Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ekmek konusunda Yerel Yönetim Adaylarına şunları söylemiş;
‘’Projelerinizin arasına ekmek meselesi, memleket meselesidir , Belediyelerin Meselesidir diye ekleyin ve tavır geliştirin.’’
Bu kadar çok ekmek tüketen ve ekmeği seven bir toplum olarak kesinlikle katılıyorum.
Sadece bu çağrıyı yapmıyor neler yapılması gerektiğini de sıralıyor;
*Türkiye’de beyaz undan yapılmış ekmeklere sağlığa zararlıdır yazılmalı
*Sağlık Bakanlığı ve Tarım İl bakanlığı, tam buğday unundan yapılmış ekmek üretimini yaygınlaştırmak için kampanyalar açmalı,
*Hibrit tohum yerine yerli buğday çaşitleri ve bunlardan üretilmiş unlar tercih edilmeli
*Evlerde tam buğday unundan üretilmişm ekmekler özendirilmeli
*Tam buğday unundan üretilmiş ekmekler için yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor.
Belediyelerin satışını yaptıkları halk ekmeklerin içerisinde ki katkı maddelerini okuyunca nasıl zehirlendiğimizi apaçık görüyorsunuz.
Bakın halk ekmeklerin içinde hangi katkı maddeleri varmış;
Buğday unu, içme suyu, maya, tuz, mono, digliseridlerin diasetil tartarik asit esterleri, hemiselulaz, fungal alfa amilaz ve askorbik asit gibi bir çok kimyasal madde.
Çok önemli bir konu, hayati bir konu, toplumun geleceğini, gelecek nesillerin sağlığını, aşımızı ekmeğimizi çok yakından ilgilendiren bir konu.
Beyaz ekmek tüketmenin ne kadar zararlı odluğunu artık biliyoruz. Hergün tonlarca ekmeğin çöpe gittiğini de görüyoruz.
Ekmek bizim için kutsaldır. Çocuklarımızın büyümesini izlerken, ekmeğini kazanmasını isteriz. Bayat ekmekleri bile değerlendiren bir geleneğe sahibiz. Öyle günler yaşıyoruz ki, ekmeğini kazanırken ekmek yapanların vicdanlarını nasıl yitirdiklerini de görüyoruz.
Anadolu insanının yemeğinin yanında vaz geçemediği temel gıdadır ekmek. Sofrada çocuklara ‘’ekmek yemezsen doymazsın’’ derlerdi.
Şimdi ise ne yazık ki beyaz ekmek yemenin nasıl tehlikeli olduğunu söyler duruma getirildik.
Beyaz ekmeğin de bize dayatılan bir emperyalist oyun olduğunu biliyoruz artık.
Dünya sağlık örgütüne göre de dünyanın en sağlıksız ekmeği ne yazık ki ülkemiz de üretiliyormuş. Sadece katkı maddeleri ve sağlıksız un kullanımı değil, üretim şartlarının sağlıksız oluşu ve taşıma koşulları konusunda da sınıfta kalmışız.
Bugün Amerikan ekmeğini, Fransız ekmeğini dondurulmuş olarak getirip müşterilerine sunan sektörler var.
Madem ki ekmeğimizin yapısı bozuldu, madem ki toplumun sağlığı bozuldu o zaman hep birlikte ekmeğimize ve yerel buğdaylarımıza, tohumlarımıza, mısırlarımıza daha çok sahip çıkalım.
Tohumu, buğdayı, suyu, emeği bize ait olan ekmeklerimizi tüketelim.
Bu ekmeklere ulaşmak zor değil. Benim gibi evde yapmayı bilmiyorsanız yapanlardan alın, onların daha çok sağlıklı ekmek üretmelerine destek olun.
Okulların kantinlerinde, sokakta ekmek arası köfte, döner satılan yerlerde çocuklarımızın ekmek arası iki kere zehir yemelerine engel olalım.
Hep birlikte, bizim olana sahip çıkmak zorundayız.
Ekmeğimiz için çalışırken, ekmek yemekten ölmeyelim.
Fethiye Yerel Tohumlar Ata-Siyez ekmekleri
Bir yanıt yazın