Tüm Türkiye bugün bir bataklığa saplanmış durumda… Çırpınıyor, debeleniyor. Boğuluyor…
Açlık, yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı bir çığ gibi artıyor.
İşsizlik yüzde 12’lere gelip dayandı. Bu oran gençlerde iki katına çıktı.
Yıllarca sürdürülen yanlış ekonomi politikaların sonucu bu. Çünkü sanayi bitti, tarım bitti. İş alanları daraldı.
Şu ülkeye bir tek çivi çakmadılar, bir tek fabrika yapmadılar. Mevcutları da babalar gibi satıp, mirasyediler gibi tükettiler… Şimdi sıra ordunun malı ‘Tank Palet Fabrikası’nın satışına geldi.
Yandaşlarla birlikte köprüler, yollar yaptılar. Deli Dumrul gibi, “Geçenden bir akçe, geçmeyenden iki akçe” alıp, müteahhitlerin zarar etmemesini sağladılar.
Bu çalışmaların, planların, programların bir tek yararı oldu: Süper zenginlerimiz ikiye katlandı. Ama ne yazık ki ülkenin ve insanlarımızın geliri en aza indi.
Çünkü üretim durdu. İhracat durdu. İthalat ülkesi olduk…
Hazine boş, tamtakır şimdi… İçine fare düşse başı yarılır.
Türkiye’de büyüme yok. Her alanda küçülme var. İmalat sanayinde çok sert düşüşler var. Gelir süratle azalıyor. Gider, masraflar artıyor. Sarayın giderleri binlerce yoksul doyurur…
Bizzat Maliye Bakanı Berat Albayrak, “2018 sonunda cari açığın 36 milyar dolar olacağını belirtip, bütçe açığının 72,1 milyar lira olmasını beklediklerini” söyledi.
Açığı kapatmak için zam yaptılar:
– Enerji: Yüzde 85 zamlandı.
– Mazot: Yüzde 85 zamlandı.
– Gübre: Yüzde 110 zamlandı.
– Tohum: Yüzde 85-95 zamlandı.
– Zirai ilaç: Yüzde 100 ve üzeri zamlandı.
– İş gücü: Yüzde 30 zamlandı.
– Nakliye: Yüzde 80-85 zamlandı.
Durum bu. Bu koşullarda üretici üretim yapamaz, tüketici tüketim yapamaz oldu.
Çünkü her şey pahalandı. Fiyatlar iki katına çıktı. İnsanlarımız, Pazar Pazar, manav manav dolaşıp ucuz meyve, sebze aramaya başladılar. Bu arada iktidara karşı homurtular da yükseldi.
Bu suçlamalardan kurtulmak, suçu üzerlerinden atmak için hükümet ve öteki yetkililer hayali düşmanlar, gıda teröristleri yarattılar.
Halcileri, pazarcıları, marketleri düşman ilan ettiler. Sözüm ona, onlara savaş açtılar. Oysa market sahiplerinin hemen hemen tamamı AKP’liydi… Yani kendi yandaşlarıydı.
Sonra da bir anda, yerden biter gibi, seçimlere kadar hizmet verecek ‘Satış Tanzim mağazalarını’ kurdular. Halkı kuyruklara taşıdılar.
Hedef halkın yanında olduğunu göstermek, pahalılığa ve “gıda teröristlerine!!” karşı savaş açmış gibi görünmekti… Oysa fiyatların bu hale gelmesinde en büyük pay 16 yıldır yanlış politikalar uygulayan iktidarındı…
AKP, seçim propagandası için gittiği yerlerde tepkilerle, suçlamalarla karşılaşıyor. Halk isyanlarda, AKP korku ve telaş içinde…
Yani Tarzan zorda…
Şimdiye dek hiçbir seçime bu kadar sıkıntılı, bu kadar stresli bir ortamda girmemişti o.
Anketler, iktidara olan güvenin 6 puan düştüğünü gösteriyor.
Onun için seçim propagandalarında tüm imkânlarını ortaya koyuyorlar.
Ahlak sınırını da aşan konuşmalar yapıyorlar. Hedef, yalan dolan, tehdit şantaj, suçlama yoluyla ve iftiralar atarak halkın güvenini yeniden kazanmak… “Çamur at izi kalsın” yöntemi uygulanmaktadır bugün ülkemizde.
Halka şirin görünmek için artık miting alanlarında bizzat Cumhurbaşkanı çay dağıtıyor…
Bu propaganda harcamalarının, tanzim satış mağazalarının zararları seçimden sonra, zam ve vergi olarak halkın sırtıma yüklenecektir… Halk bugünkü kriz ortamını bile mumla arayacaktır.
Ama şu gerçek tüm netliği ve açıklığı ile ortaya çıkmıştır artık.
Ekonomik sıkıntılar hem iktidarı hem halkı boğmaktadır. Bütün bunlar plansız, programsız uygulamaların, 17 yıllık bir kötü yönetimin sonuçlarıdır.
“Her şeyi en iyi ben bilirim, herkes bana tabi olmalı, emirlerimi harfiyen yerine getirmeli” diyen tek adam rejiminin sonuçlarıdır.
Ülke yönetimi çocuk oyuncağı değildir. Din sömürüsü ile yalanla dolanla, masallarla yönetilemez.
Onun sağlıklı ve doğru yoldan ilerleyebilmesi, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmesi için hesaplı – kitaplı, bilimsel, planlı programlı yönetimler gereklidir.
Bu açıdan bakılınca artık AKP’nin bitiş zili çalmak üzeredir. Seçimleri kazansa bile ekonomik krizler onun yakasını bırakmayacaktır…
“Yani aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünmüştür.”
Hem de bu kadar perişan, dağınık, ilkesiz bir muhalefete rağmen…
(alieralp@gmail.com)
Bir yanıt yazın