Necdet Buluz
ABD Başkanı Trump’tan tam destek alan İsrail, durmak bilmiyor. Özellikle Filistin topraklarında istediği gibi hareket ediyor. Öldürmeye ve Filistinlilere karşı şiddet olaylarının da dozunu artırıyor.
İsrail, 30 Mart 1976’da ülkenin kuzeyindeki Celile bölgesinde yaşayan İsrail vatandaşı Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Bunun üzerine Filistin halkı, bu gaspı protesto için genel greve gitti ve gösteriler düzenledi.
İsrail polisi gösterilere katılan Filistinlilere ateş açarak 6 kişiyi şehit etti, çok sayıda kişiyi yaraladı. “Toprak Günü” olarak anılan bu olay, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın kaynağı olan toprak konusunda Filistinlilerin gösterdiği direnişin simgesi olarak görülüyor.
Ancak, sıkıntı şurada:
İsrail’in yaptıkları dünyayı ayağa kaldırıyor, kınamalar geliyor, buna rağmen hiç kimse hiçbir şey yapamıyor. Yapılanlar yapıldığı ile kalıyor. Arapların durumunu ve tutumunu söylemeyebile gerek yok.
Durum böyle olunca meydan boş kalıyor. Amerika ile İsrail elele verip, çıkan seslere kulaklarını kapatıp, istediklerini yapıyorlar.
Şimdi sıkı durun.
Asıl tehlike yanı başımızda yaşanabilir. Neden mi?
Sızan bazı haberlere göre Suriye’de Amerikan askerlerinin boşaltacağı bölgeye İsrail askerlerinin yerleştirilmesi tartışılıyor. Böyle bir durum karşısında Türkiye, Rusya ve İran ne gibi bir tavır alır bu da ayrıca tartışılabilecek bir konu olarak karşımızda duruyor.
Diyeceksiniz ki” Böyle bir şey olabilir mi?”
Bugüne kadar “olamaz” denilenler olduğuna göre böyle bir gelişmenin olması da bize göre sürpriz olmayacaktır.
Gazeteci Yusuf Karaca geçenlerde bu konu hakkında “ABD, Fırat’ın doğusunu İsrail’e bırakacak” başlıklı bir yazıyı kaleme aldı. Yazıda ilginç görüşlere de yer verilmiş. Yazımızı yakından ilgilendiren bu yazıdan bazı alıntıları sizlere paylaşmak istedik:
“İsrail için parça pincik edilen bir Suriye var. Golan Tepeleri, Şam’ı gören son derece stratejik bir bölge. Oldukça verimli arazilere sahip, çok önemli su kaynakları mevcut. İsrail, bu hızda, emperyalist akıl, bu hesapta, ilerlemeye devam ederse, önlerine bir engel çıkmazsa, bugün Golan, yarın, Antakya ve Urfa, İsrail’in… “Atatürk planlarımızı yarım yüzyıl geciktirdi” itirafını boşuna yapmadılar. 7 Kasım 1920’de İngiltere ve Fransa, Ortadoğu’yu paylaştı. Filistin toprakları İngiltere’nin kontrolünde oldu. İngiltere, Yahudileri bu bölgeye getirip yerleştirdi. Bunun üzerine Araplarla 1921, 1929, 1933, 1937-1939’da çatışmalar oldu. İngiltere 1947’de BM’ye gitti. BM, “Filistin’in Arap ve Yahudiler arasında bölünmesine, Kudüs’e de tarafsız bir statü verilmesine” karar verdi. Çatışmalar, Aralık 1947’de yine şiddetlendi. İngiltere, 14 Mayıs 1948’de Filistin üzerindeki manda yönetimini kaldırdı ve aynı gün İsrail devletinin kuruluşu ilan edildi. Çekilen İngiliz kuvvetleri, yerini Yahudilere bıraktı. Şimdi siz söyleyin ABD, Fırat’ın doğusunda çekildiğinde yerini kimlere bırakacak? Tabi ki İsrail’e… Ve o gün geldiğinde, Kürtlerle-Yahudiler arasında şiddetli çatışmalar olacak. BM’ye gidilecek, bölge bir şekilde İsrail’e devredilecek. Kürtler şimdi ki, Filistinliler gibi vatansız kalacak, mülteci durumuna düşecek ve ölecekler. Aklımızı başımıza toplamazsak, emperyalizm hepimizi yiyecek! Söz konusu Yahudiler/İsrail olunca, Rusya’nın ABD ile birlikte hareket ettiği de, oldukça dikkat çekici. Türkiye’nin Rusya’ya onca rüşvet nitelikli projeler vermesine rağmen, Suriye’deki hareketlerinden kıllanan Moskova, İsrail’in Suriye’de istediği yeri vurmasına ses çıkarmıyordu. Ta ki, İsrail’in bir Rusya uçağı düşürmesine kadar. Hem ABD’nin hem de Rusya’nın bugün, PYD/YPG konusundaki bakış benzerliği dikkat çekici diye düşünüyorum. Yani bölge İsrail için ABD tarafından parçalanırken, İsrail’i ilgilendiren alanlarda Rusya’nın sessizliği mümkün. İster Yahudi lobilerinin Çin, Rusya ve ABD gibi güç merkezlerinin yönetimlerinde etkin olduklarını düşünün, isterseniz başka bir şey. Sonuçta fark etmiyor. Bir belediye almak için “beka” sakızı çiğneyenlerin, asıl bu gerçekleri görmelerse, ciddi “beka sorunu” var demektir. Bırakın görmeyi, Suriye’de, Irak’ta ve bütün bir Müslüman coğrafyada, İsrail için yapılan ameliyatlarda, olaya bıçak ve makas oldular. Sürekli ‘büyütülen ve genişletilen’ İsrail’in, sınırları neden ilan edilmiş değil, bunu düşündük mü? Çünkü daha “Fırat-Nil arası” toprakların tamamını katmadılar. Güneydoğu olayları, bu gözle değerlendirilmezse eğer içeride kardeşi kardeşe kırdırarak, hedeflerine ulaşmamaları mümkün değil. Emperyalist aklın, Türkiye’de yapmak istediği en öncelikli şey, iç savaştır. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Eninde sonunda bunu, gerçekleştirmek isteyecekler. Ekmeklerine yağ sürmeyelim. Hesaplarına hizmet etmeyelim.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın