Keşke geçilseydi diyenler,şehitlerin kemiklerini sızlattığının farkında mı…Çanakkale İstanbul’un anahtarıdır.Bunun bilincindemiydi acaba bu cümleyi kurarken…
Çanakkale asla geçilmeyecek…
3 Kasım 1914-18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı’nda yapılan deniz savaşlarıyla, GELIBOLU yarımadasında 25 Nisan 1915 ve 8,9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan savaşlardır ÇANAKKALE SAVAŞLARI.
1914/1918 yılları arasında dünyayı kan gölüne çeviren bir felaket yaşanmıştır, bu hepimizin bildigi gibi Birinci Dünya Savaşı’dır.
Çıkarları birbirine ters düşen Avrupa Devletleri iki bloga ayrılmıştır;
İTİLAF DEVLETLERİ: İngiltere, Fransa ve onlara katılanlar.
İTTİFAK DEVLETLERİ: Almanya, Avusturya ve onlara katılanlar.
Her iki tarafta Osmanlı Hükümeti’ni savaşa sokmak için çeşitli yollar aramışlardır. Osmanlı Hükümeti ısrarla savaşa girmekten kaçınmıştır. Boğazların stratejik durumu ve jeopolitik konumu herkesin iştahını iyice kabartmış, zaten hasta adam gözüyle baktıkları Osmanlı İmparatorluğu’nu bu savaşa sokarlarsa kolayca parçalayıp, kendi çıkarı doğrultusunda pay alma hesapları yapmaya başlamışlardır.
Karadeniz ve Akdeniz’e kıyısı olan devletlerin kendi aralarında siyasi, ticari ve ulaşım gibi konularda boğazlara ihtiyacı vardı.
Rus Dışişleri Bakanı Raporunda “Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya’nın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidir”düşüncesi!
Almanya’nın”doğuya doğru”politikası!
İngiltere’nin”Denizlere egemen olan dünyaya hakim olur”bakış açısı!
Napolyon’un “İstanbul bir anahtardır, İstanbul’a egemen olan dünyaya hükmedecektir” düşüncesi!
Boğazların ne kadar önemli olduğunun kanıtı değil mi sizce!
İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale Ege denizi kapısı olarak kabul görmüştür her zaman.
Her iki Boğazda da sadece Avrupayı Asya’ya ya da Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan köprüler değildir. Cebelitarık ve Süveyş Kanalı gibi önemli su geçitlerini ya da Atlas ve Hint Okyanusu gibi büyük denizleri, büyük kıtaları birbirlerine bağlayan, jeopolitik konumuyla dünya ekonomisi ve siyaseti üzerinde etkisi olan geçitlerdir. Bu durumunu bugün de korumaktadır. Hele savaş zamanında uluslararası ilişkilerdeki önemini varın siz düşünün.
İtilaf Devletleri Rusya’nın her an kendilerine saldıracağı kuşkusuyla Osmanlı Hükümeti’ni ne yapıp yapıp 2 Agustos 1914 te silahlı tarafsızlık halinde bulunmak üzere seferberlik ilan ettirmeyi başarmışlardır.
1 Kasım 1914 te Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır. Kimbilir Çanakkale Savaşı’nı İtilaf Devletleri kaybetmeseydi ve Rusya’ya yardım edebilselerdi belkide Rusya’da yokluk çıkmayacaktı ve Bolşevik İhtilali başlamayacaktı. 1917 de savaştan çekilmeyecekti ve kimbilebilir belkide koskoca Çarlik Rusyası dağılmayacaktı. Böylece dünya kominizimle tanışmayacaktı.
İngilizler boğazlari aşmayı, İstanbul’a girmeyi, Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp, Rusya’ya yardım etmeyi doğudan ve batıdan Almanya’yı kuşatmayı planlıyordu. Fakat işler umdukları gibi gitmedi. Akdeniz İngiliz Donanması Başkomutanı CARDEN bu savaştan galip çıkacağından o kadar emindi ki, Türk’leri yoğun deniz bombardımanıyla susturduklarını düşünüyordu.
Hesaplayamadığı bir şey vardı. Türkler yılmak bilmiyor, günün her saatin de, durmadan yer değiştirerek hafif bataryalarla ateş etmeye devam ediyorlardı. Bu durum komutanın sinirlerini iyice bozdu ve ingiltereye döndü. Yerine getirilen yardımcısı 18 martta Türk’lerin işini bitirmeyi planlıyordu. O gün öğle saatlerinde düşman zırhlıları kıyı şeridine top ateşi yağdırıyor, düşmanın menzile girmesini bekleyen Türk topçuları boğazı ateş gölüne çeviyorlardı. Düşman gemileri birer birer ağır yaralar alıyorlardı. Kaçmaya çalışırken koskoca zırhlı 639 kişiyle birlikte batırılmıştı. Zekice yapılan planlar ve sessizce hareket edilerek 6 saat içinde üç büyük zırhlısını kaybeden Amiral De Robeck şok geçirmiş ve şaşkınlıkla gecenin olmasını beklemiştir. Akşama doğru mermi stokumuz tükenmiş 6 toptan sadece ikisi kalmıştı. Komutan Üstg. Hasan Hulisi Ve takım Subayı Trabluslu TGm. Mehmet Mevsuf kalan iki topun başına kendileri geçmişlerdir.
Düşman kuvvetleri yeni planlar yapmak için geri çekilmişlerdir.
25 Nisan 1915 te Kur.Yb. Mustafa Kemal komutasında 19. Tümen gelmiştir. Fransa ve İngiltere gibi zamanın iki büyük devleti 600.000 askerle savaşa başlamış fakat Türk’ün azmi karşısında 252.000 zayiat vererek Gelibolu Yarımadası’ndan kaçmıştır. Bir başka açıdan bakıldığında üstünde güneş batmayan, yedi denizin hakimi İngiliz İmparatorluğu mağlubiyeti tatmış ve geri sayıma geçmiştir. Bu savaşın sonucu ileride dünya siyasi haritasındaki değişmelere sebep olmuştur.
Bu savaş’a 400.000 Türk katılmış 250.000 şehit vermişiz. Bütün Kurtuluş Savaşi boyunca 40.000 şehit vermişiz. Demek ki Çanakkale Zaferi bize çok pahalıya mal olmuş, en kanlı geçen savaşlardan birisidir. Buna rağmen Türk’ün yenilmez gücünü dünyaya göstermesi açısından çok önemlidir.
Askeri zaferleri daima taarruz eden taraf kazanır. Çanakkale Savaşları savunan tarafın kazandığı tarihteki ender sonuçlardan birisidir.
Çanakkale Boğazi, tarih boyunca çeşitli ülkelerin işgalleri altında kalmış ve sonunda 1356 da Osmanlılardan günümüze kadar kesintisiz Türk Egemenliği’nde kalmıştır ve öyle de kalacaktır.
TÜRK milleti olarak uyanik olmak ve ülkemize sahip çıkmak zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe geçen ilk kahramanlığıdır. Türk halkına İlk bu savaşta güvenip Kurtuluş Savaşı’na Başlamaya Conk Bayırı’nda karar vermiştir.
Bu yazıyı yazarken gözyaşlarıma hakim olamadım. Onca şehitin kemikleri sızlıyor mu acaba diye düşünmekten kendimi alamadım. Ülkemizin her bir avuç toprağını Türk kanıyla sularak sahip çıkan şehitlerimizi düşünüp, bugün Türk’üm demeye utanan ya da korkan, TÜRK adını silmeye hazırlanan, topsuz tüfeksiz sevr andlaşmasının maddelerini düşmana eliyle sunan bir yonetime mi sahibiz diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Sonra ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi geliyor aklıma, umutlarım çiçek çiçek açıyor, utanıyorum düşüncelerimden.” Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Düşmanlarımız emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir ve asla vazgecmeyerek zayıf anımızı kollayacaklardır
TÜRK millet olarak uyanık olmak ve ülkemize sahip çıkmak zorundayız.TÜRK MİLLETİ’ne dikkat edin,ne zaman nereden vuracağı hiç belli olmaz,Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır .
Seçim konuşmalarında tarihi malzeme yapanlar…Biraz okuyun ve bu topraklar için ne kadar kan döküldüğünün,15 yaşında gençlerin nasıl ülke aşkıyla savaşa gittiğinin farkına varın.Sizler hiç bir emek harcamadan bu ülkede yaşıyorsunuz ya…Biraz sorumluluk ,biraz ülke aşkı,biraz insaf…Kendinize gelin…
Bugün CUMHURİYETİ’mizi borçlu oldugumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve şehitlerimize ALLAH’tan rahmet diliyorum