileri, kafaları önde dinliyorlar.

Hadi 17 demeyelim de 15 yıldan beri bu böyle devam ediyormuş meğer… Kimsenin haberi yok. Partiler, hilenin, hurdanın varlığına son seçimlerde vardılar. Ben durmadan yazıyordum ama dinleyen kim?

Ekrem İmamoğlu adında, genç, mücadeleci birisi çıktı. “Kimsenin hakkını yemeyen ve kendi hakkını da yedirmeyen bu politikacının” sayesinde sandık gerçeklerini öğrendiler…

Aldığı seçim önlemleriyle, dirençli tavırlarıyla sandıkları kaplanlar gibi korudu ve çevresine ders verdi. Kılavuzluk yaptı, mücadele yöntemlerini öğretti.

Vatan Partililer “Amerikan projesi”, “ABD ajanı” dediler ona.

Ama seçimlerden birkaç yıl önce, icazet almak için yandaşlarının ABD’yi “yol” yaptığını unuttular.

Neyse biz yazımıza dönelim:

Önlerine çıkan bu sert kaya karşısında iktidar, şaşkın ördeklere döndü. Aptallaştı. Bu yüzden hile hurda yöntemlerini de tam uygulayamadı.

Açığa çıktı.

Çareyi yalan yanlış iftiralarda, sandık hileleri, masalları ile zaman kazanmada buldu. Hala İmamoğlu’nun mazbatasını da vermediler…

Ekrem İmamoğlu’ndan önce, muhalefetin “Seçim güvenliğini sağlama” diye bi sorunu, dertleri de yoktu zaten. Bundan önceki seçimlerde muhalefet partisi görevlilerinin, sandıkları akşam saat 5’te terk edip, gittiklerini yeni öğrendik.

Ve yine geçen seçimlerde 2,5 milyon mühürsüz oy ve zarfın YSK tarafından kabul edilmesine karşılık itiraz eden, sesini yükselten muhalif kimseler de çıkmadı… O sıralarda kimisi evinde, kimisi otelde keyif çatıyordu…

“Bütün bu işler olup biterken, nerelerdeydiniz yaa” diye muhalefet liderlerine sorulduğunda ise:

“Eee, ne yapalım, adam(RTE) kazandı işte…” diye yanıt veriyorlardı…

Genel başkan ise arazi olmuştu, araziye uymuştu…(!)

Daha sonra da hem yandaşlarının, hem toplumun biraz gazını almak için esmiş, yağmış ve arkasından yastığa kafayı gömüp, uyumuştu.

Normal yaşantısına devam etmişti…

Nasılsa maaşını alıyordu. Makamı, mevkii de vardı.

Vur patlasın, çal oynasın… Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir… İşsizlik, yoksulluk artıyormuş, dert mi?

Ama hemen söyleyelim:

Tarih gerçekçidir… Tarih acımasızdır… Tarih affetmez…

“Güç bende… Dilediğimi yaparım. Kanun benim… İstersem asarım, istersem keserim…” Diyen nice krallar, prensler, sultanlar, padişahlar dünyaya ve halkına hükmettiğini sanırken, saraylarının enkazı altında kaldılar…

Ve ne garip, ne yaman bir tecellidir ki hep de saray yaptıranların, hep de “Rab bana, hep bana…” diyenlerin sonu acı oldu…

İktidar, maçı kazanabilmek için her hileye, her çeşit ayak oyununa başvuruyor.

Hileci boksör gibi, belden aşağı çalışıyor. Amacına ulaşabilmek uğruna, etik olmayan her yolu deniyor, her yolu geçerli sayıyor.

Ne var ki yetkili ve etkili kişilerin bir sözü, bir sözünü tutmuyor… Cumhurbaşkanı ayrı konuşuyor, bakanlar ayrı konuşuyor. Birinin söylediğini ötekisi yalanlıyor. Bir telaş, bir telaş…

Gerçek olan bir şey var ki, sayılı günler çabuk tükenir…

Adım adım sona yaklaşıyoruz…

Son seçim, sonun başlangıcı oldu…

([email protected])

Adamlar alışmışlar hazıra konmaya… - 47450256 10158028358544691 8877830403084255232 n 2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir