Türkiye, 17 yıldır şeriatçı tehlikeyle karşı karşıyadır. Sevgili vatanımızı 17 yıldır şeriatçılar yönetmektedir.
Siyasal İslamcıların elinde sevgili yurdumuz bir ”kurtlar sofrasına” dönüştürüldü.
Keskin dişli, yırtıcı tırnaklı kurtlar, kuzuları yiyerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Bir grup dinci, tarikatçı mutlu azınlık ”aksırıncaya, tıksırıncaya kadar” işkembesini doldururken; milyonlarca insan yoksulluk, açlık sınırının altında çile dolduruyor.
Siyasal İslam, ülkemizde iktidarı ele geçirdi. Ama dilediği dört dörtlük şeriatçı düzeni henüz kuramadı.
Seçimlerden sonra bu amaç için çalışacaktır. Hedef, 2023’te İslam cumhuriyetinin ilanıdır.
2003-2004’lerde siyasal İslam faşizmi henüz emekleme dönemindeydi. Bugün olduğu gibi Cumhuriyete, Atatürk’e, 1923 Devrimine cepheden saldıramıyordu.
O yıllarda ılımlı İslam Ürkek, çekingen adımlarla, korkak davranışlarla yol alıyordu
Mezarlıktan geçerken kendine cesaret vermek için ıslık çalan insanlara benziyordu. Arada bir de ”Beni izleyen var mı, engellenebilir miyim” diye dönüp arkasına bakıyordu.
Daha çok takıyye (gizleme) yöntemi ile götürüyordu işi. Yani saman altından su yürütüyordu… Yani ne orduya ne yargıya kafa tutabiliyordu.
O zamanlar kamu malları, fabrikalar yeni yeni satılmaya başlanmıştı.
Medya bu denli yalakalaşmamıştı. Mütareke basını gibi hareket etmiyordu.
Vakit erkenken İslamcı faşizmin önü kesilmeliydi. Ama kesilemedi. Olmadı.
Bu yüzden yıllar geçtikçe işimiz daha da zorlaştı.
Ama hiçbir koşul, hiçbir ortam Ulusal Kurtuluş Savaşı koşullarından daha kötü olamaz. Olsa bile “devrimcinin kitabında umutsuzluk, karamsarlık yazmaz.”
Mücadelemiz devam ediyor. Kurtuluşa kadar da devam edecek.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bursa Nutku, Gençliğe Hitabesi” devrimci yolumuza ışık tutacak, güneş olacak…
Halkta bilinçlenme başlamıştır. Bu nedenle AKP, belediye başkanlığı seçimlerini kaybetme korkusu içine düşmüştür. Telaşa düşmüştür. Çevresini ve yüreğini korku sarmıştır. Önüne çıkana saldırmakta, ağzına geleni söylemektedir…
Tehdit, şantaj, küfür dili ile muhalefete korku vermeye çalışmaktadır…
Çünkü AKP günümüzde diken üzerine oturmuştur. Eski rahatlığı, serbestliği kalmamıştır…
Ekonomik, sosyal, siyasal zorluklar, yokluklar yoksulluklar, krizler, bütçe açıkları, anketler onu perişan etmiştir.
Üretim durmuştur. Din istismarı, sadaka ekonomisi biriken sorunlara çare olamayacaktır artık.
Çünkü satıla satıla kamu malları tükenmiştir.
Deniz bitmiştir. Yalan bitmiştir.
Şimdi bir kez daha söylüyorum:
Vatan görevimizi yerine getirmek için sandıklara koşalım. Oyumuzu kullanalım.
Asla seçimi ve partileri protesto eylemlerine girişmeyelim. Muhalefetle görülecek bir hesabımız varsa, bunu seçim sonrasına bırakalım.
Seçimi boykot ederek muhalefete ders verilmez. Verilemez.
Çünkü sevgili ülkemiz bugün bir dönüm noktasındadır. Aydınlıkla karanlık, şeriatla Cumhuriyet, uygarlıkla yobazlık karşı karşıya gelmiştir.
Mücadelemize bilinçlenen, gerçekleri görmeye başlayan insanlarımızla birlikte devam edelim.
Güneşe Koşalım. Güneşin Zaptı Yakındır…