“Yeni Belediye Başkanı Bodrum’u çözümsüzlükten kurtarır mı?”
Yeni Belediye başkanımızdan,dereleri eski haline döndürmesini.Belediyenin belde bina, iş yeri envanterini tutmaması sebebiyle kanalizyasyonların sadece denize verilmemesini. Çevre düzenlemesinin sadece “mavi bayrak “ asma ile geçiştirilmemesini. Bir yanda “tüm plajlar halkındır” pankartıyla dolaşanların kendi kitlesini coşturacak “Bodrum’u almanaklara geçireceğim. Turizm’de marka yapacağım. Değirmenler ve merkezde bulunan kilise onarılacak söylemlerinin havada kalmamasını sağlayan ciddi işlemlere kalkan birisi olmasını ümid ederim.
Bodrum’un sahil şeridini Eskişehir Porsuk çay gibi temiz ve halka açık plaj haline dönüştürülmesini bırakın, denize akan kanalizasyonlarının koli basili taşımaması için kontrol altında tutulduğunu yeni Belediye başkanımızın bize yaşattığını görür müyüz?. Hanutçuluk-Otellerde HD-Herşey dahil rezervasyona gidilmemesi hususunda 15 senedir Turizm İşletmecileri toplantı yaparlar, “karar almamada anlaşarak” dağıldıkları hatırlardadır. Bu hususta bir gelişme kaydedilir mi? Sergi, konser, bale gibi etkinliklerde Ankara ve Istanbul’dan gelenlerin birbirini eğlendiren durumu yanında, yerli halklın sosyal etkinliklere itibar etmemesinin bir tezat teşkil etmeye devam ettiğini görmek isteyeniniz olur mu?
170 bin nüfusu olan belde de;170 bin ev,200 emlak komisyoncusu (bunun % 10 u kayıtlı), 240 avukat, 2017 itibariyle 300 bekleyen dava dosyası gibi hususların normal sayılara çekilmesinde yeni Belediye Başkanının çabaları yeterli gelecek mi? Bodrum, çözümsüzlükte ısrar eden bir ilçe olmaktan kurtarılıcağına inananız çıkar mı?
Bodrum’u, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı partisinden olmayan bir Belediye Başkanı kazanırsa bütçe kısıntısına uğramayacağını garanti edeneniz var mı? Hele, bağımsız bir Belediye Başkanı kazanınca ne olacağını düşünebiliyor musunuz?
Politikacıların, halka 80 yıldır her defasında bir takım nurlu ufuk nutukları arkasına sığınarak, eşitlikten, adaletten bahsetme kandırmacasını yutmuş görünmeyeniniz var mı?
İç siyaset kaypaklığı sebebiyle seçilenlerden verim alınmadığı halde, aynı kişilerin makama hırsla sarılmasının arkasında parti demokrasisinin işlememesi, ön seçimin yapılmamasının rolünün büyük olduğunu düşünmeyeniniz var mı? Bu kadar eşitsizlikte eşit olmayı adaleti aramak ne demektir?
16 yıldır tarlama gübre mazot alamıyorum.Tohumum elimde kaldı, hayvanlarımı kesmek durumunda kaldım. Yine de AKP ye oyumu veririm diyenle, kendi içerisinde iktidar peşinde olan CHP ye her şeye karşın yine de oyumu veririm diyen bir kesimin oylarıyla karşılaşacağımız bir seçim yaşayacağız. En az iki seçimde belediye başkanlığı yapmış, bunu bana yapmamalıydılar diyerek ekmeğini yediği partinin diğer parti karşısında oy potansiyelini azaltmak için parti değiştiren ve hep eşitlikten demokrasiden, bahsetmeyi eksik etmeyen adayların sahne aldığı bir seçim salatası içerisindeyiz. Kıssadan hisse, insanoğlu hiçbir zaman eşitlik kavramını kendi bencilliğinin önünde tutamayacak kadar bencildir.
İnsanın boynunda iki heybe asılıymış. Birinci heybe boynundan öne doğru ve içinde başkalarının hataları ve kusurları varmış. İkinci heybe ise, arkasından beline kadar asılı olanmış. Bu heybe içinde de kendi haksız ve adaletsiz davranışları bulunmaktaymış. Bu kişi, hep ön torbadakileri kullanır, arka torbadakileri ise bir hasta veya ölüm ziyareti olduğunda aklına getirirmiş.
Biz ne yapalım? Mücadelemize nasıl devam edelim? İnsanlara zorla doğruyu, mantıksızlıkları, yolsuzlukları nasıl gösterelim ki seçmen yalnışı değil doğruyu oylasın “Peki o zaman, temsil ettikleri teolojiye değil dini siyasete alet eden ideolojiye ülkeyi nasıl teslim ediyorsunuz?” dedik başarılı olamadık.
Hani onurunuz, hani gururunuz, hani mağrur ve güçlü Türk halki? Nerede siniz? Nereye saklandiniz?dedik Bahçeli’nin oy kazandığını gördük.
Erdil Ünsal
Bir yanıt yazın